mozaiği... | " /> mozaiği... | "/>

En Sıcak Konular

Başbakan Erdoğan'ın mozaiği...

4 Ekim 2009 09:47 tsi
Başbakan Erdoğan'ın mozaiği... Başbakan açılımla ilgili konuşurken 14 farklı isimden bahsetti.

Erdoğan Ak Parti kongresinde Said-i Nursi, Ahmet Kaya, Hacı Bektaş ve Yunus Emre’den örneklerle “Milli Birlik” mesajı verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti 3. Olağan Büyük Kongresi’nde, Ahmet Kaya ve Said-i Nursi’den de örnekler verdi. Erdoğan “’Hoşçakalın İki Gözüm’ diyen Ahmet Kaya’ya vefa göstermeyen Türkiye’nin şarkıları eksik kalır. Seversiniz sevmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz, etmezsiniz. Ama Ahmedi Hani’siz, Bitlisli Said-i Nursi’siz bir Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır” dedi. Şehitlerin gelmesine yönelik bir Anadolu türküsü de okuyan Erdoğan, seçkinlerden Ergenekon’a, AB’den muhalefete, parti teşkilatından İsrail’e kadar çeşitli kesimlere de önemli mesajlar verdi.

Erdoğan 2 saat 7 dakika süren konuşmasında özetle şunları söyledi:

SEÇKİNLER ROTA ÇİZEMEZ: Bu parti, milletin rotasından başka bir rota tanımaz. Bu partiye, toplumdan kopuk elitler yön belirleyemez, küçümseyerek bakan seçkinler rota çizemez.

KİMSEYE BOYUN EĞMEDİK: İktidarda bulunduğumuz 7 yıl boyunca üzerimizdeki bu emaneti düşürmek isteyenler oldu. Millet iradesini gölgelemek, milletin arzu ve taleplerini çiğnemek isteyenler oldu.  Provokasyonlarla, kirli senaryolarla Türkiye’yi karanlık mecralara sevk etmek isteyenler oldu. Hiçbirine boyun eğmedik.

ERGENEKON MESAJI: Hükümet politikalarını çeteler eliyle, mafya eliyle, gizli senaryolarla, kirli ilişkilerle şekillenebileceğine inananlar, böyle bir gayretin içine girenler, karşılarında hukuku bulurlar, milleti bulurlar, Ak Parti iktidarını bulurlar. Hani İstiklal Marşı’nın şairi diyor ya; ‘Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol hak yoludur, dönmek bilmez yürürüz’. 

AK PARTİ YIPRANMAZ: Ak Parti’de yozlaşma bekleyenler, yıpranma bekleyenler, beyhude beklerler. Ak Parti’de yorgunluk, bıkkınlık, heyecansızlık, durgunluk bekleyenler beyhude beklerler.

ERMENİSTAN İÇİN DEĞİŞİM MESAJI: Ermenistan ile aramızdaki meseleleri çözmek için adımlar attık, atıyoruz. Çözümsüzlüğe terk edilmiş sorunlarla 21. yüzyılın güçlü bir ülkesi olamayız. Eski politikaları devam ettirmek, geçmişin söylemlerini tekrar etmek artık gerçekçi değildir, doğru değildir, sürdürülebilir değildir.

KIBRIS’TA ASKER ÇEK DEDİLER: Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü çözüm gibi dayatanlara karşı asla boynumuzu eğmeyeceğiz. Kimseye minnet duygumuz yok. Kimseye muhtaç olduğumuz bir durum da yok. Kıbrıs’ı sattı diyorlar. Ada’da bir Türk askeri bile çekilmeksizin dengeler değişmiştir. ’Türk askeri çekilsin’ diyorlardı, tek asker çekmedik.

AB’YE DE SERT: AB katılım sürecine ilişkin yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getiriyoruz. Türkiye’nin önüne yeni şartların konulması, deyim yerindeyse, maç sırasında kuralların değiştirilmesi, AB’ye karşı soru işaretlerinin de artmasına neden olmuştur. Ayrıca, Avrupa içindeki kimi liderlerin, tamamen popülist kaygılarla Türkiye’yi tartışma konusu yapmaları da ülkemize yönelik ciddi bir adaletsizlik olarak tezahür etmiştir.

