En Sıcak Konular

Otomotivde hurda indirimi olacak mı?

4 Ekim 2009 13:13 tsi
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomotiv sektöründe hurda indirimi teşviği beklentilerine ilişkin konuştu. Hurda teşviği konusunun biraz karmaşık olduğuna vurgu yapan Ergün, beklentiler konusunda önemli bir ipucu verdi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomotiv sektöründe hurda teşviğine ilişkin ''Kısa vadede bir hurda indirimi gerçekleşemeyecek'' dedi. 
 
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından düzenlenen Katar 1. Türk İhraç Ürünleri Sergisi için Katar'a bulunan Ergün, gazetecilerle düzenlenen sohbet toplantısında, hurda teşviği konusunun biraz karmaşık olduğunu, değerlendirilmesinin biraz zaman alacağını ve üzerinde titiz bir çalışma yapılması gerektiğini söylediğini hatırlattı.

Ergün, hurda teşviğinde bir takım zorlukların olduğunu dile getirerek, hurda indiriminin ilave talep yaratıp yaratmayacağı sorunun yanıtının önemli olduğunu kaydetti.

Türkiye'de eski araç kullananların daha çok dar gelirli kesimler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Hatta eski araçlara göre yeni araçların vergisi yüksek, eski araçların vergisi düşük. Bunlar çevreyi daha çok kirleten araçlar, bunların vergisi yüksek olursa, bunlardan vazgeçilir, yeni araçlara yönelme olur gibi, başlangıçta insana çok sıcak gelen ve parlak fikir gibi görünen bu konuya, yakından baktığınız zaman böyle olamayabileceğini görüyorsunuz.

Bunun vergilerini yükselttiğiniz zaman arabayı zor bela alan ve kullanan bir kitlenin vergilerini yükseltmiş olacaksınız. Çevre etkileri, şunlar, bunlar bu tartışmaların hepsine hak veriyorum, bir de böyle bir gerçek var. Bu kitle arabasını hurda indirimiyle değiştirip, yerine yenisini alabilecek bir kitle midir? Bu sorunun da cevabı önemli. Eğer arabasını hurda indirimiyle değiştirip, yerine yenisini alabilecek bir kitleyse o zaman ilave bir talep imkanı var demektir. Bunlar el değiştirecek, bu indirimden parası olup da yararlanmak isteyen bunu ucuz fiyata alacak.''

-HURDA TEŞVİĞİ İLE TALEP YARATILABİLMELİ-

Hurda teşviğinde önemli bir konunun da eski araçların teslimat sistemi olduğunu, hurda araçların trafik sicilinden düşmesinin yeterli olmadığını anlatan Ergün, bugün Türkiye'de hurda araç teslimatında tek bir yapının olduğunu, üretici ve satıcı firmaların da teslim alabileceği yeni bir otomobil hurdası ekonomisinin ortaya çıkabileceği bir alt yapıya ihtiyaç bulunduğunu belirtti.

Bakan Ergün, uygulanacak hurda teşviği ile ilave bir talep yaratılması gerektiğini vurgulayarak, o zaman bunu uygulamanın daha kolay olacağını kaydetti.

Baştan beri prensip olarak hurda teşviğine sıcak baktıklarını söylediklerini anımsatan Ergün, ''Sadece yeni bir otomobil talebi meydana getirmek açısından değil, çevresel nedenlerle de trafik güvenliği açısından, eski araçların trafikten çekilmesi, yerine daha güvenli, çevreye karşı daha duyarlı araçların devreye girmesi, trafiğe çıkması daha uygun bir yaklaşım ama bu nedenle böyle olmasına rağmen bir alt yapı ve talep yaratma sorunu, gelir düzeyi düşüklüğü nedeniyle düşük gelirli insanların üzerine ilave yükler getirme sorunu ister istemez bu konunun zamana yayılmasına neden oluyor'' diye konuştu.

Nihat Ergün, kısa zaman önce Ekonomik Koordinasyon Kurulunda (EKK) konuyu değerlendirdiklerini ve yazılı bir açıklama yaptıklarını ifade ederek, ''Kısa vadede bir hurda indirimi beklentisi olmasın. Çünkü kısa vadede bir hurda indirimi gerçekleşemeyecek. Hurda teşviği ancak uzun vadede bir çalışmayla hayata geçebilir'' dedi.

