En Sıcak Konular

Gül'den Çankaya seçimi yorumu

9 Ekim 2009 10:35 tsi
Abdullah Gül, Fransa'ya giderken 10 bin metre yükseklikte Çankaya Köşkü ile ilgili seçimler, siyaset, demokratik açılım ve Kürt meselesi konularında çarpıcı yorumlarda bulundu. Türkiye için kaygılanan Gül'ün odaklandığı 3 temel konu:

Abdullah Gül, Fransa'ya giderken 10 bin metre yükseklikte siyaset, 2012'de Çankaya seçimleri ve Kürt meselesine kuşbakışı bakıyor. 'Tarihi fırsat' dediği demokratik açılımda hızlı adımların atılmasından yana. 2012 konusunda 'Ne olacağını düşünmüyorum. Aklımı kurcalamasına izin versem işimi yapamam. Zaten bu işler nasıl denk gelirse öyle oluyor' diyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le uçmak, Çankaya'nın yüksek rakımlı bir yer olduğunu hatırlamak demek. Türkiye'nin dev kültür ve halkla ilişkiler hamlesi 'Fransa'da Türk Mevsimi'nin açılışı için Paris'e giden Gül'le, İstanbul-Paris arasında geniş bir ufuk turu yaptık. Sohbette Cumhurbaşkanı, siyasilerde sıkça görmeye alıştığımız asabiyetten uzak, düşünceli ve 'yükselen tansiyondan' rahatsız olan bir devlet adamı portresi çizdi. Rahat ancak Türkiye'yle ilgili kaygılı. 2012 Çankaya sorusunu 'Düşünmüyorum. Düşünsem işimi yapamaz hale gelirim' diye es geçecek kadar 'büyük resme' odaklı.

Bir ara Hürriyet yazarı Doğan Hızlan'la kültür mirasları, sergiler ve Ahlat'taki tarihi mezarlık konusunda o kadar heyecanlı bir sohbete dalıyor ki, araya giren Nazlı Ilıcak 'Siz bu kadar kültürel konularla ilgileniyorsunuz. Siyasete dönerseniz yadırgar mısınız?' deyiveriyor.

Diyebilirim ki Reis-i cumhur, Çankaya'da kalan zamanını adeta üç temel konuya adamış: Türkiye'nin dünyadaki imajı, kültürel varlıklar ve milli birliğin önünde en büyük engel olarak gördüğü Kürt meselesi. Ancak günlük siyaset olmasa bile mevcut siyasi tablo Gül'ün kuşkusuz aklında. Hamaset ve siyasi üsluptan rahatsız. Siyasi parti başkanlarının biraz daha uzun vadeli düşünmesini istiyor.

Açılım hızlansın istiyor

Uzun sohbetin büyük bir bölümü 'off the record' olduğu için, önce izlenimlerimi aktarayım. Cumhurbaşkanı Kürt açılımında daha hızlı adımlar atılması gerektiğini, bunu yapmamanın Türkiye için ağır bedeli olacağını düşünüyor. Bu anlamda Meclis konuşması yalnız muhalefete ve kamuoyuna değil, bir anlamda hükümete de bir mesaj. Elinde bu açılımın hızla yapılması gerektiği tezini destekleyen istatistikler ve araştırmalar da var. Bu araştırmalar, Kürt nüfusun, tüm şikayetlere rağmen Türkiye'ye bağlı olduğunu, ancak Kürt nüfus içinde halen çok ufak olan 'ayrılıkçı' görüşlerin son 10 yılda artma trendi gösterdiğini ortaya koyuyor. Zaman, bu trendleri daha da körükleyecek. Ayrıca 'tarihi fırsat' sözüyle anlatmak istediği; iç ve dış konjonktürün, ileride bu ölçüde elverişli olmayabileceği...
Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları şöyle:

TARİHİ FIRSAT HÂLÂ GEÇERLİ: Siyaseti bıraktığımın farkındayım. Günlük siyaset içine girmeye ne niyetim var; ne öyle bir durumdayım. Ancak günlük konular dışında Türkiye'nin milli birlik ve bütünüyle ilgili konuları da doğru istikamete koymak gerekiyor. TBMM'de yaptığım konuşmada bu konuda uyarılar yaptım. Türkiye büyük bir ülke; Anadolu büyük bir yer. Bu çerçevede geniş bakmamız gerekiyor. Farklılıklar Türkiye için zenginliktir.

