En Sıcak Konular

İsa'yı elinde tutan AB'ye Başkan olur!

7 Ekim 2009 13:46 tsi
İsa'yı elinde tutan AB'ye Başkan olur! '12 yıldızlı hare' operasyonu! iyibilgi Ankara

Avrupa Birliği’nin anayasası sayılan Lizbon Anlaşması’nın üye ülke halkları ve nihayet İrlanda’dan “evet” alması süreci stress ve merakla izlendi. Ama bu süreç Lizbon Anlaşması’nın vazettiği detayların herkes tarafından öğrenilmesine vesile olamaz.

Bu anlaşmanın getirdiği yeniliklerden biri de AB’nin bir “Başkan”ının olması. Şimdi Dublin’de AB kervanına tam olarak katıldığına göre, artık AB’nin Başkan’ının kim olacağının tespit edilmesi de gerekecek.

İşte bu noktada Londra’nın hızlı ve güçlü bir adayı var. Eski Başbakan ve küresel bir politik figür olarak Tony Blair!





“Bu da nereden çıktı” diyenler için İngiltere’nin Blair’i aday göstermesi fikrinin “kendilerinin düşündüklerinden” bile önce olduğunu söylemeliyiz.

“Avrupa Birleşik Devletleri Başkanı”!

İngilizler doğal olarak Blair’in en doğru seçim olacağını düşünüyorlar. Onlara göre Blair böyle bir koltuk için biçilmiş kaftan ama daha önemlisi koltuğun hakkını verebilecek bir isim.

Peki o hak ne? Evet, Blair gerçekten de karizmatik bir lider. Ancak İngilizler’in iddiası onun “global politika”yı etkileyecek olması. Bu da AB kurumları ve dış politikasını güçlendirecek.

Çok iyi seçilmiş olsada bu sıfatlar aslında son derece siyasi. Çünkü Blair’ın istenmesinin asıl nedeni AB’nin ilk kez bu denli “Batıcı” kimliğe sahip bir lidere kavuşması ihtimali!

“Batıcı” kelimesi onlara ait ve sadece İngiltere tarafından değil, Blair ismini sahip çıksın veya red etsin bir çok AB üyesi tarafından benimseniyor. Özellikle de ilk 12 ülke içinde hayli taraftarı var.

Bu da AB’nin toparlanması, yükselmesi, liderliğe ve birliğe kavuşması için politik bir duruş demek. Blair seçilir veya seçilmez ayrı konu ama bir önemli nokta var.

Batıcı kimliğin tutunabilmesi için kritik. O da din meselesi ile ilgili. Blair birçok İngiliz gibi Protestan. Ve İngiliz protestanlığı oldukça püriten bir yapıya sahip olduğu gibi, bugün ABD gibi bir ülkenin “dini” mimarisine de şekil vermiş durumda.

İngiliz Protestanlığı’ndan farklı da olsa yine birçok AB ülkesi de öyle. O halde Batıcı kimliğin barındırması gereken din Hıristiyanlığın hangi kolu olmalı diye sorulduğunda akla doğallıkla Protestanlık gelebilir.

“Ben Londra’dan Tony!”

Tony Blair, İngiliz basını kendi başkanlığını analiz eden haberleri vermeden bir hafta kadar önce Vatikan’ı ziyaret etti ve Papa ile görüştü. Bu doğal sayılabilir. Ama doğal olmayan artık Katolik olması.


 

 


 

Yani Tony Blair, Vatikan’da bir anlamda din/mezhep değiştirerek Katolik oldu. Gerisini 27 Eylül Hürriyet Gazetesi’nde yansıtılan haberden kısaltarak okuyalım…

“Beni etkileyenlerden biri de Papa 2. Jean Paul’dür. 2003’te ailemle birlikte özel şapelindeki âyine katıldık. Çok etkileyici oldu ve belki benim kararımın perçinleşmesini sağladı. Onun sayesinde Katolik Kilisesi’nin evrensel doğasını keşfettim. Eğer Katolik’sen dünyanın her köşesinde o ülkedeki kilisede âyine katılabilirsin. Tokyo’da bir kiliseye girerek kim olduğumu hissettirmemeye çalıştım. Ama âyin sonunda bir hanım ayağa kalkarak, ‘Herkes kendisini tanıtsın’ dedi. ‘Ben Londra’dan Tony’ dedim ve güzel bir sürpriz oldu.  Evrensel Kilise aslında küresel bir kurumsal modeldir.”

“ABD’de dinle ilgili konuşmak normal, hatta gerekli ve zorunlu sayılıyor. ABD siyasetçileri dini kampanya malzemesi yapabiliyorlar. Bu çok doğal. Ama bakın İngiltere’deki seçim kampanyalarında Tanrı’nın ‘ödünç olarak alınması’ ve propagandası seçmeni oldukça tedirgin eder. Bunun için din değişimini siyaseti bıraktıktan sonra resmen gerçekleştirdim. Çünkü yine Anglosakson ülkelerinde belki başka ülkelerde siyaset yapan Katoliklere karşı önyargı var. Sanırım J.F. Kennedy bunu ilk delenlerdendi.”

“İslam’ın yakın tarihte yeniden sahneye çıkışı siyasette dinin rolünü ve düşünce tarzımızı altüst etti diyebilirim. İnancın önemini ve inancın ne denli yer ettiğini İslam dünyasında yaşananları görmekteyiz.”

“Kimileri bunun uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyebiliyor. Bence bu saçmalık, yaşananlar tabii ki dinle ilgili. Bence inançlar ilişkileri perçinleştirebiliyor. Ama günümüzde laiklik koşulları bazen inançlıları agresif ve sert eleştirilere sürükleyebiliyor.”

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,569 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,623 µs