darbe için kim kışkırttı? | " /> darbe için kim kışkırttı? | "/>

En Sıcak Konular

Evren'i darbe için kim kışkırttı?

12 Eylül 2009 11:58 tsi
Evren'i darbe için kim kışkırttı? Evren'in basın danışmanı Ali Baransel: "Askere gidip 'darbe yapın' diyenler, kışkırtanlar şimdi eleştiriyorlar. Sonuçta ordu yıpranıyor, böyle kepazelik olur mu?"

Bugün Türkiye'yi derinden etkileyen ve başta 1982 Anayasası olmak üzere hemen her alanda etkisini hissettiren 12 Eylül darbesinin 29'uncu yıldönümü. 12 Eylül ile Kenan Evren ismi özdeştir. Kenan Evren'in, emekliye ayrıldığı 1989 yılına kadar en yakınındaki isimlerin başında hiç kuşkusuz eski Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ali Baransel gelir. İstanbul'da, Ceylan Intercontinental Otel'de buluştuğumuz Baransel'in darbenin yıldönümünde neler diyeceğini merak ediyoruz elbette. Çok çarpıcı bir "darbe kışkırtıcılığı" örneğiyle giriyor söze ve "Bıçak Sırtında" adını taşıyan kitabında Evren'in ağzından yazdıklarını satır satır okumaya başlıyor: "Baransel, sen de 12 Eylül öncesi gelişmeleri Çankaya Köşkü'nden takip ettin. Yıllarca yönetime el koymamız konusunda yoğun baskılarla karşılaştık. Meclis'ten çıkan parlamenterler gruplar halinde önce beni, daha sonra diğer komutanları ziyaret ederler, 'Bu iş böyle yürümüyor. Ne olur artık daha fazla beklemeyin. Son Türk devletini uçurumun kenarından kurtarın. Tarihteki unutulmaz yerinizi alın' derlerdi. Aynı şekilde; yargı, üniversite, işçi, işveren temsilcileri, ünlü gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, toplumun diğer kesimlerinden etkili bilinen kişi ve kuruluşlar her gün kapımızı aşındırırlardı. Sorunların çözümü konusunda raporlar, kanun değişikliği metinleri getirirlerdi. İçlerinde yeni Anayasa taslağı takdim edenler bile vardı. (...) O gün kapımızı aşındıranlar, zaman geçtikçe bizleri amansızca eleştirmeye başladılar. Sıkı demokrat geçinmeye başladılar." Baransel şöyle bir durakladıktan sonra, yıllarca demokrasiyi kesintiye uğratmış bir liderin en yakınındakilerden biri olarak, Türkiye'deki demokrasi kültürünün "fukaralığına" dikkat çekiyor: "Türk toplumunun belirli bir kesiminde TSK'yı 'demokrasinin sigortası' gören bir düşünce hakim. Bunlar demokrasinin sağlam işlemediği, bazı konularda kilitlendiği dönemde, başvurulacak yer olarak askeri görüyorlar. Sistemin işlemediği durumlarda bazı kesimlerin TSK'nın bu hassasiyetlerini kaşımak gibi, benimsenmesi mümkün olmayan yaklaşımlarını görüyoruz. Bunlardan şiddetle kaçınmamız, sandığa ve sandıktan çıkan sonuçlara saygılı olmamız gerekiyor. Askere gidip 'darbe yapın' diyorlar. Darbe oluyor. Yıllar içinde o darbenin etkisi zayıflıyor ve zamanında askeri kışkırtanlar, darbeyi eleştirmeye başlıyor. Sonuçta ordu yıpranıyor, özgüvenini kaybediyor. Böyle kepazelik olur mu?"

HEP AYNI KALABALIK
Ali Baransel yılların deneyimiyle, Türkiye'nin anlaşılmaz çelişkilerine de ışık tutuyor: "Gazeteci olarak 12 Eylül'den önce Ecevit, Demirel, Erbakan, Türkeş'i takip ettim mitinglerinde. Meydanlar hıncahınç kalabalık. Yıllar geçti, 12 Eylül oldu, Evren'le gittim aynı yerlere, yine aynı kalabalık. Ne kadar enteresan. Eğer toplumun fertlerine demokrasi kültürü iliklerine kadar işlemişse, orada bu tür olaylara tanık olmanız mümkün değildir. En azından böyle bir harekat olduğunda kimse alkış tutmaz, Türk basını ertesi gün siyah manşetlerle yayın hayatına devam eder. Ama bunların hiçbirini görmedik. Bu amansız bir çelişki."

PİJAMA DARBE HABERCİSİ OLDU
ABD'ye haber vermeden bir darbeyi mümkün görmüyorum.
Evren bana, 'halk huzurunda Kürtler için 'kart-kurt' söylemediğini' anlattı. Dolayısıyla nasıl böyle bir yakıştırma yapıldığını anlamadığını söyledi.

Bana sohbet sırasında cezaevlerindeki işkenceler konusunda, 'Toplum 12 Eylül öncesi gerçekten sağ-sol, Sünni-Alevi ayrılıklarının çok keskin yaşandığı bir süreçten geçti. Bu düşünce sahipleri askerin de, polisin de, yargının da, her meslek grubunda vardı. Dolayısıyla cezaevlerinde sol eğilimli yöneticiler sağ tutuklulara, sağ eğilimli yöneticiler de sol tutuklulara hoyratça davrandılar. Bize yıllarca bu konuda çok sayıda şikayet geldi/ demişti.

İdamlar için 'Bunlar bizden önce, TBMM tarafından alınmış kararlardı. Biz yönetime geçince onların gereğini yerine getirdik' diyordu.
Bana Erdal İnönü'yü 1983'te veto etmesiyle ilgili, 'Aşırı sol, Erdal İnönü gibi saygın bir ismi ve İnönü soyadının getirdiği krediyi kullanmak istiyor ve o yüzden onu öne sürüyor' demişti.

Darbeye saatler kala, 11 Eylül 1980 günü akşam saatlerinde Evren'in yaveri binbaşı Cevat Erten, Evren'in Çankaya'daki lojmanından çıkarken elindeki valizin kapağının arasından pijamasını görüyor. Evren'in Genelkurmay'a giderken ilk defa pijamasını yanına aldığını fark eden Erten, işin ciddiyetini o anda anlar.

Akşam



Bu haber 1,024 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,382 µs