Osmanoğulları | " /> Osmanoğulları | "/>

En Sıcak Konular

Bir şehzadenin ardından: Osmanoğulları

30 Eylül 2009 09:45 tsi
Bir şehzadenin ardından: Osmanoğulları Dünya tarihinde altı asır ayakta kalmayı ve hükmünü sürdürmeyi başarmış iki hanedan var: Osmanoğulları ve Habsburglar..

Avni Özgürel / Radikal

Osmanoğulları

Dünya tarihinde altı asır ayakta kalmayı ve hükmünü sürdürmeyi başarmış iki hanedan var: Osmanoğulları ve Habsburglar..

Habsburg hanedanı Roma Germen İmparatorluğu’nun vârisiydi; Osmanoğulları Selçuklu’nun. Habsburg hanedanının kuran Rudolf’un torunu III. Friedrich 1452’de Kutsal Roma Germen imparatorluğunun ilk hükümdarı olarak Roma’da Papa 5. Nicholas’ın elinden taç giydiğinde Osmanlı tahtında Fatih vardı ve İstanbul kuşatması için hazırlıklarını tamamlamıştı.

Osmanlı’yı kendisinden önce kurulmuş bütün Türk imparatorluklarından farklı ve üstün kılan özellik, onun ‘Devleti ebed müddet’ düşüncesi yanında ‘mülkün’ birlik ve bütünlüğünü korumayı esas almış olmasıdır. Bu son derece önemli, ayırd edici bir özelliktir, zira Orta Asya’dan itibaren Osmanlı’ya kadar Türk devlet geleneğinin karakter çizgisinde öne çıkan vasıf, kurucu liderin vefatından sonra ülkenin şehzadeler arasında paylaşılması ve kardeşler mücadelesi sonucu gelen yıkımdır.

Altı asır boyunca Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinde varlığını ve ağırlığını sürdürmesini sağlayan 36 Osmanlı hükümdarının hepsinin liyakatli ve üstün meziyetlere sahip olduğu iddia edilemez.
Çelebi Mehmed, 2. Murad, Fatih, Yavuz, Kanuni, 3. Selim, 2. Mahmud, Sultan Aziz,
2. Abdülhamid gibi parlak isimler yanında saltanat geleneklerine uyularak hasbelkader tahta çıkarılmış hükümdarlar da vardır. Ancak 17. yüzyıldan itibaren devletin sıkıntılı bir döneme girdiğini ve Batı karşısında gerilemeye başladığını sezen, 18. yüzyılda bunun sancısını en şiddetli şekilde yaşayıp 19. yüzyılda değişimin önünü açan da hanedandır. Bu uğurda tarihin en dağdağalı döneminde devletin dayandığı orduyu bütünen tasfiye etmeyi göze almış bir ailedir sözünü ettiğim. Keza saltanat makamının mutlak yetkilerini sınırlandıran düzenlemeleri benimseyip bunu gerçekleştirmek için bürokrasinin direncini kırma mücadelesi vermiş bir ailedir Osmanoğulları.

Sanılanın aksine yetkileri hayli sınırlı kişilerdir Osmanlı padişahları. 19. yüzyıl sonunda İttihad Terakki idaresi döneminde yapılan Anayasa değişiklikleri sonrası Sultan Reşad devrinde padişahlık sembolik bir ünvan, saltanat makamı sureta onay mercii niteliği kazanmıştır. Kıyaslama olsun diye söyleyeyim; günümüzde T.C. Cumhurbaşkanları devlet idaresinde son iki Osmanlı padişahının sahip olduğu yetkilerin çok ötesinde yetkiye sahiptirler. İttihadçıların Sultan Reşad’a vefatından önce hasta yatağında ‘hini hacette kullanmak üzere’ diyerek boş kâğıtlar imzalattıkları bilinir.

Ermeni propagandasına ağzını uyduran Türk aydını tarafından adı ‘Kızıl Sultan’a çıkarılan ve uzun zaman ismi istibdad sözcüğüyle anılan 2. Abdülhamid’in henüz yeni yeni ve kısmen anlaşılmaya başlandığını söyleyebilirim..

Vahideddin hakkında ise tarih bence henüz nihai hükmünü vermemiştir. Son padişah hanedanın pırıltılı isimlerinden biri değildir belki ama cumhuriyet onun hicretiyle iç savaş yaşanmaksızın inşa edilebilmiştir. Onun kaçtığı söylemiyle şartlanan zihinlerin, Sultan Vahideddin’in yurtdışına çıkmayıp saltanat iddiasını sürdürmesi halinde Ankara’da neler yaşanabileceği, BMM’nde saltanat makamı ve hilafet konusunda duyarlı vekillerin sürece destek vermekte ne kadar istekli olabilecekleri sorusuna cevap vermeleri gerek. Keza Vahideddin’in yurtdışına çıktıktan sonra gerek Atatürk gerekse Türkiye Cumhuriyeti aleyhine tavır almamış olmamasının bir anlamı olup olmadığına da..

İstanbul halkı ve Türk basını bence Ertuğrul Osmanoğlu’nun cenazesine gösterdiği ilgi ve katılımla rejim değişikliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşen altı asırlık imparatorluğu ayakta tutan aileye vefa borçlu olduğunu göstermiştir.



Bu haber 797 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,902 µs