nereye koşuyor? | " /> nereye koşuyor? | "/>

En Sıcak Konular

DTP nereye koşuyor?

5 Ekim 2009 09:49 tsi
DTP nereye koşuyor? ‘Demokratik açılım’ tartışmalarının ‘tabak gibi’ açığa çıkardığı ama kimsenin yüksek sesle dillendirmediği bir gerçek var: Bir parti düşünün ki kendisini en fazla ifade ettiği sorunla ilgili kendine ait hiçbir görüşü, politikası ol

Beğenelim veya beğenmeyelim, DTP, hükümetin “herkes taşın altına elini koymalı” diyerek gündeme getirdiği “demokratik açılım” sürecinde, gözlerin üzerine çevrildiği partilerden biri oldu.

Bunun en büyük nedeni, DTP’nin artık kendilerine de inandırıcı gelmeyen “Türkiye partisi olma” iddiaları bir yana, Doğu ve Güneydoğu illerimizden göz ardı edilemeyecek oranda destek gören, oy alan bir parti olması. Bununla bağlantılı olarak da özellikle Kürt sorununa karşı duyarlılık gösteren bir parti olarak siyaset yapması.

Türkiye’nin başka herhangi bir sorunuyla ilgili olarak (mesela finansal kriz, mesela IMF ile bir türlü imzalanamayan anlaşma, mesela işsizlik, mesela AB ile ilişkiler) bu partinin görüş veya politikasının “ne” olduğunu kimseler bilmiyor.

Peki çok duyarlı olduğu Kürt sorunuyla ilgili olarak savunduğu politika veya çözüm önerisi nedir?

“Açılım” tartışmaları başlamadan önce DTP sözcüleri “barış” ve “diyaloga” işaret eden açıklamalar yapar, meselenin öncelikle serbestçe tartışılmasının önemine işaret ederlerdi. “Açılım” sürecinin bu ortamı sağladığına kuşku bulunmuyor. Herkes konuyla ilgili görüşlerini serbestçe dile getirebiliyor, savunabiliyor, “açılımın” hangi alanda, nasıl olması gerektiği konusunda öneriler yapıyor.

Tam da bu noktada, önce açılım politikasına verdiği destekle dikkat çeken (ki bu, beklenen bir tutumdu) DTP, hızla “dağ fare doğurdu”, “böyle açılım olmaz” diyen bir noktaya geldi.

MHP ve CHP’nin muhalefetine “tersinden” ortak olan böyle bir noktaya gelinmiş olmasının nedeni ise, DTP’nin “muhatap” olarak İmralı ve Kandil’i gösteren “slogancı” bir tutumu benimsemiş olmasından başka bir şey değil.

Bu duruma iyibilgi analizlerinde şu tespitlerle dikkat çekmiştik:

“DTP, adeta mecliste temsil edilen, grubu bulunan bir ‘parti’ olduğunu unuttu. Kendi ‘çözüm’ öneri ve projelerini oluştur(a)madı. Önemsediklerini söyledikleri ‘diyalog ve tartışma’ ortamının, somut çözümlerin tartışıldığı bir noktaya gelmesine yönelik tutarlı bir çaba sergilemedi ve sonuç itibarıyla bugün, ‘açılıma’ destek veren değil, ‘muhalefet eden’ bir noktaya gelmiş gözüküyor.

… ‘Kurtlar puslu havayı sever’ diyen Ahmet Türk, kendi partisinin durumuna baktığında acaba ne görmektedir?

Türk ‘kurt’ derken muhtemelen ‘açılım’ ve ‘çözüm’ yanlısı olmayanları kastetti. Eğer böyle ise, DTP sözcülerinin tutum ve açıklamalarına bakıp şu soruyu sormadan edemiyoruz: DTP ‘kurtların’ pençesinde bir parti olarak ‘açılım’ konusunda ne kadar sorumlu politika güdebiliyor; ne kadar ‘olgun, kucaklayıcı, birleştirici’ bir üslup kullanabiliyor?

Görünen odur ki Ekim ayının ilk günlerinde kongresini gerçekleştirecek olan DTP’de yine ‘sloganlar’ atılacak ve bu ‘sloganların’ havası içerisinde ‘siyaset’ yapılacak. Ve bizim yukarıdaki sorumuz daha da ‘hayati’ bir soru haline gelecek…

Oysa DTP’nin meselesi, demokratik açılımı öncelikle kendi bünyesinde ve siyaset mantığında gerçekleştirmek meselesidir…” (Bknz. İyibilgi/DTP’ye de açılım gerek, ama…)

Maalesef dün (4 Ekim 2009) Ankara’da gerçekleşen DTP kongresinden öngörülerimizi boşa çıkartan herhangi bir sonuç çıkmadı.

Kürsüden yapılan konuşmalarda öne çıkan ve akılda kalan yine İmralı ve Kandil’i “muhatap” gösteren sözler oldu.

Yeniden Genel Başkan seçilen Ahmet Türk, “çözümü tıkayan, engelleyen taraf Kürtler ve DTP olmayacaktır, halkımız beklenti içerisindedir” dedi; ama mevcut söylemlerinin sürecin önünü açan değil, tıkayan bir rol oynamakta olduğunu söylemedi, söyleyemedi.

Türk’ün konuşması “demokratik açılım”, devletin konuyla ilgili en üst düzeyde ortaya koyduğu irade ve kararlılık açısından değerlendirildiğinde, “yeni” hiçbir şey söylenmediği çok net bir şekilde görülecektir.

Dolayısıyla bu sürecin önünü açacak herhangi bir “yeni” dil oluşturulamadığını, “yeni” bir politikanın öne çıkmadığını da söylemek gerekiyor.

Bu kongre “malumun ilanı” olmanın ötesinde bir önem ifade edebilirdi. Olmadı. Sadece KCK operasyonlarında tutuklanan DTP yöneticilerinin yerine başka isimler oturdu. O kadar.

Bu durumda DTP’yi ve genel olarak Kürt siyasetini yakından izleyen başka isimlerin dahi yüksek sesle söylemediğini söylemek durumundayız:

Mevcut haliyle öncelikle kendi siyaset mantığı ciddi bir “demokratik açılıma” ihtiyaç duyan DTP’nin, kayda değer hiçbir “açılım” politikası bulunmamaktadır.

Bir parti düşünün ki kendisini en fazla ifade ettiği sorun Kürt sorunu olsun; ve tam da o sorunun çözümüyle ilgili kendine ait herhangi bir görüşü, politikası olmasın… DTP’nin içine düştüğü durum budur.

DTP kongresinin cevabını araması gereken soru hala orada asılı duruyor: DTP nereye koşuyor?

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 706 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,967 µs