Yeni küresel düzen çağrısı

24 Eylül 2009 22:48 tsi
Başbakan Erdoğan’ın Princeton üniversitesi ve BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalarda söyledikleri Putin’in Münih’te yaptığı küresel sistemi sarsan konuşmayı anımsattı. Bu konuşma önümüzdeki günlerde çok tartışma yaratacak…İ

Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisi sürüyor. BM’de yaptığı görüşmeler sürerken Erdoğan bu kez G-20 toplantısına katılmak için Pitsburg’a hareket ediyor.

Biz de İyibilgi.com olarak Başbakan Erdoğan’ı adım adım takip ediyoruz. New York’ta BM görüşmelerinin ardından Erdoğan’la birlikte Princeton üniversitesinin bulunduğu New Jersey’in yolunu tuttuk.

Princeton Üniversitesi’nin büyüleyici kampüsüne geldiğimizde Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını yapacağı okulun en prestijli salonu dolup taşmıştı. Her şey yeli yerindeydi… İçerisinde pek çok akademisyen, Princeton üniversitesi öğrencisi, diplomat ve gazeteci barındıran dinleyici topluluğu yerlerini almış Erdoğan’ı bekliyordu. Başbakan Erdoğan’ın koruma görevlileri, gizli servis elemanları tüm giriş ve çıkışlarda son kontrolleri yapıyordu. Bu arada Princeton üniversitesiyle Erdoğan’ın konuşmasını ortak düzenleyen SETA DC’nin titiz bir organizasyona ev sahipliği yaptığı anlaşılıyordu. Erdoğan işte bu konferans salonunda, yani Princeton üniversitesinde bundan yıllar sonra bize göre siyaset bilimi kitaplarına girecek önemli bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın ayrıntılarına girmeden önce şunu belirtelim… Başbakan Erdoğan Princeton’da yaptığı konuşmanın ardından New York’a geçti… Tabii biz de hemen onun peşinde… Erdoğan daha sonra bugün önce BM Güvenlik Konseyi’nde ardından BM Genel Kurulu’nda dünya liderlerine seslendi. Erdoğan genel kuruldaki konuşmasını da Princeton’da yaptığı çağrıya ayırdı. Önce Princeton, ardından BM Genel Kurulu… Çağrının ağırlığı olanca hızıyla arttı…

Peki Erdoğan Princeton’dan dünyaya seslenerek ne dedi, ne istedi?

Dünyanın karşı karşıya bulunduğu büyük ve zorlu sorunları sıralayan Erdoğan, "Fakat bunlardan hiçbiri altından kalkamayacağımız sorunlar değildir. Sorunların çözümü için herkesi kucaklayan, adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir küresel düzene ihtiyacımız var" dedi. Yani Erdoğan yeni bir küresel düzene ihtiyaç var dedi, bununla da kalmadı bu konuda yeni bir liderlik anlayışına ihtiyaç olduğunu da dile getirdi. Erdoğan şunları da söyledi:

''Risk ve tehdit algısına dayalı bir dünya tasavvurundan, güven ve dayanışma esasına dayalı bir küresel düzene geçiş mümkündür. Bu, artık hepimiz için bir zaruret haline gelmiştir. Bunun için yeni bir liderlik anlayışına da ihtiyaç var. 21'inci Yüzyılı; savaşların değil barışın, korkunun değil güvenin, haksızlığın değil adaletin, terör ve şiddetin değil huzurun, açlık ve fakirliğin değil refahın hakim olduğu bir yüzyıl yapabiliriz. Bu dünyanın kurulmasına katkı sunmak, dili, dini, milliyeti ne olursa hepimizin ortak sorumluluğu ve tarihi görevidir.”

Terörizm ve nükleer silahların yayılması gibi tehditlerin küresel ölçekte ciddi birer endişe kaynağı haline geldiğine dikkat çeken Erdoğan, dünyadaki diğer sorunların da ciddiyetini koruduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, "Böyle bir tabloda BM'nin önemi ve vazgeçilmezliği daha da netlik kazanıyor. Adil ve katılımcı bir küresel düzenin kurulması için BM'nin etkinliğini hep birlikte artırmak zorundayız." şeklinde konuştu. "Asla umutsuz değiliz." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Küresel barış ve istikrarın mümkün olduğuna dair umutlarımız her an diridir. Bu yüzden BM'nin küresel kamu vicdanının sesi ve sözcüsü olmasını istiyoruz. Temsil kabiliyeti güçlendirilmiş, demokratik, şeffaf, adil ve etkin bir BM'nin küresel barış ve istikrara daha fazla katkı yapacağına inanıyoruz."

BM'deki reform girişimlerine tam destek verdiklerini belirten Erdoğan, "Fakat, BM sistemindeki reformun Güvenlik Konseyi de reforma tabi tutulmadığı müddetçe başarılmış sayılmayacağı muhakkaktır." dedi. Erdoğan, Türkiye olarak Güvenlik Konseyi'nin temsil gücünün artırılmasını istediklerini söyledi.

İşte bu nokta çok önemli… Çünkü Erdoğan’ın verdiği mesajların ulaştığı sonuç noktası bu. Şöyle toparlayalım: Erdoğan yeni bir küresel düzenin kurulması gerektiğinden bahsediyor. Bu küresel düzende liderlik sorunu olduğunun altını çizip BM’nin etkisizleştirilmesine karşı çıkıyor, ayrıca BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimi üyelerden oluşan adaletsiz yapıyı da eleştiriyor. Erdoğan BM reforme edilmeli derken Türkiye’nin reforme edilen BM içerisinde yer almak istediğini ifade ediyor. Diğer bir deyişle üstü örtülü bir “daimi üyelik” isteği bu…

Erdoğan’ın bu konuşmaları “yeni küresel düzen” vurgusuyla tarihe geçecek nitelikte. En azından Türk siyasi tarihine… Biz Princeton’daki Richardson Hall’da bu konuşmayı dinlerken aklımıza Rusya eski Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tek kutuplu dünyayı eleştiren ünlü Münih konuşması geldi. Açıkçası bu konuşma bize o tarihi konuşmayı hatırlattı.

İyibilgi.com

Bu haber 1,492 defa okundu.