-SEKTÖRÜNDE YENİ SEÇENEKLER-

Ergün, piyasada yeni seçeneklerin ortaya çıkacağını, otomobil firmalarının fiyatla ilgili bir takım rekabetçi avantajları tüketiciye sunmaları gerekeceğini ve kredi kuruluşlarının, bankaların, tüketici kredilerinde daha cazip, daha düşük faizli ve daha uzun vadeli kredi imkanları ortaya çıkartacaklarını söyledi.

Yeni otomobile ihtiyacı olan Türkiye'de belli bir potansiyelin olduğunu dile getiren Ergün, bu potansiyelin, firmaların rekabetçi fiyatlarıyla ve kredi kuruluşlarının daha avantajlı kredi mekanizmalarıyla piyasada farklı bir atmosfer oluşturacağını ifade etti.

Ergün, bir sektörün geleceğini tek bir harekete bağlamak o sektör açısından da doğru bir yaklaşım olmayacağını dile getirerek, yeni bir talep yaratması noktasında, hurda indiriminin de sektöre belli bir katkısının olabileceğini ancak sektörün geleceğini bir tek böyle bir uygulamaya bağlamanın, sektörün tam fotoğrafını veren, çok gerçekçi bir yaklaşım olmayacağını kaydetti.

Otomobil sektörünün mevcut ekonomik yapı içerisinde yeni alternatifleri yeni argümanları kendisinin de üretmesi gerektiğini belirten Ergün, bunu sektörün kendisinin üretebileceğini düşündüğünü anlattı.

Bakan Ergün, ÖTV indiriminin uygulandığı dönemde otomobil firmalardan, fiyatlarına zam yapanların olduğunu hatırlatarak, ''Bu olayı tüketicilerde, bizler de çok şık bir davranış olarak görmedik şahsen. Yani öyle bir ortamda vergi indirimlerini zamla etkisiz hale getirmek yada kendi adına kara dönüştürmek, o gün itibariyle çok doğru bir yaklaşım olarak algılanmadı'' şeklinde konuştu.

Bütün sektörlerin izlenmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Tüketim malları, otomotiv, demir çelik, beyaz eşya, mobilya gibi sektörlerin hepsinde bazı şeyler yapıldı. Bu sektörlerin bundan sonraki gelişmelerini, dünyadaki ekonomik gelişmeleri yakından takip etmeden, hemen spekülatif bir yaklaşımla olayı eğilmek doğu olmaz. Dünyanın değişik piyasalarında da otomotiv sektörü açısından bazı müspet gelişmeler de var. O gelişmelerle birlikte ele alıp bir izleyelim konuyu. Konuyu izlemeden yakın takibe almadan, nereye gidiyor? İnsanlar ne yapıyor. Sektör kendine ne adımlar atıyor. Dünyadaki gelişmeler nereye gidiyor? Finans kurumları bu konuyla alakalı yeni yaklaşımlar geliştirebiliyor mu? Bütün bunları birlikte değerlendirelim ondan sonra oturur yine hep beraber masanın etrafında yeni kararlar alınması icap ediyorsa yeni kararlar alırız. Ama evvela bir manzarayı gelişmeleri görmek lazım.

Bizim ülkemizde vergiyle alakalı çok ciddi reformlara ihtiyaç var. Vergi reformu çokça üzerinde durduğumuz bir konu. Mesela Kurumlar Vergisinde önemli adımlar attık. Kurumlar Vergisi bir dönemde yüzde 46'ydı şimdi yüzde 20'lere çektik. Teşvik bölgelerinde yüzde 2'ye kadar düşen yerler var. Kurumlar Vergisinde bu tür ilerlemeler kaydedildi. Özel Tüketim Vergisini, otomobiller açısından, otomobil özel tüketim vergisi midir? Sorusunu düşündükten sonra cevaplamak gerekir. Bence otomobil bir müddet sonra Avrupa'daki gibi özel tüketim vergisine ya da ağır ÖTV'ye konu olmaktan çıkacaktır. Çünkü özel tüketim aracı olmak diye yorumlanmayacaktır. Artık günlük ihtiyaç olarak yorumlanacaktır. Zannedersem bir dönem, bir müddet sonra da KDV dışında, ÖTV gibi vergilerle vergilendirilmeyen bir ürüne dönüşmüş olacaktır. Ama bunun için henüz erken...''

