IMF'yi şok edecek kara tablo

3 Ekim 2009 10:43 tsi
İktisat uzmanı İbrahim Kahveci'nin uyarısına dikkat!

İbrahim Kahveci / Yeni Şafak

IMF'yi şok edecek kara tablo

Ben karamsarım. Bunu peşin olarak aylardır yazıyorum. Küresel ekonomik düzenin yeniden şekillenmesi için hiçbir adım atılmadığını ve bu hormonlu yapı içerisindeki her iyileşmiş gibi görülen hareketin geleceğin felaketi olacağını söylüyorum.

IMF'nin G-20'de kendisine verilen “tüketim toplumları yaratın” görevinden başka ciddi bir adımının olamayacağını ileri sürüyorum. IMF bu görev tanımı içerisinde Türkiye olarak bize de ancak tüketim için destek verebileceğini dün belirttim.

Ama IMF'ye elbette peşinen karşı değiliz. Mesela IMF bize ucuz para, daha az işsizlik gibi uzun vadeli yaralar sağlayacak ise elbette 'evet' noktasında olacağız. IMF bize yapısal reformların (örneğin kamu personel reformu gibi) gerçekleşmesinde motivasyon sağlayacaksa evet tarafında yer alacağız. Kısaca IMF'yi ülkemiz için üretim odaklı yaklaşımında destekleyen tarafta olacağız.

Türkiye sanayisi üretim açısından son üç yıldır kilitlenmiştir. 2006 yılına kadar miadını dolduran IMF programında ısrarımız ve bu bağlamda uygulanan para politikası maalesef ülkemizi iflaslar noktasına taşıdı. Özel sektörü kredi ve dış borç batağına sapladı. Durumumuzun ne kadar kötü olduğunu bugün işsizlik ve hala belini doğrultamayan ihracat rakamlarından görüyoruz.

Ben açıkçası IMF'nin burada olduğu şu günlerde TİM'in ihracat rakamlarını İstanbul'da açıklamasını isterdim.

İçerde tüketmekle krizi aşamayacağımızı görelim. Artık daha fazla dışarıya mal satmalıyız. İçerde tüketimi canlandırmak için verdiğimiz vergi teşvikleri ile dahi ithal mallarla dış ülkeleri besledik.

Artık tek çıkış yolumuz var. Özel sektörün dış borçlarını yeni borçlarla döndürecek bir IMF'li çıkış yolu değil bu. Bu yol özel sektörün dış borçlarını ödeyebileceği kârlı üretimle sağlanabilecektir.

Bu yolda ise çok acil ilk değiştirmemiz gereken ise kur politikasıdır. Gerçi kimse bir kur politikası olduğunu sahiplenmiyor ama sanayiciyi bu kur politikası kemirip bitiriyor. Ülke olarak kaybediyoruz.

İki gün önce bu satırlarda “kriz tellallığında çok ısrarlıyım” başlığında bir yazı kaleme aldım. Bu yazının ana temelini bugünkü yazının girişinde de özetledim. Ama önceki aylarda tekrarladığım bir uyarımı da yine eklemek zorundayım.

Borsalar üzerinden ekonomiye bakanlar var ise ortada ciddi bir tuzak vardır. Borsalar büyük trendlerde genel ekonomiye öncü gösterge olabiliyor. Ama borsalar tepkisel hareketler sadece iç dinamikleri ile yani ekonomik gidişatla ilgisiz yükselebilirler. Bu nedenle borsalardaki büyük çöküşün ardından başlayan yükselişleri reel ekonomik düzelme olarak algılamak çok ama çok yanıltıcı olur.

Bugün IMF ülkemizde ve uyarılarda bulunuyor. Bir bakıyorsunuz iyi şeyler var diyorlar, bir de bakıyorsunuz işler kötüymüş. Her şeyi her olasılığı söylüyorlar. Ama Türkiye orta vadeli programını IMF'nin de görüşleri çerçevesinde büyüme odaklı, yani iyimser planladı. Oysa dün ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bile çok önemli uyarıda bulundu. Babacan “bu işin içinde hakikaten daha pek çok risk var” açıklaması çok önemliydi.

Dün bir şey daha çok dikkat çekici idi. Borsalarda yaşanmaya başlayan satış dalgası IMF'nin görüşleri ile düşünüldüğünde önemli bir işaret veriyordu. ABD'de reel veriler beklentilerin üzerinde kötü gelmeye başlıyordu. Aslında borsalar için düşüşe bir bahaneydi. Gerçekte iyileşmiş henüz bir ekonomik temel yoktu. Zaten Borsalar için de önemli dönüm aralığına geldik. DOW endeksi için 9 bin 100 seviyeleri çok kritik eşik.

IMF bize bir iyimser bir kötümser senaryolarını açıklıyor ama piyasaların senaryosu kötümser tarafa doğru eğiliyor. Krize karşı son çareleri arayan IMF'ye gelecek açısından piyasalardan karamsar işaretler geliyor.

Bugün mevsim bahar, ama son-bahar; belki de kar yağmaya başladı artık kışa girdik.

Bu haber 785 defa okundu.