ÜZÜMÜ BİRLİKTE YİYELİM: Ey muhalefet! Hepiniz gelin, ne diyecekseniz açık ve net söyleyin. Bu sorunlar var mı ülkemizde? Bu sorun alanlarını biz siyasiler ortadan kaldırmayacak mıyız? Kaldıracağız. Daha gecikelim mi? Eğer sizin iktidara gelmenizi bekliyorsanız, bu millet sizi iktidara getirmeyecektir. Gelin bu sorun alanlarını beraber çözelim. Mesele, gelin üzümü beraber yiyelim ama derdiniz bağcı dövmekse, benim milletim size bağcıyı dövdürmez.

ANADOLU TÜRKÜSÜ OKUDU: Anadolu Türküsü ne diyor? ‘Eledim eledim. Höllük eledim. Aynalı beşikte canan, bebek beledim. Büyüttüm besledim, asker eyledim. Gitti de gelmedi canan, buna ne çare. Bir güzel simadır aklımı alan. Aşkın sevdasını canan, sineme çalan. Bizi kınamasın, ehli dil olan. Gitti de gelmedi canan, buna ne çare.’ Türkiye’nin meselesi bu türkünün, ağıdın ve yakarışların karşılığını bulmaktır.

KAFATASI MİLLİYETÇİLİĞİ: Ama utanmadan, sıkılmadan diyeceksin ki Türkiye’yi bölüyorlar. Türkiye’yi asıl bölen sizsiniz. Hiçbir zaman kucaklayamadınız. Bu kongreden sonra MHP kararını açıkladığı için, ret cevabı verdiği için, gerek yok. CHP yazılı cevap vermediği için ben yazılı davet isteyeceğim. Verirler veya vermezler.  Konuştuktan sonra da yolumuza devam edeceğiz. Biz ‘Karakurum’dan Orhun Abideleri’ne kadar olan bölgenin yolunu yapacağız’ dedik, yaptık. Milliyetçilik budur. Bunların dediği gibi kafatası milliyetçiliği değil.

 
IMF’ye açık mesaj
Erdoğan, İstanbul’da devam eden IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısına da değinerek şunları söyledi: “13 ayda toplantının yapıldığı 127 bin metrekarelik İstanbul Kongre Merkezi’ni 330 milyon TL’ye tamamladık. Tarihte ecdadımızın bu tür yapıtları vardır. Şimdi de biz yapıyoruz. Öyle 25 yıl evvel temelini at, ortada kalsın, yok böyle şey. IMF ‘Biz bunun biteceğine inanmıyorduk.

Hatta buradan alıp başka yere götürmeyi düşündük’ diyor. Bu ülkeyi tanıyın, onun için bir an önce bu IMF işini de bitirelim. Hiç müzakeresini yapmayacağız.

Hayırlısı olsun deriz.” Erdoğan, bazı çevrelerin “Türkiye’de işsizlik aldı başını gidiyor” şeklindeki iddialarını da değerlendirirken şöyle konuştu: “İnsaf ya, ayıptır. Dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika’da şu anda işsizlik yüzde 10’a dayandı. İspanya’da yüzde 19’a dayandı. Biz yüzde 10.7’de aldık, şu anda yüzde 13. Bütün bu krize rağmen. Vicdan sahibi olan bunu görür.”

Kongrede kıyafet açılımı
Ak Parti 3. Olağan Kongresi’nin gerçekleştirildiği ASKİ Spor Salonu’nda, Kürtlere özgü yerel kıyafetiyle dolaşan partili dikkati çekti.

Ak Parti’ni ASKİ salonundaki 3. Olağan Büyük Kongresi’nde, tribünlerin en üstünde yan yana gelen Adanalı partililer “Yüzme biliyorsan açılmaktan korkma” cümlesini oluşturdular. Salondaki genel havaya tişörtleriyle destek verdiler.

İsimleri böyle andı
Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum. Bu ülkenin tarihinden Ahmet Yesevi’yi, Hacı Bektaş’ı, Pir Sultan’ı, Hacı Bayram Veli’yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz kalır. Yunus Emre’siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana’sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sebahat Akkiraz’a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır.

