Bu spekülasyonlar çok konuşulur

7 Ekim 2009 10:22 tsi
Küresel ekonomik kriz, açılım tartışmaları derken gündemin harareti senaryo ve spekülasyonları da beraberinde getirdi. Yakın geleceğin ‘spekülasyon’ konusu olacak gelişmeleri neler olabilir? İsmet Berkan’ın cevapları var…

İsmet Berkan/Radikal

Gelin spekülasyon yapalım

Gelin bugün dünyanın en kolay işini yapalım, Türk siyasetinde geleceğe dair spekülasyonları konuşalım.
Önce biraz bilgi: Tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Görevdeki parlamentonun ve görevdeki cumhurbaşkanının görev süresinin ne zaman bittiğini tam olarak bilmiyoruz.
Parlamento için 2011 yazında, cumhurbaşkanlığı için de 2012 yazında seçim yapılması kuvvetli ihtimal. Ama yine de bu iki seçimin tarihine Yüksek Seçim Kurulu karar verecek. Eğer Meclis diyelim 2010 yılının sonunda kendi kendine erken seçim kararı alır da YSK’dan erken davranırsa, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili belirsizlik sürmeye devam edecek.
Ama diyelim ki milletvekili genel seçimi 2011’de, Cumhurbaşkanı seçimi de 2012’de yapılacak.
Şimdi takkemizi önümüze koyup spekülasyonlara girişebiliriz.
Acaba iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi için en uygun seçim zamanı ne zamandır? Zamanında, yani Temmuz 2011’deki bir seçim mi, yoksa mesela 2010 sonbaharı-kış başında yapılacak bir seçim mi?
Bana soracak olursanız ikisi de değil. İktidar, mümkün olsa seçimin 2012’de, hatta 2013’de yapılması ister. Çünkü ekonomik krizin etkilerinden ancak 2013’de çıkımaya başlayacağız, hükümetin orta vadeli programına göre.
Eh hiç kimse potansiyelinin altında oy alacağını bile bile seçime gitmek istemez. Çünkü ekonomik kriz, her ne kadar gündemden düşmüş gibi gözükse de, sokakta gerçek insanı etkiliyor. Bunun seçimin sonucuna da bir etkisi mutlaka olacaktır.
Peki ne kadar etkileyecektir seçimin sonucunu? İşte bunu kestirmek imkânsız. Bu konuda spekülasyona bile girilmez, çünkü elimizde yeterince veri yok. Kaldı ki seçmen davranışını belirleyen veya belirleyebilecek pek çok faktörden sadece biri ekonomik kriz.
Aynı şeyler ‘Demokratik açılım’ için de geçerli. Acaba açılım seçimin sonucunu etkileyecek mi, etkileyecekse ne kadar etkileyecek? Bunları bugünden kestirmek çok ama çok zor.
Fakat yapılan araştırmalardan gördüğümüz iktidar partisinin yüzde 47’lik son genel seçim oy oranından geri gittiği ama buna karşılık son yerel seçimdeki yüzde 39’un da üzerinde olduğu.
Ak Parti eskisi gibi muzaffer çıkamayabilir seçimden ama yine de (hem de tek parti olarak) iktidar kalabilir.
Çünkü mesele sadece hükümetin ne kadar yıprandığı ve milletin hergün onları görmekten ne kadar sıkıldığından ibaret değil, bir de Ak Parti’nin yerine kimin geleceği meselesi var. Alternatiflerin zayıflığı, başta ana muhalefet CHP olmak üzere rakiplerin iktidar istemiyor gibi durması da seçmen davranışını etkileyecek şeyler.
Gelelim Cumhurbaşkanı seçimine... Genel seçimden bir yıl (veya biraz daha fazla süre) sonra tarihimizde ilk kez cumhurbaşkanımızı kendi oylarımızla doğrudan seçeceğiz.
Hiç kuşkusuz mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül adaylardan biridir, biri olacaktır. (Adaylıktan çekilirse sadece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lehine çekilecektir Gül.)
Diğer siyasi partiler de kuşkusuz adaylar çıkaracaktır.
Cumhurbaşkanı seçiminin sonucu, bir yıl (veya daha önce) yapılmış olan genel seçimin sonucuyla yakından ilgili olacaktır. Eğer genel seçimde Ak Parti çok oy kaybettiyse, Cumhurbaşkanı seçiminde de umduğu başarıyı elde edemeyebilecektir.
Fakat seçimin sonucundan çok benim ilgimi muhtemel cumhurbaşkanı adaylarının seçim kampanyaları ve bu kampanyalarda söyleyecekleri ilgilendiriyor.
Öyle ya cumhurbaşkanı tarafsız ve partisiz olacağına göre herhalde adaylar da parti adayı değil bireysel adaylar olacaktır, her ne kadar kimin hangi partiden geldiğini bilecek olsak da...
Acaba bu kampanyalar nasıl finanse edilecektir? Kim kampanyasında ne gibi vaatlerde bulunacak, seçmene kendini ne şekilde beğendirmeye çalışacaktır?
Ne diyecektir adaylar, ‘Ben daha iyi, çabuk ve titiz imza atarım’ mı, ne?

Bu haber 643 defa okundu.