ibretlik serüveni | " /> ibretlik serüveni | "/>

En Sıcak Konular

Doğan'ın ibretlik serüveni

11 Eylül 2009 10:30 tsi
Doğan'ın ibretlik serüveni Doğan’ı bugüne getiren süreç, Hürriyet’i almasıyla mı başladı? Bilgin medyadan tasfiye olunca ‘en büyük patron’ olmak, Doğan’ı devlet ve siyasetle ‘eşit’ bir gücün sahibi mi yaptı? Milliyet’in eski başyazar

Maliye’nin Doğan Yayın Holding’e kestiği “rekor” vergi cezası, ülke gündeminin sınırlarını da aştı, Avrupa’nın gündemine girdi. AB sözcülerinin eleştirileri, “bu mesele Türkiye’nin AB’yle ilişkilerini olumsuz etkiler” demeye kadar varıyor.

Neyin neye yol açacağını yakın zamanda görüp anlayacağız. Doğan Grubunu’nun da hukukçuları var. Kendilerini savunmaktan aciz değiller. Kesilen cezada bir “usulsüzlük” olup olmadığı, bu noktadan sonra yargının konusu. Ya da Doğan Grubunun hukukçularının öngördüğü şekilde bir “uzlaşma” gerçekleşir mi, bunun sonuçları ne olur? Buna herkesin oturduğu yerden kalem oynatarak karar vermesi mümkün değil.

Ama ortada işin “maliye” boyutuyla da bağlantılı bir “mesele” olduğu kesin. Bu meselenin şekillendiği “nedenler” var.

Türk medyasının “deneyimli” isimlerinden, Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, bugünkü “Uzun ince yollardan ve dipsiz kuyulardan bıkmadınız mı?” başlıklı yazısında, bu “nedenler” konusunda ciddi ipuçları veren bir değerlendirme kaleme almış.

Barlas, “Aynı anda iki işi birden yapamayan veya aynı anda birden fazla konuyu ele alamayanların çoğunlukta bulunduğu bir toplum, sorunlar gündeme sağanak gibi yağmaya başlayınca şaşırmaz mı?” diye sorarak başladığı yazısında, “Bu sorunların kriz noktasına geldikleri zamanlar da, meselenin özüne inilmek yerine o gün kim iktidarda ise sorumluluk ona yüklenmiştir. Bu olur olmaz sorumluluk yükleme süreci "Sorumluluk" kavramını da yalama ettiği için sonunda iktidarlar, gerçekten sorumlu oldukları durumlarda bile umursamaz olmuşlardır” diyor.

Geçen ay Hürriyet yazarları da dahil hemen her köşe yazısında “Medyada kimler tasfiye olacak?” yorumları yapıldığını hatırlattıktan sonra, Barlas şöyle devam ediyor:

Yazının Doğan Grubuna kesilen ceza ile ilgili bölümü şöyle:

Kimler tasfiye olacak?
Ben 19 Ağustos'ta bu köşedeki yazımı şöyle bitirmiştim:
- Tasfiye edilmekten korkmaları gereken gazeteciler de, gazete yazarları olmamalıdır. Asıl siyasetçileri ve medya patronlarını ilgilendirmesi gereken bir meseledir bu "Tasfiye Açılımı" konusu. Mesela "28 Şubat postmodern darbe"sinin asli faillerinden olan "Kartel medyası"nın hangi yöneticisi ve yazarı tasfiye edilmiştir ki? Buna karşı onların patronlarının ellerinden gazeteleri ve televizyonları alınmış, bunlardan bazıları hapse bile girmişlerdir. Yakın geçmişteki bu tasfiye sürecini etken bir katılımcı olarak yaşayan ve hâlâ demokrasi karşıtı çizgide icra-ı faaliyet eyleyen gazete yönetici ve yazarlarının, meslektaşlarına dönük tasfiye listeleri yapmak yerine artık patronlarını tasfiye dışında tutmaya çalışmaları gerekmez mi?
Meslek yaşamımda kaç medya patronunun sektörü bıraktığını veya bıraktırıldığını artık hesap edemiyorum.
Ama o patronlar da onların çalışanları da, medyada kalıcı, özgür ve özerk olmanın bu ülkede "Liberal demokrasi"nin, "Hukukun üstünlüğü"nün, "Haklı rekabet"in, "Şeffaflık"ın var olmasına bağlı bulunduğunu ancak başlarına iş geldikten sonra anladılar.
Patronlar rakiplerine karşı kullandıkları tetikçilerinin ilk fırsatta kendilerini de vuracaklarını hesaba almadılar.

Unutulan gerçekler
Mesleki rekabet’in sağlığının "Mesleki dayanışma"yı da gerektirdiğini düşünmediler.
Mesleki ve insani ilişkileri ya "birbirlerini yok etmek", ya da "kartel kurmak" şeklinde sürdürdüler.
Bir gazeteci olarak elbet Aydın Doğan'ın ve Doğan Grubu'nun medyadan tasfiyesine dayanacak bir süreçten mutluluk duymam.
Ayrıca kişisel konumum da buna izin vermez.
Aydın Doğan medyaya Milliyet'i alarak girdiği 1980'lerde, ben de onun gazetesinde yedi yıl başyazarlık yaptım. Bu süre boyunca yazılarıma bir kez olsun müdahale etmedi.
Galiba Hürriyet'i alması ile bugüne dayanan olumsuzluklarla da dolu serüveni başladı. Sabah'ın Dinç Bilgin'i de tasfiye edilince "Tek büyük patron" olarak kamuoyunun önüne çıktı. Devletin ve siyasetin karşısında adeta bir eşit gücün sahibi gibi göründü.
Liberal görüş sahipleri AK Parti iktidarını "AB kriterleri çizgisi"ne zorlarken, onun Hürriyeti'nin yönetimi liberal düşüncelere savaş açmayı yeğ tuttular.
Dilerim Doğan Grubu "Uzlaşma" ile iktisadi varlığını sürdürebilecek bir çözüme Maliye'yi ikna eder.
Ama yaşanan bunca deneyin sonunda aynı süreçleri aynı hatalarla yaşamak, gerçekten bıktırıyor insanı.

Mehmet Barlas'ın yazısının tamamı için tıklayınız

www.iyibilgi.com zoom



Bu haber 1,446 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,046 µs