Yeni sorun bu kapının ardında!

16 Eylül 2009 12:27 tsi
Yarım hesabı şimdi mi kapatalım, sonra mı? iyibilgi Ankara

Uzun zamandır Türk kamuoyunun İngiltere’ye ilgisini normalden fazla çeken tek haber, Ankara Büyükelçiliği’nin soyulmasıydı. Bunun dışında iki ülke ilişkileri açısından menfi hatta müsbet bir olay dahi sıklıkla kamuoyuna yansımıyor.

Elbette bu yeni bir süreç değil. Biraz da İngiliz diplomasisinin geleneksel ruh hali ile ilgili. Ne kadar aktif olurlarsa olsunlar fazla ses çıkarmıyorlar. Yapıları bu.

Doğal olarak da ancak İngiliz elçiliği soyulduğunda Türk kamuoyu “aa, İngiltere vardı ya, ne yapıyorlar bunlar” sorusunu sorabiliyor.

Oysa Türkiye’nin dış politikada gösterdiği yaygınlık ve performans bu denli yüksek perdeden ses verirken, ilgili ilgisiz tüm ülkeler burada bulunurken majestelerinin hükümetinin sessiz kalması düşünülebilir mi?

Eski defterler: Doğal rakipler mi oluyoruz?

Oysa bu günlerde iki ülke arasında herhangi bir somut soğukluk olmamasına rağmen, kimi yorumcular, uzmanlar ve kulağı büyükler, Londra ile Ankara arasında bazı sorunların baş göstermeye başladığını işaret ediyor.

Bu elbette önemli bir iddia. Çünkü İngiliz diplomasisi bu bölgenin tamamında, benzerlerinden (!) emsalsiz ölçüde ayrılan “birikime” sahip.

İngiltere’nin sessizliğini yaşanan küresel krizden hayli etkilenmiş olmasına, dahası ilkiyle kıyaslanmayacak kadar küçük bir başka ekonomik krizin yaşanması halinde ülkenin daha da sarsılabileceği öngörüsüne bağlayanlar mevcut.

Peki bunun bizimle ilgisi ne?.. Bunu biz hiç dokunmadan, dün Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde konuya değinen Meliha Okur’un “Türk diplomasisinin krizle imtihanı” başlıklı yazısından alıntılayalım…

“İngilizler, başta enerji olmak üzere bankacılık, sigortacılık, deniz ulaşımı gibi ana sektörlerin kontrolünü hâlâ elinde tutuyor. ABD ön planda görünüyor ama İngiltere, Ortadoğu'nun politika belirleyen en önemli ülkesi. Bu halkaya şimdi Avrasya'yı da eklediler. Artık bölgede örtülü politika izlemek yerine, daha aktif bir politika izleneceğinin sinyalini veriyorlar.

Çünkü Ortadoğu'da petro dolarları çekmek için kurulan "İslami bankacılık" sistemi İngiltere'ye ait. İngilizler, yıllardır bu sistemdeki fonları kullanıyor. Tam da bu noktada umudunu Körfez sermayesine bağlayan ve son krizle birlikte Körfez'den fon çekmeye başlayan Türkiye acaba nasıl bir strateji geliştiriyor?”

Bu ne demek?

Özü bu sayılıp, haberimi burada bağlayabiliriz. Ama devamı var. Özellikle enerji konusunda. Çünkü Ankara seri biçimde herkesle enerji anlaşmaları imzalıyor ve pozisyonunu güçlendiriyor.

İngiltere gibi “enerji”nin hep göbeğinde olmuş, uluslar arası enerji firmalarına sahip, hatta Türkiye’nin imza attığı anlaşmalar içinde, konsorsiyumların parçası olarak bu firmaların bulunduğu bir ülkenin ortada olmaması nasıl değerlendirilmeli?

Belki şöyle… İşte dünden bir haber: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın bugünkü programlarının iptal edildiği açıklandı. Bakan Yıldız'ın bugünkü programında İngiltere Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji Yenileştirme Bakanı Lord Phil Hunt’la görüşmeleri bulunuyordu. Bakanlık, Yıldız'ın programlarının iptal gerekçesini açıklamadı.”

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,278 defa okundu.