-REKABET KURULU SORUŞTURMASI-

Bakan Ergün, Rekabet Kurulu'nun otomotiv sektöründe faaliyet gösteren 19 teşebbüs hakkında soruşturma açılmasına ilişkin de şunları kaydetti:

''Haksız rekabetle ilgili şikayetler, tereddütler olursa, piyasada, haksız rekabetin bazen firmaların birbirinin aleyhine sonuçlar doğurması, bazen de tüketicinin aleyhine de sonuçlar doğurması ihtimali var. Bu nedenle bu konuların incelenmesi kadar doğal bir şey yoktur. Bu konular incelenecek, ortada böyle bir şey var mı yok mu o incelemeden sonra bir rapor halinde ortaya çıkacak onun başka bir amacı yok. Otomobil sektörüne durup dururken, (Bakalım, gidip biraz ortalıkta dolaşıp can yakalım) düşüncesiyle kimse hareket etmiyor. Bir takım verilerle hareket ediyor, onların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkar.''

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bakanlığını için onay verilen iki makam otomobilin alımından vazgeçip, onların bedelini Ar-Ge çalışmalarında kullanacaklarını kaydetti.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından düzenlenen Katar 1. Türk İhraç Ürünleri Sergisi için Katar'da bulunan Ergün, gazetecilerle düzenlenen sohbet toplantısında, kamu yöneticileri olarak en önemli görevlerinin, Türkiye'nin kalkınmasında, Türk iş adamlarına, Türkiye'nin en önemli gücü olan Türk girişimcisine destek vermek, onların yanında olduklarını ve önlerindeki engelleri kaldırma girişiminin içinde olacaklarını onlara hissettirmek olduğunu belirtti.

Türkiye ihracatının ciddi boyutlara ulaştığını, 30 milyar dolarlardan 130-140 milyar dolarlara çıktığını anlatan Ergün, küresel mali krizin etkisiyle fiyatların da düşmesi nedeniyle 2009 yılını 100 milyar dolar civarında bir ihracatla kapatma noktasında olacaklarını ifade etti.

Türkiye ihracatının fazla bir miktar kaybına uğramasa bile rakamsal değer kaybına uğrayacağını anlatan Ergün, Türkiye ihracatının miktar kaybının yüzde 10'lar civarında olacağını, rakamsal değer açısından da yüzde 30'lara varan bir kaybın öngörüldüğünü bildirdi.

-KATAR'LA İLİŞKİLER-

Nihat Ergün, buna rağmen yine de herkesin şartları zorlayarak Türkiye'nin ihracat potansiyeli artırmaya çalıştığını dile getirerek, şunları söyledi:

''Doha'daki fuarda İTO'nun, büyükelçiliğimizin ve buradaki iş adamlarımızın çalışmalarıyla oluşturulmuş fuarı gördük. Katar'a, Körfez bölgesine iyi hitap eden, sektörleri iyi seçilmiş ama buna karşın yine de başka sektörlerle tekrarlanması gereken bir fuar olduğunu gördük. Fuara ilgi iyiydi. İş adamlarımızın ayın 6'sına kadar iyi bağlantılar kuracaklarına inanıyoruz, o intibayı gördük.

Katar Hükümetinin de başta Emir olmak üzere diğer bakanların da Türkiye ile ekonomik ilişkilere, siyasi ilişkilere çok önem verdiklerini bir kere daha görmüş olduk. Zaten bugün de enerji ve sanayi bakanıyla bir görüşmemiz olacak. Aynı zaman da Katar Başbakanı da bize randevu verdi. Katar Başbakanı ile bir görüşme gerçekleştireceğiz. Bir kaç gün sonra da bizim Enerji Bakanımız Katar'a gelmiş olacak.''

Katar'ın, Körfez ülkeleri arasında ekonomik, siyasi ve dünyaya bakış açısından çok istikrarlı bir yerde durduğunu belirten Ergün, Katar'ın ve Katarlı iş adamlarının, Türkiye ve Türk iş adamlarıyla dünyaya bakışının çok ortak noktaları olduğunu ifade etti.

Ergün, o açıdan Katar'da Türk iş adamlarının daha çok iş yapabilme potansiyeline sahip olduğunu gördüklerini bildirdi.

