Dumansız ateş neyin habercisi? | " /> Dumansız ateş neyin habercisi? | "/>

En Sıcak Konular

Dumansız ateş neyin habercisi?

24 Eylül 2009 16:49 tsi
Dumansız ateş neyin habercisi? Mahremsiz bir dünyada unuttuğumuz sır ne?

Yetim çocuklar Bağdat önlerinde gözleri yaşlı bekliyorlardı O’nu.

Aslında, Efendimiz vefat ettiği gün beklemeye başladık O’nu.

Kur’an sayfaları mızrakların ucuna takıldığı gün yüreğimiz kalktı korkudan; şimdi gelir gelecek olan, dedik.

İmam Ali’ye suikast yapıldığında gözlerimiz O’nu aradı mescidin dört bir yanında.

Yezid’in askerleri Hüseynimin o mübarek başını saraya götürürlerken “gel artık!”  diye ağlaştık.

Haccac’ın ordusu Kabe’ye doğru yürüdüğünde;

Hallac’ı Mansur dâra gerildiğinde;

Kudüs elimizden çıktığı  gün;

Moğollar Sivas’ta kestikleri başları taş üstüne taş yığar gibi bir dağ  kadar yükselttiklerinde;

Abbasiler Karmati isyanını  bastırıyoruz diye onca günahsızın kanına girdiklerinde;

Çaldıranda mezhepler savaşı başladığında;

Endülüs’te Arabın Ağladığı Yerde, son kral bir kadın gibi ağladığında;

Çanakkale’de alay alay dökülürken göğekinler toprağa;

İngilizler Kudüs-ü  Şerif’i oyuna getirdiklerinde;

Şeyh Said’in mezarı başında Kürtçe ağıtlarla;

Kardeşkanı aktığında ülkelerimde;

Bir Boşnak çocuk buğday başağı gibi yere serildiğinde;

Okumayacaksın! diye başörtülü kızların önü kesilip, başörtülü erkeklerle alay edildiğinde;

Çocukluğumun ve ilk gençliğimin kavga görmüş her gününde; o gelecek ve size haddinizi bildirecek, diyen o çocuk sesimle;

Bekledim, beklediniz, beklediler, Bekledik tüm acılarımıza, mağlupluğumuza, mağduriyetimize, garipliğimize şifa dağıtacak bilge komutanı.

Oysa çocuk istismarının, teknolojik sapkınlıkların, meşrulaştırılan şiddetin, önemsiz gösterilen günahın zamanında “Mehdi benim!” diyen sesler duyuyoruz, tevazudan uzak. İran’da, bir arbedeli seçim sonrası “Mehdi ha geldi, ha gelecek,” sözleri insanları susturmak için kullanılıyor. Öyle ya, eskiler peygamberlere, müjdecilere “avutucular” derlermiş. Dünya dertleri karşısında insanları avutan, geçici dünya yurduna bel bağlamanın gereksizliğini anlatan kuşatıcı bir kelime. Ben, bu anlamından çıkıp, birilerinin bizleri “avutmaya” çalıştığını düşünsem de…

Allah her şeyin en doğrusunu bilir!



Çözülmüş Bir Sırrın Verdiği Sızı

Birkaç gündür elimde bir kitapla köşe bucak dolaşıyorum. Hayati Sır. Kitap kapağına ve arka kapak yazısına bir göz attıktan sonra “ Zen-Budistlere ve Kabalistlere karşı yazılmış mistik-tasavvufi-monernizm eleştirisi dozu yüksek karma bir kitap” diyerek içimden okumak gelmedi. Ancak, ne yalan söyleyeyim, okuyan arkadaşlarımın kitabı övmeleri üzerine başladım sayfaları çevirmeye…

Uzun zamandır bir kitabın satır altlarını bu kadar çizmemiştim. Ellinci sayfaya kadar içimden “karma” kitap fikrini, hatta tekrarları bol, basit bir vaaz kitabı izlenimini atamadım. Ne zaman ki “Mehdi” bahsi ve “secde kardeşliği” vurgusu arttı, ‘bırak önyargıyı, kitap bitince kararını ver,’ dedim ve tartışmalı gördüğüm yerleri çize çize bitirdim kitabı.

Kitabın üslubu; bazen Nihat Hatipoğlu’nun acı olanı tatlı bir dille aktarmasını, bazen Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin vecde geldiği sohbetlerini, bazen Engin Noyan’ın o cezbe anlarını, bazen Mustafa İslamoğlu’nun hikmete ayetlerle yol almasını, Ahmet Hulusi’nin bilim, sayılar, evren, kozmik yapıdan aslolana yolculuk bahislerini çağrıştırdı. Keşke, dedim; keşke Halil Cibran üslubuyla, tekrarlara düşmeden ‘kalem, yazı, cennet, ışık, kalbin zümrüt tepeleri, mehdi, namazın önemi, secde kardeşliği’ gibi kavramları mesel diliyle anlatsaydı, dedim. Bu sebepten kitap, önemli bir yaraya temas ederken “kesik kesik” konuşan bir insanın dilini çağrıştırıyordu.

