provokasyon kokusu var! | " /> provokasyon kokusu var! | "/>

En Sıcak Konular

Havada provokasyon kokusu var!

1 Ekim 2009 12:00 tsi
Havada provokasyon kokusu var! Böyle bir örgüt gerçekte var mı yoksa ne zaman ‘statükoyu zorlayan’ bir sürece girilse ‘ihtiyaç nedeniyle’ ortaya çıkan bir karanlık güç mü? Sorun sadece bazı aydınların ölümle tehdit edilmesi değil; bunun da ötesinde yaşadığımız s

Günün üzerinden atlanamayacak önemdeki haberlerinden biri, yazar, aydın kimlikleriyle tanınan bazı kişilere gönderilen “TİT” imzalı ölüm tehditleri…

Ufuk Uras, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Mebuse Tekay, Oya Baydar, Aydın Engin, Mithat Sancar, Sezgin Tanrıkulu’nun mail adreslerine gönderilen “Türk İntikam Tugayı Teşkilatı Uyarı” başlıklı mailde, adı geçen isimlere yönelik olarak, “idam fermanlarını kendi elleriyle hazırladıkları” söyleniyor ve bu amaçla da “3 Türkçü savaşçının görevlendirildiği” ileri sürülüyor.

Tehdide konu olan olay ise, söz konusu aydınların Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un geçtiğimiz günlerde Mardin’in Nusaybin ilçesine yaptığı ziyaret esnasında yaptığı açıklamaların “siyasete müdahale” olduğundan hareketle, savcılığa suç duyurusunda bulunulması…

Bu, kendini bilmez birinin hezeyanını yansıtan bir “tehdit” midir, yoksa daha organize bir girişimi mi yansıtmaktadır, hiç kuşkusuz güvenlik güçleri açığa çıkaracaktır.

Fakat bu olayın da ötesinde, Türkiye’nin yaşadığı “sancılı” süreçle bağlantılı olarak havada bir “provokasyon” kokusu olduğuna dikkat çekmek gerekiyor.

Adı geçen “TİT” adlı oluşum, en son 1998 yılında dönemin İHD Genel Başkanı Akın Birdal’a yönelik suikastla gündeme gelmişti.

Bu suikasttan önce aynı yılın başlarında K. Irak’ta ele geçirilerek Türkiye’ye getirilen Şemdin Sakık’ın ifadelerinde çok sayıda gazeteci ve aydının PKK ile bağlantılı olduğu yönünde haberler çıkmıştı. Bu haberlerin sonradan “yalan” olduğu ortaya çıkmış, Şemdin Sakık’ın ifadelerinde de bu tip beyanlar olmadığı anlaşılmıştı.

Ama Sakık’ın doğru olmadığı ortaya çıkan beyanları dayanak gösterilerek düzenlenen “andıç” sonucunda Cengiz Çandar, M. Ali Birand gibi bazı gazeteciler işlerinden olmuş, Akın Birdal da suikasta uğramıştı.

Akın Birdal’a suikast yapanlar yakalanarak yargı önüne çıkarıldı. Ama Sakık’ın “ben öyle bir şey demedim” dediği halde Sakık’a mal edilen o ifadelerin sorumluları açığa çıkarılmadı, haklarında herhangi bir işlem de yapılmadı. Tıpkı o dönemin (“28 Şubat süreci”) diğer “andıçları” hakkında da hiçbir işlem yapılmadığı gibi…

“TİT” adında bir örgüt var mı, yoksa bu bazı karanlık çevrelerin “paravan” olarak kullandıkları bir isim mi; bu da tam manasıyla açıklığa kavuşturulabilmiş değil.

Oysa TİT adının evveliyatı 12 Eylül 1980 öncesine kadar uzanıyor.

Bizim “havada provokasyon kokusu var” dememiz, sadece söz konusu tehdit nedeniyle değil.

Hükümet bir “demokratik açılım” süreci başlattı. Kürt sorunu ilk defa serbestçe tartışılabiliyor. Meclisin yeni yasama döneminde “açılım” konusu gündeme gelecek, somutluk kazanacak.

Öte yandan bir de Alevi meselesi var. Alevi toplumunun talepleri var. Yine hükümetin başlatmış olduğu “Alevi Çalıştayları” devam ediyor. Bu çalıştaylar sonucunda bir rapor hazırlanacak ve hükümet, muhtemelen bu raporda ortaya konulan görüşleri dikkate alarak bazı adımlar atacak.

Sorunu AB ile ilişkiler, Kıbrıs sorunu, son dönem gündeme gelen “Ermenistan açılımı” gibi uluslararası ve bölgesel ilişkiler bağlamında da değerlendirebiliriz.

Olup bitenin özeti şudur: Türkiye mevcut statükoları sarsan adımlar atmaya çalışmaktadır. Bölgesel ve uluslararası düzlemde bir “güç” olmak istemektedir. Bunun için de kendi bünyesinde ayrımcılık, acı, gözyaşı üreten sorunları kendi bütünlüğünü daha da perçinleyecek, demokrasi standartlarını yükseltecek şekilde çözmeyi hedeflemektedir.

Ama sorundan, çözümsüzlükten, gerginlikten beslenen bazı güç odakları bunu istememektedir: Sorun da budur…

Bu tip “statükoyu zorlayan” süreçler, provokasyona açıktır; havayı “puslandırmak” isteyenleri harekete geçiren bir özelliği vardır…

Ve bu da, başta siyaset kurumu olmak üzere herkesin daha sorumlu ve duyarlı davranmasını gerekli kılmaktadır. Çünkü provokasyondan, “puslu havadan” medet umanlara karşı en büyük “önlem”, geleceğine daha büyük bir güvenle, umutla baktığımız bir Türkiye için uğraş vermekten yılmamaktır…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 1,628 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,354 µs