FARKLILIK AYRIMCILIK DEĞİL: Sorunlar demokratik standartlarla ilgili, sadece bir meseleyle ilgili değil. Standartlar yükselince zaten birçok sorun, kendiliğinden kalkacak. Farklılık derken, bunu ayrımcılık olarak görmemeliyiz. Millet içinde adacıklar olarak görmemek lazım. Yoksa Irak gibi oluruz. Irak'ta geçmişte rasyonel liderler olsaydı, dünyanın en güçlü ülkesi olurdu. Oysa şimdiki duruma, anayasaya bakın.

BU TABLO BİRKAÇ YIL ÖNCE BELLİ MİYDİ: 2012'de ne olacağını düşünmüyorum. Aklımı kurcalamasına izin versem kendi işimi yapamam. Ben şu anda kendi işime konsantreyim, bu işi en iyi şekliyle yapmaya çalışıyorum. Önemli olan şimdiki görevimi iyi yapmam. Onu düşünüyorum. Zaten bu işler nasıl denk gelirse öyle oluyor. Belli miydi bu tablo birkaç yıl önce. Ben vekil olurken bile bir an önce işime geri dönmeyi düşünüyordum.

Kürt meselesi istismar edilir anlamında söyledim

TBMM'de yaptığı yeni yasama yılı açılışı konuşmasında eleştiri konusu olan 'Bir ülkenin içini kemiren sorunlar varsa, bunlar kaçınılmaz olarak başka devletlerin müdahalesine açık alanların ortaya çıkmasına yok açar' sözleriyle ilgili Gül şöyle dedi: 'Tutup da söylemediğim laflar söylemişim gibi aktarılıyor. İstismar ederler anlamında söyledim. Bu zaten olmadı mı? Bu mesele buraya kendiliğinden mi geldi? Başka ülkenin istihbaratçıları ya da imkanları yok muydu bu işlerin içinde? Yeri geldiğinde müttefiklerimizden şikayetçi olmadık mı? Eskiden böyle bir destek vardı. Şimdi yok. Şimdi Karayılan'ın mümkün mü dolaşması; Rusya'ya, İtalya'ya, Kenya'ya gitmesi?'

İstanbul'a sembol kütüphane müjdesi

Cumhurbaşkanı, hazır Doğan Hızlan da aramızdayken, himayesine aldığı kültürel projelerden söz ediyor. Bunlardan biri, Ahlat'taki Müslüman mezarlık. Bir diğeri Ani harabeleri. Hızlan, İstanbul'da hala dev bir konser salonu ve kütüphane olmadığını hatırlatıyor, 'Bu bir eksiklik. Başbakan'la da konuştuk. Yepyeni bir kütüphane düşünüyoruz' diyor.

Paris'te kadın-erkek eşitliğini anlattı

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Paris'te UNESCO 35. Genel Konferansı Genel Kurulu Bakanlar Forumuna özel konuk olarak katılarak açılış konuşmasını yaptı. Gül, Genel Konferansa hitap eden ilk Türk Cumhurbaşkanı olmaktan onur duyduğunu belirtti. Cinsiyet eşitliğinin Türkiye için bir öncelik olduğunu kaydeden Gül, Türkiye'deki farklı sektörlerde kadın çalışanlarının oranlarına örnekler verdi. Gül, Türk üniversitelerindeki akademik personelin yüzde 40'nın, sağlıkta yüzde 54'ünün, yargıda yüzde 33'ünün, diplomaside ise yüzde 27'sinin kadın olduğuna dikkati çekti.