Mesela; Kazancakis, Günaha Son Çağrı’da, Hz İsa’nın gelişi öncesi, bir haham ağzından şöyle der: “O –Mesih- geldiğinde sizi pis, doygun ve uyurgezer bulmasın sakın!” der. Buradaki vurgu, adeta Hayati Sır kitabının ana mesajıdır: Yani, Mehdi geliyor, hazırlanın! Bu kısımda, Mehdi’nin geldiği, gelip gittiği ya da gelecek olması hakkında bir yorum yapamam. Yazar da ilk başlarda adeta “Mehdi geldi. Secdede yerinizi alın!” diyen bir edayla yazıyor. Ancak, kitabın bitişine doğru, “O gelecek, sakın gevşemeyin!” diyen bir üsluba geçiş yapıyor.

Dumansız Ateşlerde Yanan Mutlu Çoğunluk

Kitapta, “dumansız ateş” en çok bahsi geçen kavramlardan. Yani ki şeytan’ın öz maddesi. İnternet, tv, nano teknoloji bir nevi şeytanın “hız” özelliğiyle birleştirilerek, “ahlaki çöküntü ve mahremiyeti kaybettirici” yanları da vurgulanarak şeytana nasıl hizmet ettiği, insanların ise “işlerini kolaylaştırmak” namına “dumansız ateşlerin yandığı ekranlarda” kendilerini yaktıklarını özetliyor kitap.

Kalem üzerine yemin eden bir Rabbin inananı da “kalem ve yazı” kavramlarını bu kitapta ayrıca düşünme fırsatı buluyor. Ateşi, nûru, aşkı yazan ki kalem… Yazının miracı, kalpteki dağ gibi terkipler edebi değerinin ötesinde tefekkür namına çok önemli. Kitapta basit metaforlar yapılıyor ki kanaatimce tüm okuyucu kitlesi hedef alınıyor bu durumda. Yani, anlatılan kolay anlaşılsın diye. Yazarın acelesi vardır zaten; insanlara, çağ ile hesaplaşmaları ve yeminlerini hatırlatıp kenara çekilmek, ibadete dönmek istemektedir. Öyle ki, bazen, aceba bu kitabı biri anlattı, başka birileri de yazdı mı? diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz. Mevlana Celaleddin ve Çelebi Hüsamettin gibi…

Ateşten Sakının! Diye Ünleyen Kitap

Kitap, belki de modern bir “emr-i bil maruf-nehy-i an’il münker” de diyebiliriz. Edebi olmaktan ziyade dini ve sosyal bir eleştiri. Hız yerine dinginlik; isyan yerine itaat; karma yerine saf iman; kuru tartışma yerine ibadet; tüketim yerine tasarruf telkin ediliyor.

Belki bir lirik dua ile karşılaştım; belki unuttuklarımı hatırladım… Belki Unobomber’ın Müslüman manifestosunu okudum teknolojiye karşı yazılan; belki de “herkesleşmenin” ‘popülerleştiği’ dünyada “ötekileşmek”ten gocunmayan bir ses duydum…

“Anlamak için durmak, durmak için inanmak, inanmak için kalp temizliği gerekir” diyen sufi sözleri arasında dolaştım bir vakit. “İçleri boş kelimeler gibi…” olan insanlardan olduğumu düşünüp utandım. “’Kalem’ ‘ol’ ve ‘oku’!” diyen sesin haklılığını bir daha evetledim. “Mehdi gelene kadar kalbe!...” çağrısının doğruluğunda bir daha hatırladım kalbimin varlığını…

Hasılı, Mehdi’ye bir güzelleme, bir selamlama olan metnin daha lirik, daha mesel yanı ağır, vaaz değil de “anlatı” diliyle aktarılmasını isterdim.

İnsanın kalbi, secdesi, inandığı ile bir daha yüzleşmesi açısından “önemli bir eser.

“Mehdi’nin kalemi, sonunda, yaza yaza, kim olduğunu bilecek! Ve yaza yaza, kim olduğunu bize bildirecek!” sözleri önemli ve “iddialı” sözler. Öyle ki “Mehdi’nin gelmiş olduğunu” hafiften vurgular bir hava var. Sevdiklerinin yüzlerine bakmaktansa ateşten ekranlara doyumsuzca bakanların dikkatini çekmeyecek bir kitap. Çağ ile, modernizmle, şeytanla hesabı olanları okumasında fayda var kanaatindeyim. Don Brown’un yeni kitabı “Kayıp sembol” çıkmış. Bu da nerden çıktı şimdi?! Valla bilmiyorum, inandıklarımızı ciddiye almayıp, Tom Hanks’in başrolünde oynayacağı Hristiyan mistik-polisyeleri daha çok dikkatimizi çekiyorsa, Hayati Sır mahlaslı yazar haklı gibi duruyor.

Zeki Bulduk, uzun zaman sonra bir kitabın satır diplerini bu kadar çok çizdi!

www.dunyabizim.com



Bu haber 1,702 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,598 µs