Doğan medyasını isyana çağırdı

6 Ekim 2009 16:51 tsi
Başbakan Erdoğan'ın Doğan'ı ünlü gangster Al Capone'ye benzetmesine Baykal'dan ilginç değerlendirme...

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Aydın Doğan’a Al Capone benzetmesi yapmasını Doğan Grubu gazetelerinin “sükunetle ve anlayışla” karşılamaları karşısında hayranlığını ifade etmek istediğini belirterek, “Bu suçlamalar karşısında bunların dışında tarafsız bir insan, bir vatandaş olarak benim vicdanım isyan ediyor. Ama anlaşılıyor ki böyle suçlamaların hazmedilebileceği bir ortam kendisini göstermiş. İşte en tehlikeli olan da o ortamdır, o yüksek hazım kapasitesi olan o ortam varolduğu sürece biz maalesef Türkiye olarak buna benzer çok olayla karşı karşıya kalırız” dedi.

Baykal, yeni yasama yılının ayrı bir önem taşıdığına dikkat çeken Baykal, bu dönemin 2007 seçimleriyle oluşan Meclis’in tam çalışma yılı olarak gerçekleştirilebileceği son dönem olacağını ifade etti.

Tarihi bir dönüşüm aşamasında olduklarını belirten Baykal, 7 yıllık AKP iktidarında ekonomi, dış politika, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü konusunda hangi noktaya gelindiğinin gerçekçi olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

AKP iktidara geldiğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 6.2 oranında büyüyen bir ekonomi olduğunu anımsatan Baykal, 2008’de yüzde 1.1 oranında büyüme yaşandığını, 2009’un büyümesinin ise Hükümet ve IMF tarafından eksi 6.5 olacağının öngörüldüğünü bildirerek AKP’nin büyüyen bir ekonomi devraldığını, ekonomiyi devraldığından daha hızla küçülen bir duruma dönüştürdüğüne dikkat çekti. Türkiye’nin 1950’den 2002’ye kadar birçok Hükümet’in katkısıyla “sıkıntılı, bunalımlı, krizli, savaşlı” bir dönemde gerçekleştirdiği büyüme ortalamasının dünya ekonomik tablosunun köklü bir biçimde değiştiği, üçüncü dünya ülkelerinin büyük gelişme kaydettiği AKP’nin iktidar dönemindeki yüzde 4.1’lik büyüme ortalamasından çok daha yüksek olduğunu vurgulayan Baykal, 2010’da en iyimser tahminli büyüme oranını yakalasa bile bu oranın 52 yıllık dönemin üstüne çıkamayacağını belirtti.

Türkiye’de 2009 yılının sanayileşme ve imalat sanayisindeki üretim düzeyinin 2005 yılının bile gerisinde olduğunu kaydeden Baykal, “Türkiye kalkınıyor gözüktüğü zaman dahi işsizlik artışı gerçeğiyle karşı karşıya. Türkiye’de öyle bir hormonlu büyüme dayatılmıştı ki o büyüme içinde istihdam artışı, çalışan insan sayısındaki artış söz konusu olmuyordu. Hele bir de küçülme söz konusu olduğunda işsizlik daha ağır bir dert olarak ortaya çıktı. AKP mirasını değerlendirirken işsizlik kavramı, AKP iktidarının en kalıcı temel miraslarından birisi olarak ortaya çıkacaktır” dedi. Baykal, işsizlik oranlarını anlatırken grup salonundaki bir vatandaş AKP iktidarına tepki göstererek “Açız” diye bağırdı. Daha sonra Baykal, Almanya’da İslami örgütere 120 bin euro kaptırınca intihar eden vatandaşın haberinin bulunduğu gazete kupürünü göstererek “AKP’nin mirası deyince hiç kuşku yok buraya da dikkat edilmesi lazım” dedi.

