Erdoğan'ı kızdıran Alman gizli servisi mi?

15 Eylül 2009 09:09 tsi
Bu iddia doğru mu: Alman derin devletinin kotardığı operasyona alet olan Doğan, Başbakanı kızdırdı?

İbrahim Kiras / Star

AK Partililer Aydın Doğan’a neden kızıyor, biliyor musunuz?

Yaygın görüş, Aydın Doğan medyasının AK Parti iktidarına karşı ölçüsüz bir muhalefet yürüttüğü için hışma uğradığı yolunda. Bunda doğruluk payı yok değil. Doğan grubu özellikle belirli bir dönemden itibaren mevcut siyasî iktidara karşı iyice sertleşen çizgide yayın yaptı.

367 rezilliğini desteklemekten, kapatma davasına müdahil olmaya, 27 Nisan muhtırasına omuz vermeye, Ergenekonculara sahip çıkmaya kadar bir dizi yanlışlığın içinde yer alarak husumetini gösterdi. Dolayısıyla AK Partililerin Aydın Doğan’a ve bu grubun yazarlarına veya yöneticilerine sevgi beslemelerini beklemek hayalcilik olur.

Doğan grubunun bugünkü siyasi iktidar karşısında sergilediği “hasmane” tutum AK Partiyi destekleyen, seçim zamanı bu partiye oy veren geniş kitlelerin Doğan grubuna bakışını negatif kılıyor. Ancak, parti yönetiminde bulunan kişilerin Aydın Doğan’a kızgınlık gerekçeleri bunlardan ibaret değil.

Bunu kişisel gözlemlerime ve yaptığım bazı özel görüşmelerden edindiğim izlenimlere dayanarak söylüyorum.

***

AK Parti ile Doğan grubu arasındaki gerilim, biliyorsunuz, geçen seneki “Deniz Feneri” haberleriyle tavan yaptı. Başbakan o günlerde Aydın Doğan’ı hedef alan çok sert bir açıklama yaptı.

Ancak, Başbakan’ın öfkesi yalnızca basit -veya karmaşık- bir hırsızlık/yolsuzluk iddiasının partisiyle irtibatlandırılmasına yönelik miydi?

Çoğunluğun algılaması bu yönde. Ama bazıları Deniz Feneri operasyonunu Alman derin devletinin kotardığı iddiasından yola çıkarak Başbakan’ın öfkesini Doğan’ın Türk hükümetine karşı bir yabancı devletin operasyonunda rol almasına bağlıyorlar.

Elbette herhangi bir komplo teorisi olarak fısıltı gazetesinin arşivine terk edilmesi muhtemel görünen bu iddiayı doğrulayabilecek durumda değiliz. Ama buradan yola çıkarak Doğan grubunun rahatsızlığa yol açan asıl özelliğinin devlet otoritesinden bağımsız, hatta “devlet içinde devlet” gibi davranması olduğu söylenebilir.

Sözgelimi Türkiye’de yatırım yapmaya hazırlanan yabancı girişimcilere ilgili bakanlıkların yanı sıra “Doğan grubu” yönetimiyle de görüşmelerinin “tavsiye” edilmesi dikkate değer bulunuyor. Bu anlamda şimdiye kadar gerçekleşmiş olan bu türden “görüşme”lerin içeriği ve kimilerinin sonuçları ise apayrı bir dosyayı dolduruyor.

Grubun birçok konuda “devlet politikası”yla ters düşen çizgide yayınlar yapması ise ayrı bir rahatsızlık konusu.

Doğan’ın bu tavrıyla “devlet politikasının belirlenmesinde benim de söz hakkım olmalı” mesajı vermeye çalıştığına inanılıyor. Söylenen o ki Doğan’ın “devlet politikası”yla ters düşen yayınlarından rahatsızlık duyanlar yalnızca hükümet çevrelerinden ibaret de değil. Dolayısıyla hâlihazırda Doğan grubunun devlet içinde hamisi de pek kalmamış görünüyor.
***

AK Partililerin Aydın Doğan’a kızgın oldukları bir gerçek. Ama bu kızgınlık devlet imkânlarını kullanarak grubu batırmayı düşünecek raddede değil.

Doğan grubundaki bazı yorumcular Maliye’nin vergi cezasını bir sindirme girişimi olarak gösterirken, grubun mahkemeye gitmek yerine uzlaşma talep etmiş olması önemli.

Benzer bir ceza konusunda geçmişte de Doğan’ın uzlaşma talebi kabul görmüştü. Şimdi de bir indirimin gerçekleşebileceği konuşuluyor. Buna göre Doğan grubu vergi cezası olarak kamuoyuna yansıyan miktarın çok küçük bir kısmını ödeyerek bu işten kurtulmuş olacak. Demek ki “grubu bitirmeye yönelik bir girişim” söz konusu değil.

Anlaşılan o ki Doğan da bunun farkında. Yani söz konusu vergi cezasının iktidar partisinin kendisine yönelik kızgınlığıyla ilgisinin olmadığını biliyor.

Ama bu kızgınlığın sebebinin yalnızca grubunun yayınları olmadığını da biliyor mu?

Bu haber 1,730 defa okundu.