Katar'ın, neredeyse ihtiyaçlarının tamamını ithalat yoluyla karşılayan bir ülke olduğunu vurgulayan Ergün, Türkiye'nin Katar'a ihracatının sadece 1 milyar dolar olduğunu ve bunun da büyük bir bölümünü demir çelik ürünlerinin oluşturduğunu dile getirdi.

Nihat Ergün, Katar'a Türkiye'nin çok daha değişik ürünler satabileceğini ve 1 milyar dolarlık ihracat rakamının daha yukarılara çekebileceğini söyledi.

Katar'ı, sadece Katar pazarı olarak düşünmemek gerektiğine değinen Ergün, Katar'ı diğer pazarlara açılmanın da önemli bir unsuru olarak görme imkanına sahip olduklarını belirtti.

-DÜNYA PAZARLARI-

Nihat Ergün, Türkiye'nin olmayan pazarlara dönük özel araştırmalara ihtiyaç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çin, Hindistan, Amerika pazarı da böyle. Amerika korkunç ithalat yapan bir ülke, cari açık dediğimiz açığı en çok olan ülkelerden bir tanesi. İthalatı ihracatından çok daha fazla olan 100 milyar dolarlık açık veren bir ülke. Çok dış pazarlara açık. Ama biz bu zengin pazarlardan almamız gereken payı almıyoruz. 1,5 milyar nüfuslu Çin'le ticaretimiz 1 milyar dolar civarında. 1 milyar dolarlık mal satıyoruz. Buna karşılık 16-17 milyar dolarlık mal alıyoruz.

Tam olarak aleyhimize işleyen bir ticaret rejimi var. O zaman bu pazarları masaya yatırıp, bu kadar büyük ithalat yapan pazarlar neden bizden bu kadar az mal alıyorlar veya biz neden oralara bu kadar az mal satıyoruz. Veya bizden çok mal satan ülkeler, hangi avantajlarla bunu satıyorlar. Her birini ayrı ayrı analiz etmek ve ona göre yeni stratejiler geliştirmek gerekiyor. Dünya pazarlarındaki payımızı artırabilmek için sektörlerimizi, dış ticaretle entegre olacak şekilde, o pazarlara uygun üretim yapmaya yönlendiren yaklaşımları, bir sanayi, üretim ve ticaret stratejisi çerçevesinde ele alma ihtiyacındayız.''

2 bin 500 km'lik Katar Türkiye doğal gaz proje hattının önemli bir proje olduğunu ve bunu Türkiye'nin gerçekleştirebileceğini vurgulayan Ergün, Türkiye'nin bir çok zorlu projeyi hayata geçirdiğini ve bu konuda iki devletin ortaya bir siyasi irade koyduğunu anlattı.

Ergün, projeye ilişkin teknik çalışmalar tamamlandığında, Körfez bölgesinden ''Enerji santrali'' haline gelen Türkiye'ye bir boru hattıyla buradan bir gaz transferi yapmanın ve dünya pazarlarına ulaştırmanın mümkün olacağını ifade etti.

-KOSGEB-

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığıyla (KOSGEB)ilgili bir değişiklik yapıldığını ve faaliyet alanının değiştirildiğini dile getiren Ergün, bu değişiklikle hizmet sektörünün de KOSGEB'in alanına girdiğini hatırlattı.

Hizmet sektörünün çok geniş bir alan olduğunu ve KOSGEB'in mevcut muhatap kitlesini ikiye, üçe katlayan bir tablonun ortaya çıktığını anlatan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İcra komitesinden bu sektörlerin seçilmesinin gerçekleştirilmesinden sonra bu konuyla ilgili bir Bakanlar Kurulu kararı, kanunun bu yönünün uygulanabilmesi için, çıkması gerekiyordu. Buna uygun da bir yönetmelik hazırlanması icap ediyordu. Dolayısıyla bu kanunun çıkmasından sonra bir taraftan KOSGEB sektör seçimini gerçekleştirecek altyapı çalışmalarını hazırladı. Sonra sektörleri belirledi. Bu sektörler üzerinde KOSGEB İcra Komitesinde Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) bazı değerlendirmeler yaptık. Mevcut teşvik sistemiyle çatışan çelişen yönleri olmasın diye. Bütün bunları irdeleyen bir çalışma daha yapıldı.