Tatyos Efendi’yi yok sayan Türkiye’nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca’nın hasretini çekti. ’Hoşçakalın İki Gözüm’ diyen Ahmet Kaya’ya vefa göstermeyen Türkiye’nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif’siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nâzım Hikmet’siz bir Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama Ahmedi Hani’siz, Bitlisli Said-i Nursi’siz bir Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır.

Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün çiçekleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye’yiz. Biz bu terbiyeyi, bu adabı ’Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü’ diyen Yunus’tan aldık. Çanakkale’de düşmanına dahi kahve ikram edebilmeyi başarmış Mehmetçik’ten, şehitlerimizden, gazilerimizden aldık. Bu ülkenin hamurunda ötekileştirmek yoktur. Geçmişte yanlışlarımız varsa, bunları bir tarafa koyalım. Bir milatla yeniden yola koyulalım.

HACI BEKTAŞ VELİ
Horasan’ın Nişabûr şehrinde 1281’de doğdu. Eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya geldi. Halka ‘doğru yolu’ göstermeye başlayan  Hacı Bektaş Veli büyük rağbet gördü. Ahilik Teşkilatı’yla büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi. 1338’de ölen Hacı Bektaş Veli’nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara Bektaşi denildi.

PİR SULTAN ABDAL
16. yüzyılda yaşayan Pir Sultan Abdal, Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan’dan biridir. Alevi gelenekleriyle dergâh ortamında yetişti. Ana konuları, deyişler, nefesler, Hakk sevgisi, ehl-i beyt sevgisi, duazimam, ilahi aşk, tasavvuf ve sosyal uyarı niteliğindedir. Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslendi. Diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilenmedi.

HACI BAYRAM VELİ
15. yüzyılda Anadolu Türk birliğinin yeniden sağlanmasında en az politik ve askeri güçler kadar etkili olan Hacı Bayram Veli, Anadolu sufilerinin en önemlilerinden biridir. Ankara’nın Solfasol köyünde dünyaya gelen Hacı Bayram Veli’nin kurduğu kurduğu Bayramilikten Şemsiye ve Melamiye adlı iki tarikat doğdu. Bu ikisinden de türlü kollar üretti. Düşüncelerinin Anadolu’da büyük etkisi oldu.

YUNUS EMRE
Yunus Emre, Anadolu’da Türkçe şiir dilinin öncüsü oldu. Tasavvuf sorunlarını yalın bir dille aktardı. Anadolu kentlerini dolaştığı, Azerbaycan ve Şam’a gittiği, Mevlana ile görüştüğü hakkındaki bilgiler arasındaydı. Şiirlerinin toplandığı “Divan”, ölümünden sonra düzenlendi. Başka şairlerin yapıtlarıyla karışan şiirlerinin bir bölümü dil incelemeleri sonunda ayıklandı. 357 şiirin onun olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır.

MEVLANA
1207’de bugünkü Afganistan topraklarında doğan Mevlana, 1228’de Konya’ya geldi. Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273’te öldü.

Mevlana ölüm gününe, “düğün günü” veya “gelin gecesi” manasına gelen “Şeb-i Arûs” diyordu. Mevlana, Konya’da halen müze olarak kullanılan Mevlana Dergâhı’na defnedildi.


AHMET YESEVİ
Kazakistan’da 1093’te doğan tasavvuf şairi ve tarikat öncüsü Ahmet Yesevi, Anadolu’ya hiç gelmemiş olmasına rağmen Anadolu’da da sevildi. Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi Anadolu ekolleri ile Aleviliği etkiledi. Dinlerini yeni değiştirmiş olan Türk topluluklarına dinin özünü yani felsefi yönünü tanıttı. Yesevi, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini Türkçede verdi.


TATYOS EFENDİ
Ermeni olan Tatyos Efendi’nin 8 peşrev, 6 saz semaisi, bir beste denemesi, muhtelif makam ve usullerden bestelediği 47 şarkısı bulunuyordu. Son yıllarını yoksulluk içinde geçirdi. 16 Mart 1913’te öldü. Ahmed Rasim Bey, uşşak makamındaki “Gamzedeyim devâ bulmam/Garibim bir yuva kurmam/Kaderimdir hep çektiğim/Ağlarım hiç rehâ bulmam” güfteli eserine “onun ömrünün hâsılasıdır” demişti.