Resmi rakamlara göre 2002’de işsizlik oranının yüzde 10.3 olduğunu anımsatan Baykal, bugün bu oranın Başbakan’ın açıkladığı gibi yüzde 13.3 değil yüzde 16.1’e çıktığını söyledi. Ekonominin daraldığı, sanayileşmenin düştüğü, işsizliğin arttığı dönemde borçlanmanın da tekrar fırladığını vurgulayan Baykal, “2009 yılının ilk 7 aylık döneminde hazinenin borçlanması geçen yılın aynı dönemine göre 9 kat artmıştır” dedi. Baykal, 2001 yılında yüzde 40’ın altında olan kamu borç stokunun milli gelire oranınının 2009’da yüzde 47’ye, 2014’te ise yüzde 58.1 yükselmesinin beklendiğini ifade ederek “Bu manzara karşısında vatandaş kriz karşısında tamamen savunmasız kalmıştır” dedi.

Buğday ve ayçiçeği için geçen yılın altında fiyat açıklandığını, fındık üreticisinden hiçbir devlet kurumunun fındık alımı yapmadığını ve fındık üreticisinin bilinçli olarak kendi kaderine terk edildiğini ifade eden Baykal, emekliye ve memura verilen zamların enflasyon karşısında gülünç olduğunu, esnaf kesiminde iflasların “alıp başını gittiğini”, takibe düşen tüketici kredisinin geçen yıla göre yüzde 95’in üzerinde arttığını, bütün bu olumsuz gidişin de son ekonomik kriz ortaya çıkmadan 2007’nin başından itibaren başladığını vurguladı.

-AKP UYGUN EKONOMİK KONJONKTÜRÜ İSRAF ETTİ-

Baykal, AKP iktidarı boyunca Türkiye’den yurtdışına 32.2 milyar dolar kar transferi gerçekleştiğini kaydederek kar transferlerinin bundan sonra da artış göstereceğini dile getirdi.

Yapılan araştırmaların yoksullaşmanın çok ağır biçimde ortaya çıktığını, Türkiye’deki yoksul kesimin gıda harcamalarını yarı yarıya azaltmak zorunda kaldığını gösterdiğini belirten Baykal, şöyle konuştu:

“Böbreğini satan köylerin ortaya çıkması, son zamanlarda yapılan araştırmaların gösterdiği gibi üniversite öğrencilerimizin beslenme bakımından yürek parçalayan bir tablo içinde olduğu gerçeğinin üniversite yöneticileri tarafından dile getirilmesi, kahvaltısını yapmadan, günde bir öğün bile yemek yiyemeden eğitimini sürdürmek zorunda olan binlerce gencimizin var olduğu gerçeği, bütün bunların hepsi işte bu temel tablo ile doğrudan birebir ilişkilidir. Gerçekten bu manzara AKP’nin dünyada en uygun ekonomik konjonktürü, kalkınma, büyüme, sanayileşme için en elverişli zaman dilimini nasıl israf ettiğini Türkiye’nin geçmiş, sıkıntılı dönemlerinde elde edilmiş büyüme temposunu dahi yakalayamamış olduğunu ve ortaya çıkan ekonomik krizi yönetemeyip şimdi büyüme, kalkınma dönemini geride bırakıp küçülme, daralma dönemini Türk ekonomisine getirip dayattığı ve bunun sonucunda da çok ciddi sosyal sorunların, sıkıntıların ortaya çıkmaya başladığını bize göstermektedir.”

