Açılım tablosunun gizli yüzü

15 Eylül 2009 22:27 tsi
Açılım tartışmaları ivme kaybetmiş görünse de sürecek. Çünkü iktidarın gördüğü ve muhalefetin görmezden geldiği gerçek, bir dönemin kapandığıdır. Uluslararası ilişkilere hakimiyetiyle de tanınan bir gazeteci, ‘bir de tablonun gizli yüzü var’ d

Aslı Aydıntaşbaş Akşam gazetesindeki köşesinde “Tablonun gizli yüzü” başlığıyla ilginç bir yazı kaleme aldı.

Aydıntaşbaş, “Son günlerde art arda gelen şehit haberleri Kürt açılımı tartışmasını küllendirdi” diyerek başladığı yazısında “ivmenin düştüğüne” işaret ediyor.

PKK ve DTP’nin “çok başlı” bir görünüm arz ettiğini söyleyen, Genelkurmay’ın “son terörist öldürülünceye kadar…” söylemini hatırlatan ve kamuoyunun “şaşkın” olduğunu söyleyerek genel manzarayı ortaya koyan Aydıntaşbaş, soruyor: Açılım iflas mı etti?

“Hayır etmedi” diyor ve devam ediyor:

Türkiye'nin Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulma çabası, günlük haberler, iniş çıkışlar veya anlık zorluklara endeksli değil.

Artık geri dönülmez bir yoldayız. Bazı konularda geri adım şansı da yok. Ankara istese de Kürt kimliğinin 'Acaba var mı yok mu?' diye tartışıldığı yasakçı bir dünyaya geri dönmesi mümkün değil. Öyle bir dünya kalmadı zaten. Hükümetin ortaya attığı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın dillendirdiği vizyon, Türkiye için o kadar elzem ki, AKP bunu yapmasa yarın başka bir parti yapacak. Çünkü artık 'vur vur öldür' dönemi kapandı. Tarihin akışı bu yönde. Akışa karşı kürek sallayamazsınız.

Kaldı ki, gerçekte hiçbir şey durmuş değil.  Hükümet ve güvenlik birimleri, işin 'gizli' boyutunda hızla yol alıyor.  Kamuoyu 'O dedi-Bu dedi' polemiklerine kapılmış giderken, bir yerlerde 'sessiz bir pazarlık' devam ediyor. Açılımın kamuya açık bölümü dışında, örtülü temaslar, uluslararası pazarlıklar sürmekte.

Pazarlığın bir ayağı, hadi dolaylı olarak diyelim, kuşkusuz Kandil ve İmralı. Ancak bir diğer boyutu Kuzey Irak'taki yönetim. Neçirvan ve Mesut Barzani ve Bağdat'ta Celal Talabani.
Denklemin bir diğer yüzü, PKK içindeki Suriye kökenli Kürtlere pasaport ve dönüş izni vermesi istenen Suriye. Kuşkusuz bir başka ayağı, belki de örtülü temaslarda daha aktif bir arabuluculuk rolüne soyunan Washington ve uzantıları.

Peki İran? Konuştuğum üst düzey yetkililere göre İran, dengede tutulması gereken, ortalığı karıştırma potansiyeline sahip bir güç. Hem PJAK nedeniyle PKK'dan yaka silkiyor; hem de gün geldiğinde PJAK'ı kontrol ediyor. Sınırdaki PKK eylemlerine karşı Türkiye'nin yanında gibi görüyor, hatta operasyonlara katılıyor, ama bazen de  PKK içindeki uzantılarını eylem için kışkırtıyor. Neden, diye sormayın. Kapalı rejimlerin doğası bu. Az mı duyduk burada benzer Ergenekon hikayelerini. İran'da derin devlet içinde meydan muharebesi yaşanıyor.
İşte resim bu.

Aydıntaşbaş’ın “işte resim bu” dediği bu tablo içerisinde İran faktörü giderek daha belirgin bir önem kazanacak.

Bunun Türkiye de farkında. Ama İran’la ilişkilerin sadece bu konuyla sınırlı tutulamayacağı ve bu ilişkilerin biraz da İran-ABD ilişkileriyle bağlantılı bir seyir izleyeceği de bir gerçek.

İhtimaller ihtimalleri doğuruyor ve “açılım”ın bu tabloyu sadeleştirmesi yeni hamlelere bağlı görünüyor…

İlgili yazılar:

Aslı Aydıntaşbaş'ın yazısı

İyibilgi/Açılımda yeni hamleler

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 2,705 defa okundu.