sorunlu bir döneme giriyoruz | " /> sorunlu bir döneme giriyoruz | "/>

En Sıcak Konular

AB ile sorunlu bir döneme giriyoruz

28 Eylül 2009 11:03 tsi
AB ile sorunlu bir döneme giriyoruz ' "Açılımlardan" çok söz edildiği şu günlerde Türk-AB ilişkilerinde yeni bir açılım beklemek bizce gerçekçi değil. Aksine ilişkiler daha da gerileyebilir. '

Semih İdiz / Milliyet

AB ile sorunlu bir döneme giriyoruz

Almanya’da dün yapılan genel seçimlerin sonuçlarının Türkiye’nin AB perspektifi açısından çok önemli olacağı günlerdir yazılıyor. Bu yazı kaleme alındığında seçim sonuçları daha belli değildi. Ancak, Angela Merkel başkanlığındaki Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) birinci çıkacağı kesinlik kazanmıştı.
Gözler bu nedenle diğer partilerin performansı üzerindeydi. Son yoklamalar ise Merkel’in bu kez koalisyonunu, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile değil, Hür Demokrat Parti (FDP) ile kuracağını gösteriyordu. Doğru çıkması halinde bunun Türkiye açısından olumlu bir gelişme sayılamayacağı ortada. Zira Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Merkel’i frenleyen şey SPD’nin hükümette olmasıydı.

İrlanda’da ikinci referandum
FDP ise Türkiye’nin AB üyeliği konusunda çok da hevesli sayılamaz. Bu nedenle, Merkel’in koalisyonunu bu parti ile kurması halinde, Türkiye’nin üyeliği konusundaki olumsuz tutumunu daha açık bir şekilde dile getireceği tahmin ediliyor.

Öte yandan, Merkel SPD ile tekrar “büyük koalisyonu” kurmak zorunda kalırsa -ki bu olasılık da göz ardı edilmiyor- bu Türkiye açısından mevcut durumun devamı anlamına gelecektir. Fakat bu kez “Lizbon Antlaşması” meselesi gündeme gelecek.

İrlanda’da bu antlaşma için cuma günü yapılacak ikinci referandum, bizce, AB perspektifimiz açısından Almanya seçimlerinden daha önemli olacak.

Hatırlanacaktır, İrlandalılar geçen yıl yapılan referandumda -bir tür “AB Anayasası” olan- bu antlaşmayı reddetmişler ve birliği krize sürüklemişlerdi.

Türkiye açısından sonuçları
Genel beklenti, Lizbon Antlaşması’nın -İrlanda’nın sağladığı bazı istisnalar (derogasyonlar) sayesinde- bu kez geçeceği şeklindedir. Buna rağmen daha ihtiyatlı olup da İrlandalıların yine “hayır” diyebileceklerini söyleyenler de var.

Ancak Lizbon Antlaşması kabul edilse de, reddedilse de bunun Türkiye açısından olumsuz sonuçları olacaktır. Kabul edilmesi halinde AB içindeki “derinleşme” çabaları, başka bir ifadeyle “entegrasyon süreci” iyice hızlanacak.

Hükümet aksini iddia etse ve sorumluluğu bir dereceye kadar haklı olarak AB tarafına yüklese de,  Türkiye’nin AB müktesebatına uyum konusunda ciddi şekilde ayak sürdüğüne dair genel kanı Avrupa’da hâlâ hâkim.

Hal böyle olunca, bir tür “Avrupa Birleşik Devletleri”ni gerçekleştirmek amacıyla entegrasyonunu hızlandıran bir AB’nin, bu denklem içinde, Türkiye’yi daha da geride bırakacağını tahmin etmek güç değil.

Türkiye’nin bilmediği
Öte yandan, İrlandalıların beklenmedik bir sürprizle, Lizbon Antlaşması’nı yine reddetmeleri halinde, bu da Türkiye’ye yaramayacaktır.

Zira, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin de geçenlerde belirttiği gibi, o zaman AB içinde daha derin entegrasyon isteyen ülkelerin ayrı bir grup olarak hareket etmeleri için baskılar artacaktır.

Bunun gerçekleşmesi halinde AB’nin yeni bir krize sürükleneceği ve genişleme konusunun iyice arka plana düşeceğini tahmin etmek de güç değil. Sonuçta “açılımlardan” çok söz edildiği şu günlerde Türk-AB ilişkilerinde yeni bir açılım beklemek bizce gerçekçi değil. Aksine ilişkiler daha da gerileyebilir.
Bunun temelindeki en önemli nedeni ise çok iyi anlamak gerekiyor. Bizce Türkiye’nin bu çerçevedeki en önemli sorunu, değişken bir dünyada kolektif geleceğini arayan AB’yi güden dinamikleri bilmemesinden kaynaklanıyor.

Türkiye karar vermiş değil
Avrupa, en az 80 bin sayfadan oluşan ortak bir müktesebat çerçevesinde, siyasi, ekonomik ve askeri entegrasyonunu tamamlamaya çabalarken, biz meselelere yüzeysel ve daha çok vehimlerimizden kaynaklanan bir perspektiften bakmaya devam ediyoruz.

Daha açık konuşmak gerekiyorsa, AB’nin gittiği yoldan gerçekten gidip gitmek istemediğimize hâlâ karar vermiş değiliz. Yoksa bu yoldan gitmek istediğimize samimi bir şekilde karar verebilseydik ve bunun gereklerini gerektiği şekilde yerine getirebilseydik, ne Alman seçimleri, ne de Lizbon Antlaşması için yapılan referandumlar bizi bu kadar etkilemezdi.



Bu haber 402 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,639 µs