"Büyük kayık"mış! | " /> "Büyük kayık"mış! | "/>

En Sıcak Konular

"Büyük kayık"mış!

6 Ekim 2009 13:59 tsi
"Ey teknoloji harikası büyük kayığın kaptanı! Ömrünün baharında paramparça olmuş küçük bir kızın bedenini içine sığdıramadıktan sonra, kayığın büyük olmuş ne yazar!"

Alper Görmüş / Taraf'daki köşesinden ilgili kısım

Sadece Türk basınında geçerli bir “haber değeri”

Türk basınının kadim bir geleneği var: Askerlerin canını sıkacak haberleri yazmaktan imtina ediyor. Ve bu tür haberlerin gazete sayfalarına girebilmesi için onların önemli olmak, yeni olmak, ilginç olmak vb. “değer”ler taşıması yetmiyor; ilaveten, o âna kadar susmuş olan askerlerin bir şey söylemesi gerekiyor. İşte haber ancak o zaman “değer” kazanıyor, ancak o zaman muhabirler serbest bırakılıyor, onların yazdıkları haberlere sayfalarda yer açılıyor. (Böylece sözümün muhabirlere değil, yöneticilere yönelik olduğunu da belirtmiş oldum.)

Mecburen uyanılan haberlerin en matrağı

Son on yıllık mesaimin önemli bir bölümünü, bu türden, “medyanın sonradan ve mecburen uyandığı asker haberleri”ni takibe ayırdım. Fakat bunlardan biri var ki, çok matrak...

28 Şubat günlerinde, orgeneral Çevik Bir’in bazı gazetecilerin ocaklarını söndürmek amacıyla iki büyük gazeteye servis ettiği belgenin (andıç) sahte olduğunu gösteren bir Genelkurmay belgesi, Ekim 2000’de bazı önemli gazetecilerin posta kutularına bırakıldı. Fakat onlar “sahtedir” diye ilgilenmediler belgeyle. (Bunu Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, İsmet Berkan gibi gazetecilerin sonradan yazdıkları yazılarından öğrenmiştik). Belgenin bir nüshası da o sırada milletvekili olan Nazlı Ilıcak’a ulaştırılmıştı. Ilıcak bir basın toplantısıyla belgeyi açıkladı. Böylece haber artık bir “ajans haberi” haline gelmişti. “Küçük-sol-marjinal-dinci” basında kıyametler koparken, “büyük basın” kulağının üstüne yatmaya devam ediyordu (sadece birkaç “baş-altı” gazete, iç sayfalarda birer sütunluk haberlerle görmüştü Ilıcak’ın basın toplantısını). Bu gelişmeyi küçük de olsa hiç duyurmayan üç gazeteden ikisi ise 25 Nisan 1998’de yayımladıkları manşet haberle süreci başlatan, Türkiye’nin en büyük iki gazetesi Hürriyet ve Sabah’tı.

Ilıcak’tan bir gün sonra Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaparak “andıç”ın sahte olduğunu gösteren belgenin gerçek ve doğru olduğunu açıkladı. Böylece, askerlerin canını sıkacak haberler kategorisinden bir haberin “haber değeri” kazanması için gereken aslî unsur sağlanmış oluyordu. Artık en büyük basın da (Hürriyet ve Sabah) girebilirdi habere... Nitekim ertesi gün geldi haberler... Hürriyet’in başlığı aynen şöyleydi: “Genelkurmay açıkladı: Belge gerçek...”

İyi de, hangi belge gerçek? O âna kadar o belgeden okurlarınıza hiç söz etmemiştiniz ki! Belli ki, Hürriyet’çiler o günlerde kendi aralarında en çok “o belge”yi konuşmuş, fakat hiç haberleştirmemişlerdi. Genelkurmay açıklama yapınca, zihinleri kendilerine bir oyun oynamış, kendi bildiklerini okurların da bildiği zehabına kapılıp o tuhaf başlıkla duyurmuşlardı haberi...

“Büyük kayık”mış!

Hürriyet’in, Ceylan Önkol’un paramparça olmuş bedenini görmeme ısrarını sürdürdüğü günlerde genel yayın yönetmeni çok talihsiz bir yazı yazdı. Yeni sezonda “Hürriyet sitcom’u”unun anlatıldığı yazıda Hürriyet’in kullandığı ileri teknolojiler ve “medya vizyonu” övüldükçe övülüyordu.

Acaba üzerlerine çektikleri bunca kıskançlık ve hasedin asıl nedeni bu olabilir miymiş? Yani, mesleki alanda yenemediğin, bırakın arayı kapatmayı, tam aksine açılmasını önleyemediğin bir rakibi kalleş yollardan, pusu kurarak, arkadan hançerleyerek halletmek? Asıl neden bu olabilir miymiş? Mesleğimizin tarihi, ilerde bu kalleşlikler dönemini herhalde yazacakmış.

Finalde ise şu satırlar vardı:

“Hürriyet, işte bu yaratıcı, vizyon sahibi ve yüksek performanslı insanlarıyla, açık ve büyük denizlere çıkabiliyor, fırtınalı denizlerde seyrediyor. Ben de bütün bunlara bakıp, ufka doğru sesleniyorum: ‘Ve ey siz kayığı küçük olanlar, gün batmadan dönün kıyılarınıza...’”

Ben de şöyle sesleniyorum: Ey teknoloji harikası büyük kayığın kaptanı! Ömrünün baharında paramparça olmuş küçük bir kızın bedenini içine sığdıramadıktan sonra, kayığın büyük olmuş ne yazar!



Bu haber 994 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,793 µs