Heyette Kaplan da var, Yalçındağ da

GÜL'ÜN geziye davet ettiği gazetecilerin 'eklektik' yapısı sansasyondan ve gerilimden kaçan, uzun ufuklu işlere kafa yoran bir siyasi arayışı yansıtıyor. Cumhurbaşkanı ve eşiyle birlikte Paris'e gelen ekipte benim dışımda Hürriyet gazetesinin kültür duayeni Doğan Hızlan, Radikal'den Kürt sorunu uzmanı yazar Oral Çalışlar, bir zamanlar muhafazakar kesime Dostoyevski'yi, Joyce'u, Tolstoy'u sevdiren edebiyatçı Rasim Özdenören, Milliyet'ten Güneri Cıvaoğlu ve Sabah'tan Nazlı Ilıcak var.

Gezide ayrıca DTP'den Hasip Kaplan ve MHP'den Kürşat Atılgan'ın olması, Cumhurbaşkanı'nın vermek istediği siyasi tolerans mesajıyla örtüşüyor.  Fransız Senato Başkanı Gerard Larcher'in Gül adına verdiği ufak yemeğe TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın davet edilmiş olması da manidar.

Siyaset 70'li yıllara benzemeye başladı

GÜL siyasilerin üslubundan şikayetçi: 'Siyaset üslubu 70'lere, 80'lere benzemeye başlıyor. Hoş değil. Geçmişte bunun bedeli ağır oldu. Bu üslupta kırıcı, incitici siyaset yapmanın bedeli ağır oldu. Doğru değil bunlar.'
Cumhurbaşkanı, 'Açılımla ilgili yükselen tansiyona müdahale edecek misiniz?' sorusuna şöyle yanıt verdi: 'Parti başkanlarıyla bu konuyu konuştum. Kaygılarımı söyledim. Hem Sayın Baykal, hem Türk hem de Bahçeli'ye yapılabilecek şeyleri anlattım. Hepsi dinlediler. Türkiye'nin bütünlüğü ve güçlenmesi için bu problemin aşılması gerektiğini söyledim. Bunu zaten herkes biliyor. Üslup siyasette çok önemli. Kırıcı, rencide edici üslupla yapılan müdahalenin anlamı kalmıyor. O zaman konuşulanlar ve söylenenler dinlenemez hale geliyor. Bunları yaşamış bir ülkeyiz. Bunu herkes için söylüyorum. İktidar, muhalefet ve herkes için.'

Gül, 'Ne yapmalı?' sorusuna 'Saygın insanlar, günlük siyasetin bir parçası olmayan insanlar, işadamları, tarihçiler, yazarların bu hatırlatmayı yapması lazım. Kimseyi suçlamadan, hedef almadan, bir kişiye söylenmiş gibi değil' önerisini getirdi.

Sarkozy ile sergi açacak

FRANSA'DA Türk Mevsimi adıyla anılan proje, Türkiye'nin şu ana kadar yurt dışında giriştiği en büyük kültürel faaliyet. Proje fikri Chirac ve Gül arasında bir sohbette çıkmış, daha sonra büyüyerek 24 milyon Euro'luk dev bir kültür ve halkla ilişkiler manevrasına dönüşmüş. (Türkiye yarısını üstleniyor.) Bu çerçevede önümüzdeki yıl içinde Fransa'da modern ve geleneksel Türk kültürünü yansıtan 400 etkinlik olacak. Bunlardan biri, bugün Gül ve Sarkozy'nin Grand Palais müzesinde açacağı 'Bizans'tan İstanbul'a' sergisi. Eyfel Kulesi de önümüzdeki bir ay içinde geceleri kırmızı beyaz yanacak.

Akşam

 



Bu haber 586 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,862 µs