Tarihi bir gün...

10 Ekim 2009 08:59 tsi
İsviçre’deki imzalarla normalleşme kapısı açılıyor!

Hasan Cemal / Milliyet

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde tarihi bir gün...

Bugün önemli bir gün. Hatta tarihi bir gün. Çünkü Türkiye’yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmeye başlaması artık devletlerin resmi gündemine oturmuş durumda.

İki ülkenin Dışişleri Bakanları Ahmet Davutoğlu ve Edward Nalbantyan’ın bugün İsviçre’nin Zürih kentinde imzalayacakları iki protokolle Türk-Ermeni ilişkilerini olağan rayına sokacak kapı açılıyor.

Atılacak imzalar, diplomatik ilişkilerin kurulacağı ve sınırların açılacağı bir dönemin eşiğine getiriyor Türkiye’yle Ermenistan’ı.
Bu konuda Erdoğan hükümetinin sergilemiş olduğu siyasi irade ve cesaretin altını çizmek lazım.

Çünkü ‘Kürt açılımı’ gibi ‘Ermeni açılımı’ da yalnız Türkiye’de değil, Ermenistan ve Azerbaycan’la birlikte Kafkaslar’la bölgede barış ve istikrara büyük katkıda bulunacak.

Aynı zamanda Türkiye’nin Ermeni meselesi nedeniyle hem Amerika’yla hem Avrupa’yla ilişkilerinde yıllardır yaşamış olduğu tıkanıkların aşılması da kolaylaşacak. Türkiye son beş altı yıldır artık sorunların değil çözümlerin parçası olmaya başladı.
Bu çok önemli. Daha önceki siyasal iktidarlar döneminde böyle değildi. Önemli meselelerde Türkiye genellikle çözümün değil, sorunun parçası olurdu.

Kürt ya da Ermeni meselesinde, Kıbrıs’ta veya Avrupa Birliği’yle ilişkilerde daha çok neyi istemediğimizin üstünde zıplardık, mızıkçı sesler çıkarırdık. Daha çok çözümsüzlüğe oynanırdı. Pozitif değil negatif hava yayılırdı Ankara’dan. Çok daha yaratıcı olabilecek Türk diplomasisi siyasal iktidarlar tarafından böylesine kısır bir döngüye sokulmuştu. AKP ile değişim başladı.

Önce Kıbrıs’ta benimsenen bir adım önde olmak politikasıyla Türkiye çözümün bir parçası haline geldi. İçeride atılan reformcu adımlarla Türkiye’nin AB kapısı aralandı.Şimdi sıra iki meselede:
Kürt ve Ermeni sorunları...
Açılımlar ciddi. Göstermelik değil.

Türkiye eğer tarihinden gelen ve değişim konusunda paçasından çeken bazı temel sorunlarını çözebilirse önü çok daha çabuk açılır. Hem barış ve istikrardan daha fazla nasibini alır, hem de refah düzeyiyle demokrasi ve hukuk devleti çıtasını yükseltir.
Şu da kaydedilmeli:

Bütün bu konularda devletin tepesinde yaşanmaya başlayan uyum ve Cumhurbaşkanı Gül’le Başbakan Erdoğan arasındaki işbirliği ve rol paylaşımının altını çizmekte yarar var.

Cumhurbaşkanı Gül’ün geçen yılın eylülünde Erivan’a her hangi bir koşul öne sürmeksizin giderek başlattığı ‘futbol diplomasisi‘ni yerinde izlemiştim. Bunun yarattığı heyecan ve duygu fırtınasına kendim tanık olmuştum.
Türkiye-Ermenistan milli futbol maçından sonra görüştüğümüz Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, “Çok çok güzel bir başlangıç yaptık” demişti. Dışişleri Bakanı Nalbantyan ise “Yolun yarısı geçildi” diye konuşmuştu.
Şimdi yolun ikinci yarısındayız.

Bu yolda en önemli durak, bugün imzalanacak olan iki protokolün parlamentolardan en kısa zamanda geçmesidir. Diplomatik ilişkilerin kurulabilmesi ve sınırın açılabilmesi, yani normalleşmenin tam başlayabilmesi için bu kapıdan geçilmesi şart.
Bir başka durak, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın haftaya Çarşamba günü Bursa’da oynanacak milli maça, tıpkı Gül’ün geçen yıl ilk maç için Erivan’a giderken yaptığı gibi, herhangi bir koşul öne sürmeden gelmesidir.

Sevgili Hrant Dink’in büyük hayaliydi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi, sınır kapılarının açılması...
Hrant’ın hayalinin en kısa zamanda gerçekleşmesini diliyorum.

Bu haber 512 defa okundu.