Türk-Rus stratejik ittifakı

5 Ekim 2009 08:30 tsi
Avrupalı, 'ufku kıt' siyasetçilere ilginç mesaj

Ardan Zentürk / Star

Türk-Rus stratejik ittifakı 

İrlanda seçmeninin, Avrupa Birliği’ne ortak dışpolitika, genişleme politikalarında ortak kararlılık ve ortak savunma politikasının güçlendirilmesinde yol açan Lizbon Anlaşması’nı -nihayet- onaylamasının hemen ardından tarihçi Tony Judt’un açıklamalarını okumak hayli ilginç.

Tony Judt, son olarak kaleme aldığı, “Savaş sonrası: Avrupa’nın 1945 Sonrası Tarihi” isimli kitabıyla çok dikkat çekti. Kendisiyle Özgür Avrupa Radyosu tarafından yapılan söyleşi gerçekten derinlikleri olan düşünceleri gündeme getiriyor.

Avrupa’nın ana sorunu

Tarihçi, Avrupa Birliği kavramının, “siyasi” değil, “kurumsal” bir başarı olduğunun altını çiziyor. “Eğer 1950’li yıllarda sokaktaki bir Avrupalıya bir gün, kendi ulusal haklarının hemen tamamını Brüksel’e aktaracağını ve yerel sorunlarda bile söz sahibi olamayacağını sorsaydınız buna kesinlikle hayır derdi. Zaten Avrupa’yı inşa eden liderler kuşağı bu nedenle yapılanmayı siyasi değil, tamamen kurumsal olarak sürdürdüler” diyen Judt’a göre, günümüz Avrupası’nın yaşamakta olduğu en büyük sıkıntı da bu tarihsel geçmişten kaynaklanıyor: “Avrupalı liderler, bu kurumsal başarının gölgesinde siyaset yapmak zorundalar. Bir yanda ortak Avrupa’nın özellikle hukuk ve ekonomideki başarıları, diğer yanda genişlemeye karşı, göçmen politikaları ile oy toplamaya çalışan politikacılar.”

Rusya ve Türkiye gerçeği

Judt, Avrupa’nın tarihinin Rusya ile pazarlıklar zincirinde şekillendiğine inanıyor. Avrupa-Rusya ilişkilerinin kıtanın kaderini çizdiğini, bu noktada da Türkiye’nin öneminin ortaya çıktığını ifade ediyor. Söyledikleri aslında Avrupalı “ufku kıt” siyasetçiler açısından çok önemli uyarı görevi görüyor:

“Avrupa’nın Türkiye’yi dışlayan politikası, kıta açısından tam bir yıkımdır. Çünkü gelişmeler Rusya’nın çıkarına hizmet etmektedir. Fransa ve Almanya, Türkiye’ye karşı politikaları ile haritaya bile baktığınızda stratejik önemini gösteren bu ülkeyi Rusya’ya doğru itmektedirler. Bir-kaç yıl önce İstanbul’da görüştüğüm Türkler bana açıkça, eğer Avrupa bizi kesin olarak istemezse biz de Rusya ile birlikte Orta Asya’ya yöneliriz demişlerdi. Avrupalıların biz Türkler’in bizim için çok önemli boru hatlarına sahip çıkmalarını fakat Avrupa’ya girmemelerini istiyoruz demeleri çok kötü sonuçlar doğurur. Ruslar bu gidişin sonunu çok iyi biliyorlar. Bunun için Avrupa’yı her kış doğalgaz şantajı ile sarsabiliyorlar. Çünkü orta ve uzun vadede Türkler’in kendi yanlarında olacağına inanıyorlar. Ruslar, Avrupalılar ile gerçek anlamda görüşme sürecini, ancak Türkiye tam olarak AB üyesi olunca kabul edebilirler. Türkiye günümüzde olduğu gibi belirsiz ülke olduğu sürece Ruslar, Avrupa’ya karşı çok avantajlı olacaktır.”

Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun, Brüksel’de, Avrupa Birliği yetkilileriyle yaptığı görüşmelerden Nahçıvan’daki “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanlı Toplantısı”na doğru uçarken, Türkiye ile Rusya’nın “ortak kabine toplantısından” söz etmesi bir tesadüf müdür? Bu sorunun yanıtını bir de tarihçi Judt’un sözlerinin ışığı altında değerlendirmek gerekir.

Bu haber 1,195 defa okundu.