sürekli tehdit edemez | " /> sürekli tehdit edemez | "/>

En Sıcak Konular

İsrail sürekli tehdit edemez

12 Ekim 2009 10:52 tsi
İsrail sürekli tehdit edemez Batı'nın İran'ın uranyum zenginleştirmeyi askıya alması talebinde diretmesiyle yıllar kaybedildi. Tahran emellerinden caydırıcılar veya yaptırımlarla değil, bütün Ortadoğu'nun bölgesel bir anlaşma çerçevesinde kitle imha silahlarından arındırılmasıyla

Hans Blix / Radikal Yorum

Nükleer sorun İran'dan ibaret değil

İran’ın nükleer silah geliştirme yeteneğine sahip olma ihtimali ve uranyum zenginleştirme düzeyine ulaştığı gerçeği Ortadoğu’daki gerilimleri yükseltmeyi sürdürüyor ve bu, diğer ülkeleri aynı yönde ilerlemeye sevk edebilir. Bugünkü müzakerelerde nükleer silah meselesi aslında o kadar da büyük bir önem arz etmiyor. Şu an için böyle bir arzusu olmasa bile İran gelecek yıl fikrini değiştirebilir ve uranyum zenginleştirme programındaki gelişlemelerle nükleer silah geliştirme noktasına yaklaşabilir.
Sonuç şu: İran’ı uranyum zenginleştirmekten vazgeçmeye ikna etmek hâlâ arzu edilen bir durum. Fakat bunun herhangi bir koşulda mümkün olup olmayacağını bilmiyoruz. Ancak doğrudan görüşmeler bunun mümkün olup olmadığını gösterecek ve bu tür görüşmelerin daha erken başlamamış olması üzücü. Uranyum zenginleştirmenin askıya alınmasını görüşmelerin önkoşulu kılmakla yıllar heba edildi. Görüşmelerin başlamasından dolayı ABD Başkan Barack Obama’ya müteşekkir olmalıyız - elbette bir anlaşmaya varılacağının garantisi de yok.

Kuzey Kore’ye farklı davranılıyor
Sert cezaları meşrulaştırmak için bazıları İran’ın yalan söylediğini ve gerçekte nükleer silah geliştirmeye çalıştığını göstermek istiyor olabilir. Ancak İran’ı utandırma çabaları, bu ülkeyi ilerlemiş zenginleştirme programını (ki bu en önemli hedefi) terk etmek konusunda ikna etme şansını artırmayacaktır.

Peki ne yapılabilir? İran’ı uranyum zenginleştirmekten vazgeçirmek için hem teşvikler hem de caydırıcılar öneriliyor. Yaptırımların ve askeri önlemlerin korkunç sonuçları olabilir. Ayrıca İranlıların çoğunluğunu, aksi durumda karşı çıkacakları bir hükümeti desteklemeye itebilir. Avrupa’nın İran’a önceki mesajları, bu ülkenin uranyum zenginleştirme programını terk etmesi halinde olası ödüllere işaret ediyordu. Fakat ödün vermenin yeterli olmadığı açık. Bu ‘diplomatik yolların tükenmesi’ anlamına gelmiyor. Şu an gündemde olan doğrudan görüşmelerde daha ileri teşvikler denenebilir. Nükleerden arındırılmış bir Kuzey Kore’ye yönelik müzakerelere baktığımızda, İran’la temaslarda muadili olmayan iki ilginç öneri görüyoruz. Biri saldırı düzenlenmeyeceğine ve rejim değişikliği için çaba gösterilmeyeceğine dair güvence; diğeri ABD ve Japonya’nın diplomatik ilişkilere hazır olması. ABD’yle diplomatik ilişkilerin olmadığı 30 yılın ve ABD yönetiminin İran’ın uranyum zenginleştirmesini durdurmak için bütün askeri seçeneklerin masada olduğuna dair tekrar tekrar dile getirdiği daha yakın dönemli uyarıların ardından, belki İran’a bu tür önerilerde bulunmak müzakerelerde belli bir ağırlık teşkil edebilir.

İran’la görüşmelere dair gündemin genişletilmesi, bazen çıkarların dengelenmesi yönünde daha güçlü imkânlar önermek biçiminde algılanıyor. Şunu görmek ilginç: İran Cenevre’deki son doğrudan görüşmelerde uranyum zenginleştirme programını tartışmak istemediğini söylerken, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve silahsızlanma gibi daha kapsamlı konuları ele almaya hazır olduğunu beyan etti. Bu maddelerin tartışılması zaman kazanmak için kullanılabilir, fakat yeni açılımlar da sunabilir. Ortadoğu’nun kitle imha silahlarından arındırılmasına dair ne zamandır buzdolabına konmuş bir konuyu tekrar gündeme getirmek, buna uranyum zenginleştirme ve plütonyum üretme gibi maddeleri de ilave etmek yararlı olabilir.

Yıllar önce Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması girişiminin öncülüğünü Mısır ve İran yapmıştı. Bölgedeki bütün ülkeler (İsrail dahil) öneriyi destekledi, fakat Ortadoğu’daki nükleer silah sahibi yegâne ülke olan İsrail için bu her zaman uzak bir plan oldu. Bugün İran’ın ve belki diğer Ortadoğu ülkelerinin daha ileri nükleer faaliyetler doğrultusunda hareket ettiği bir ortamda, bu öneri ilgili bütün taraflarca yeni bir imkân gibi görünebilir. İran için uranyum zenginleştirme programını böyle bir plan çerçevesinde terk etmek, daha genel anlamda küresel ve bölgesel silahsızlanmaya ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesine katkı sağlayabilir.

İsrail, nükleer silah kapasitesini olası müstakbel varoluşsal tehditlere karşı bir hayat sigortası gibi görüyor olabilir.

Ancak bu algı, bölgede bir veya daha fazla ülkenin nükleer silah geliştirmesi veya zenginleştirilmiş uranyum ya da plütonyum üretmek suretiyle silah geliştirme kapasitesine yaklaşması halinde ciddi
ölçüde değişebilir. Böyle bir durumla yüz yüze kalmamak için İsrail bölgedeki bütün ülkelerin (kendisi de dahil) nükleer silahlardan, yanı sıra nükleer yakıt döngüsü tesislerinden arınacağı bölgesel bir anlaşmaya razı olabilir.

İsrail sürekli tehdit edemez
İsrail hükümeti bu olgunluğa sahip olmayabilir, fakat 1981’de Irak’ın Osirak reaktörünün bombalanmasıyla başlayan, 2007’de Kuzey Kore tarafından inşa edildiği öne sürülen Suriye tesislerine saldırıyla ve bugün de İran nükleer tesislerini bombalama tehditleriyle devam eden eylem çizgisine sürdürmesinin sonucunu kestirebilir mi?

Bölgesel bir anlaşmanın sorunlarını hafife almıyorum - sözgelimi bilgiyi doğrulama veya güvenlikle ve uranyum tedarikiyle ilgili güvenceler meselesi sorun olacaktır. Ancak Obama yönetimi birçok hükümetin de desteğiyle, herkes için nükleer silahsızlanma yönünde gayret gösteriyor ve şu an BM Güvenlik Konseyi’nin gündeminde hem nükleer silahların yayılması hem de silahsızlanma meselesi var. Görünen o ki, Ortadoğu’nun cesur ve geniş kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyacı var.

(Eski İsveç dışişleri bakanı, işgal öncesinde Irak’ın olmayan kitle imha silahlarını araştıran BM silah denetçilerinin şefiydi, 7 Ekim 2009)



Bu haber 750 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,571 µs