Bunlar biraz zaman aldı yoksa mevzuatta bir tıkanıklık falan olmadı. Nihayetinde Bakanlar Kurulu Kararı ile ilgili yönetmelik de yayımlandı. Şimdi ayın 8'inde İcra Komitesi kararıyla tamamen rakamsal olarak kime ne yapılabileceği, KOSGEB desteklerinin yeni sisteminin nasıl işleyeceği karara bağlanacak ve ondan sonra da yeni KOSGEB destekleri sistemi hizmet sektörünü de kapsayacak şekilde ortaya konuymuş olacak. Herhangi bir bürokratik ve mevzuat tıkanıklığı olmadı, çalışmalar zaman aldı.''

AR-GE TEŞVİKLERİ-

Bakan Ergün, Ar-Ge merkezlerinin özel kanunları olduğunu ve çok önemli teşvikler verildiğini anlatarak, bu teşviklerden sonra Ar-Ge merkezi sayısının 57-58'e ulaştığını ve buralarda 12 bin kişinin çalıştığını belirtti.

Türkiye'de önceden 2 tane Tekno park olduğunu şimdi ise bu sayının 387e ulaştığını dile getiren Ergün, bu tekno parklarda çalışan kişi sayısının 11 bini geçtiğini ve bu tekno parklarda önemli projelerin üretildiğini bildirdi.

Bakan Ergün, Ekim ayı sonunda Türkiye'deki bütün tekno parkları yönetimlerini ve çalışmaya katılanları toplayacaklarını ve genel bir değerlendirme yapıp, tekno parklarda yapılan çalışmaları kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getirdi.

Sanayiciyle üniversite arasında yıllardan beri bir kopukluk olduğunu ve San-Tez projesiyle bu kopukluğu giderdiklerini anlatan Ergün, bu projeyle kendi Ar-Ge merkezini kurma imkanı olmayan, ama Ar-Ge merkezine de ihtiyacı olan sanayicileri üniversitelere yönlendirdiklerini kaydetti.

Ergün, o üniversitelerin tekno parkların da, Ar-Ge merkezlerinde, o sanayicinin yapmak istediği şeylerin araştırıldığını ve Sanayi Bakanlığı olarak 3 yıl boyunca o Ar-Ge merkezinin faaliyetlerini finanse etiklerini hatırlattı.

''Önümüzdeki bütçe döneminde bakanlığın doğrudan Ar-Ge'ye yaptığı desteklerini en az iki katına çıkaracağız. Başka harcamalarımızdan kısacağız, o başka harcamalarımızdan kıstığımızı Ar-Ge desteklerine vereceğiz'' diyen Ergün, şunları kaydetti:

''Geçen gün bizim bakanlığımıza makam aracı alımı için onay verilmişti. Hepsinden vaz geçtik. Dedik ki; Hayır, bunları almıyoruz, bunların parasını alın olduğu gibi önümüzdeki yılın bütçesinde Ar-Ge çalışmalarını desteklemekte kullanın. Biz bunu önümüzdeki yılın bütçesinde 30-40 milyona çıkartabiliriz. Bunun önemli bir bölümünü de başka yapacağımız, bugün itibariyle gereksiz gördüğümüz harcamalardan karşılayabiliriz. Kaynağını kendi içerisinde bulabileceğimiz bir manzara var. Mesela, yeni, İstanbul Ticaret Oda'mız, İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı birlikte Kurtköy'de yeni bir tekno park kuruluşunu yeni onaylandı.''

-YENİ SANAYİ STRATEJİSİ-

Nihat Ergün, ekonomik krizin içerisinden geçilen bu dönemde yeni bir sanayi stratejisini tamamlamak üzere olduklarını bildirerek, Türkiye'yi Avrupa'nın ve Asya'nın yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli ürünlerle üretim merkezi haline getirmek gerektiğini kaydetti.

Bununla ilgili sektörleri tek tek ele almak, sektör analizi yapmak ve her sektöre yönelik analizler yapmak gerektiğini vurgulayan Ergün, bunların çalışmalarının devam etiğini dile getirdi.

Nihat Ergün, sektörlerinde içeride ve dışarıda rekabet gücünü artırmak, sektörlere siyasal ve finansal destek vermek gerektiğini de sözlerine ekledi.

aa



Bu haber 1,118 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,153 µs