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de en önemli hedefin AB olarak göründüğünü, CHP’nin de bu heyecanı paylaştığını ve her türlü işbirliğini yaptığını, iktidarı şevklendirdiklerini ancak yanlışlara karşı uyardıklarını belirten Baykal, 2004 yılında bir dönüm noktasına gelindiğini ve bundan sonra işlerin kopmaya başladığını dile getirdi. Ek Katma Protokol belgesini imzalamama konusunda Hükümet’i uyardıklarını anımsatan Baykal, son anda dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’in araya girdiğini ve Kuzey Kıbrıs’a yönelik izolasyonların kaldırılacağı sözünü verdiğini ve bundan sonra AB’nin hiçbir resmi taahhüdü olmamasına rağmen Başbakan’ın protokolü imzaladığını kaydetti. Baykal, “Ne oldu şimdi? AB ile ilişkilerimizde hangi noktadayız, girdik mi AB’ye, giriyor muyuz, girebilecek miyiz? Ne oldu? Tıkandık kaldık” diye konuştu. Kıbrıs konusunda da Denktaş’ın küstürüldüğünü, Annan Planı’na evet denildiğini ancak Rumların AB’ye girdiğini belirten Baykal, “Bu milletle ne oynuyorsunuz, ne aldatıyorsunuz bu milleti?” diye sordu. Baykal, AKP’nin AB konusunda yarattığı tablonun “bir hüsran, boyun eğikliği, bir üzüntü, bir karamsarlık tablosu” olduğunu ifade etti.

AKP’nin AB yolunda önemli yasal düzenlemeler yaptığını belirten Baykal, “Şimdi bana söyler misiniz; AKP iktidarının bu 7. yılını tamamladığımız şu noktada Türkiye demokrasi, insan hakları ve özgürler bakımından 7 yıl öncesine göre daha iyiye gitmiş midir, gitmemiş midir?” diye sordu. Türkiye’de basının 7 yıl öncesine göre daha özgür olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirten Baykal, Başbakan’ın ailesiyle medyaya mülkiyet tesis etmek üzere projeler uyguladığını, Almanya’da Deniz Feneri yolsuzluğuna karışmış insanlara televizyon kurdurttuğunu, doğrudan hakim olmadığı kesimde de “üç beş kişinin yazıyor olmasından teselli bulunur hale gelindiğini” kaydetti. Gazete manşetlerinden herkeste siyasetten kaçma korkusunun egemen olduğunun a
nlaşıldığını söyleyen Baykal, “Bu korkuyu haksız saymak imkanı var mı? Gazeteci olmak zorunda olan herkes kahraman olmak zorunda mı, her türlü tehlikeyi, tehdidi göze almak zorunda mı? Eğer öyleyse o ülkede basın özgürlüğü yok demektir. Basın özgürlüğü en tehlikeli yöntemle, bizzat gazeteyi çıkaranların yüreğine korku salarak, beynine korku yerleştirerek denetlenir hale getirilmiştir” diye konuştu.

-AL CAPONE TEPKİSİ-

Başbakan’ın Aydın Doğan’a Al Capone benzetmesi yapmasını da değerlendiren Baykal, “Türkiye’de tarafsız yayıncılık yapmaya çalışan, makul ölçülerde, fevkalade mütevazı ölçülerde, ama doğru, dürüst bir gazeteciliği bir muhalefet çizgisini de dışlamadan yapmaya çalışan bir medya grubuna karşı hunharca uyguladığı vergi cezalarıyla yıldırma, teslim alma uygulaması önüne birtakım sorular getirince o sorulara cevaben dün demiş ki Amerika’da Al Capone da öyle oldu demiş” diye konuştu.

Doğan Grubu gazetelerinin bu suçlamayı bile sükunetle ve anlayışla karşılamaları karşısında hayranlığını ifade etmek istediğini belirten Baykal, “Bu suçlamalar karşısında bunların dışında tarafsız bir insan, bir vatandaş olarak benim vicdanım isyan ediyor. Ama anlaşılıyor ki böyle suçlamaların hazmedilebileceği bir ortam kendisini göstermiş. İşte en tehlikeli olan da o ortamdır, o yüksek hazım kapasitesi olan o ortam varolduğu sürece biz maalesef Türkiye olarak buna benzer çok olayla karşı karşıya kalırız”

Baykal, Al Capone’un Amerika’da mafya teşkilatından olduğunu ve suçlarının bir türlü tespit edilemediğini, sonunda vergi kaçakçılığından cezalandırıldığını, Aydın Doğan’ın ise Türkiye’nin vergi rekortmeni olduğunu ifade etti.

Bu haber 811 defa okundu.