Siz oldunuz, biz hala olamadık

19 Eylül 2009 09:41 tsi
Ertuğrul Özkök'ten, Başbakan Erdoğan'a ilginç mesaj...

İsmail Küçükkaya / Akşam

Her zamankinden daha rahat ve dingindi. Üzerindeki ağır stresten kurtulmuş gibiydi. Yüzü gülüyor, herkesle özel olarak ilgileniyordu. Uzun zamandır onu böyle görmemiştim. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsediyorum.

Başbakan'ın önceki akşam gazetecilere verdiği iftar daveti, medya-hükümet ilişkilerinde yeni dönemin işaretidir. Başka bazı bilgi ve gözlemlerle birlikte değerlendirince, gerginlik yerine yumuşama ve uzlaşmanın aranacağı farklı bir sürecin başladığını görüyorum.
Yemekli buluşmanın gerçekleşmesi başlı başına bir mesaj içeriyor. Erdoğan'ın medya yöneticileriyle buluşması her halükarda ilişki yönetimi açısından karşılıklı yarar sağlar. Uzun zamandır uçağına gazeteci davet etmediği göz önüne alınınca bu gereklilik kendini daha çok hissettirir. İftarda hükümetin açılım stratejisini anlatırken sürekli, 'medyamızla beraber', 'sizin desteklerinizle', 'bu konularda katkınızı özellikle rica ediyorum' gibi cümleler yeni bir dil, yumuşak bir üslup ve katılımcı bir söylem hakkında güçlü ipuçları veriyordu.
Erdoğan ayrıca hatırı sayılır bir zamandır medya ile doğrudan çatışma stratejisine başvurmadı. Doğan Grubu'na verilen cezada makul bir uzlaşmaya gidileceği de kesin gibi. Taraflar kriz yönetimini iyi uygularlarsa basın ve siyaset açısından risk faktörü daha fazla büyümeyecektir.
Bu genel çerçeveden sonra, gelel
im iftarın renkli notlarına...

ERTUĞRUL ÖZKÖK GEÇ KALINCA...
Başbakan tek tek bütün konuklarıyla ilgilendi. Hepsinin hatırını sordu. Hep tebessüm ediyordu.
Erdoğan'a, Başbakan Yardımcısı Arınç, İçişleri Bakanı Atalay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen eşlik ediyordu. Başbakan'ın kurmay takımı, danışman ekibi olarak Nabi Avcı, Yalçın Akdoğan ve Kemal Öztürk salondaydı.

Herkes yerini aldı, Doğan Grubu tam kadro oradaydı, gözler Ertuğrul Özkök'ü aradı. Özkök 10 dakikalık gecikmeyle geldi, Başbakan'dan 'Trafiğe takıldım, siz oldunuz biz hala İstanbullu olamadık' diye özür diledi. Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı bile yaptığı düşünülünce ilginç ama böyle dedi... Erdoğan da, 'İstanbul'un böyle bir taksirati var, trafik sorun' diyerek hoş geldin mesajı verdi.

ALİ KIRCA'NIN SAKALI
Show TV'nin ünlü habercisi Ali Kırca'nın sakalsız hali ilgi konusuydu. Başbakan'ın, 'sizi en son sakallı görmüştük' sözlerinden sonra Kırca bizlere, 'mahalle baskısına maruz kaldığı' esprisini yaptı. Ama sonra neden kestiğinin sırrını açıkladı. 'Yaşlı görünüyorsun' diyenler olmuş.

GALATASARAYLI GAZETECİLERİN KEYFİ...
İftar daveti sırasında Galatasaray-Panathinaikos maçı başlamıştı. Erdoğan daha sonra Fenerbahçe-Twente maçına gidecekti. Medya mensupları ile Erdoğan arasında bu da sohbet konusu oldu. Kırca, Başbakan'a, 'siz stada gideceksiniz, keşke buraya da dev ekran koydursaydınız' esprisi yaptı.

O gece Fenerliler için hüsran oldu. GS gol atınca Mehmet Ali Birand Başbakan'a 'bizim takım galip' haberini verdi. İsmet Berkan da 'şimdi 3-0 oldu' diyerek o anki skoru söyledi.

Berkan demişken, İsmet diyete başlamış, ekmek, hamur işi ve tatlıyı tamamen kesmiş, 6 kilo vermiş, 'yirmi kilo daha gidecek' dedi.

VAKİT'TEN HÜRRİYET'E TAM NOT
Ertuğrul Özkök, gerçekten yemek boyunca gergindi. Bazı arkadaşları bunu kendisine söyledi, o da 'aslında değilim' demekle yetindi.
Bir ara yemekleri beğendi ve 'kim yapıyor?' diye sordu. Vakit yazarı Hasan Karakaya'ya 'umrede sınıfı geçtim değil mi?' diye sordu. Karakaya, 'tam not aldın' yanıtını verdi.

SERDAR AKİNAN KADIN MESLEKTAŞLARINA HAKSIZLIK ETTİ
Bu sırada ben mi ne yapıyordum; biraz utangaç ve mahcup biçimde, Ertuğrul Özkök ve Ali Kırca başta olmak üzere, 'ne güzel iş yaptınız' tebriklerini kabul ediyordum. Sağ olsunlar.

Dört köşe dizayn edilen masaya baktım, Erdoğan'ın yanındaki Edibe Sözen dışında, salonda tek kadın gazeteci vardı: Yeni Asır'ın yayın yönetmeni Şebnem Bursalı arkadaşımız. Bu tablo medya kompozisyonu açısından üzüntü verici. Bu arada yeri gelmişken Serdar Akinan'ın dünkü yazısının ne kadar rahatsızlık verici olduğunu söylemeliyim.

Akinan benim yüreğine hep inandığım bir arkadaşım, samimiyetine daima güvendiğim bir meslektaşım oldu. Ama dünkü yazısında özellikle kadın gazetecilere büyük, çok büyük bir haksızlık yapmış. Kimse kişisel deneyimlerini genellemelere taşıyarak aşırı yoruma malzeme yapmamalı. Mesleğimize, hele bin bir zorlukla işini yapmaya çalışan gazeteci arkadaşlarımıza daha fazla kötülük yapmaya kimin hakkı var. Sevgili Serdar, sen bana etrafından, o özelliklere sahip olup da yükselmiş birilerini gösterebilir misin? Ben sana aksini gösterebilirim ama... İşini kaybetmiş gazetecileri...

Evet; gazetecilik kimi yönleriyle dejenere oldu, o halde ben senden o yüreğinin derinlerinden gelecek sıkı ve sahici eleştiriler beklerim. 30 yılın değişmeyen dedikodularını değil.

Son olarak... Sana, önünde saygı ile eğileceğimiz ve çok şey öğrendiğimiz kadın gazeteci ve yazarları hatırlatırım.

Bu haber 571 defa okundu.