SABAHAT AKKİRAZ
İlk plağını 13 yaşında doldurdu. Bugüne dek 15 albüm hazırlayan Akkiraz, Musa Eroğlu, Arif Sağ, Yavuz Top, Zafer Gündoğdu, Erdal Erzincan ve Erol Parlak’la çalıştı. Grand Union Orchestra ile “Echoes From Anatolia-Anadolu’dan Yansımalar”ı hazırlayan Akkiraz, 1999’da “Queen Elizabeth Hall’de “Women of Tradition” projesinde Türkiye’yi temsil etti. Theatre de la Ville bünyesinde program yapan ilk Türk sanatçı oldu. Halen sevilerek dinleniyor.


AHMEDİ HANİ
Kürt edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan şair, 17. yüzyılda yaşadı. Dini eğitim gören Hani; Kürtçe, Arapça, Farsça ve Türkçe biliyor, eserlerini Kürtçe olarak yazıyordu.

14 yaşında yazmaya başlayan Ahmedi Hani, eğitimini bitirdikten sonra öğretmen olarak hayatını sürdürdü. Mutasavvıf şair Hani, Doğubeyazıt’da bir okul açarak dersler verdi.


MEHMET AKİF ERSOY
İstiklal Marşı’nı yazan Mehmet Akif, “Vatan Şairi”, “Milli Şair” unvanlarıyla anılıyor. II. Meşrutiyet’ten itibaren Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarlığını yapan Mehmet Akif, Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak ilk mecliste yer aldı. İstiklal Madalyası sahibi oldu. Görüşlerinden ötürü “gâvur baytar” ve “11 yobaz Akif” olarak nitelenen Akif, son yıllarını Mısır’da Kuran’ın Türkçeye çevrilmesiyle uğraşarak geçirdi.


NAZIM HİKMET
Şiir ve yazıları nedeniyle 1925’ten itibaren birçok kez yargılandı. 1938’de orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 12 yılı aşkın süre cezaevinde yattı. 1950’de afla salıverildi. 48 yaşında Sovyetler Birliği’ne kaçtı. 25 Temmuz 1951’de vatandaşlıktan çıkarıldı. 1963’te ölünce Moskova’da toprağa verildi. 10 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşı oldu.


SAİD-İ NURSİ
Nur hareketinin kurucusuydu. 1934’te Eskişehir’de tutuklandı, 11 ay hapis ve Kastamonu’da mecburi ikamet cezası aldı. 1948’de siyasi amaçlı dernek kurma suçundan 20 ay hapis cezası aldı. Cumhuriyete karşı olduğu, siyasi amaçlı dernek kurduğu iddialarıyla sürüldü. 1960’ta Şanlıurfa’da öldü, Halil-ür Rahman Dergâhı’na defnedildi. 1960 darbe yönetimince mezarı yıktırılarak naaşı bilinmeyen bir yere taşındı.


AHMET KAYA
Sanatçının müzikal türü, Pop, Türk Halk Müziği ve Arabesk kategorisine dahil edilemediği için, “protest”, “özgün müzik”, “devrimci arabesk” olarak adlandırıldı. 16 yaşında yasak afiş basmaktan hapse atıldı. Albümleri toplatıldı. 1993’te Berlin’de bir konserinde çekilen fotoğrafın gazetede yayımlanması üzerine “PKK’ya yardım ve yataklıktan” 3 yıl 9 ay hapise mahkûm edildi. 2000’de Paris’te öldü.


CEM KARACA
Anadolu Rock ve Anadolu Pop’un kurucularından olan sanatçı, 1977’de daha sonraları enternasyonel bir devrim marşı niteliği kazanacak olan “1 Mayıs” adlı plağı yaptı. Hakkında dava açıldı. 12 Eylül 1980 darbesi sırasında yurtdışındaydı. Almanya’da 1 Mayıs törenindeki sözleri nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. 1987’de dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın girişimleriyle yurda döndü. 2004’te öldü.

milliyet



Bu haber 1,235 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,284 µs