neden yalnız kaldı? | " /> neden yalnız kaldı? | "/>

En Sıcak Konular

Aydın Doğan neden yalnız kaldı?

10 Eylül 2009 13:32 tsi
Aydın Doğan neden yalnız kaldı? 'Rakibinin batışını şampanyayla kutlayan adam'a kesilen vergi borcu kamu vicdanını rahatsız etmedi. İşte basın tarihinde yerini alacak iki yazı:

Aşağıda Türk basın tarihine geçecek iki yazı var. İkisi de basının en önemli kalemlerinden; Ergun Babahan ve Yavuz Semerci.

İkisi de aynı şeyi söylüyor, ‘Rakibinin batışını şampanyayla kutlayan’ adama destek olmaz.
Ergun Babahan Star’daki köşesinde, ‘Allah’ın sopası yoktur’ başlığıyla yazdığı yazıda Etibank’a el konmasının ardından yaşana süreci anlatıp Doğan’a neden destek verilmediğini şöyle yazdı: “Medyada rekabetsiz bir ortam yaratılmıştı ve kimileri Sabah’a elkonulmasını şampanya patlatarak kutlamıştı.

‘Allah’ın sopası yok’ diye çok güzel bir deyimimiz var, keser döndü sap döndü, siyaseten Sabah’a elkonulmasını alkışlayanlar siyaseten aldıklarını iddia ettikleri bir kararlarla neredeyse batma noktasına geldiler.

Kimsenin gazetesi batmasın, artık kimse evine ekmek parası götürememe, çocuklarının yüzüne bakmaktan utanma sancısını yaşamasın.”

MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISANDAN DA…

Babahan o dönem çok sıkıntı çektiklerini belirtikten sonra ise cezayla ilgili şüphelerine dile getirerek cezanın medya özgürlüğü açısından da değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Yavuz Semerci ise Gazeteport’tadün ‘Rakibinin batışına şampanya patlatmak’ başlıklı yazısında Doğan gurubunun düşman biriktirmesinin altında, 2000 yılından sonra rakipleri sindirmek ve yok etmek üzere kurguladıkları politika olduğu tespitini yapıyor.

DOĞAN ARTIK YALNIZDIR

Semerci şu ifadelerle yaşanan olayları anlatıyor; “TMSF Sabah ve atv’yi Ciner’in elinden aldı. 2 Nisan 2007 tarihinde Doğan Grubu’nun yönetim merkezinde bu olay şampanya ile kutlandı. O gün rakibinin gazetesine el konulmasını kutlayanlar bugün kendilerine yönelik yıkıcı ve yok edici cezanın haksızlığını (haklı mı haksız mı önemli değil) dile getirecek medya bulamıyorlar doğal olarak.

Bugün gelinen noktada Doğan Grubu artık yalnızdır.. Kendisine ne Çalık, ne Ciner ne de Karamehmet Grubu “empati” gösterecektir.

Rakiplerine karşı halkta düşmanlık yaratacak nitelikte ve ölçüsüz acımasızlıklar içeren yayın politikası sürdüren Doğan Grubu bindiği dalı kesti. 

Artık yalnızlar…

Bunu hak etmiş olmalarına gerçekten üzülüyorum…”

YILDIRMA POLİTİKASI DEVAM EDİYOR

Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Doğan Grubu’nun kısa süre içerisinde medya sektörünün büyük bir kısmını kontrol etmesinin altında yatan politikaya bağlayan yazarlarla birlikte en demokrat kalemlerin bile gruba destek verirken ‘ama’lı cümleler kurmasından yapılan hatanın ölçüsü anlaşılıyor.

Doğan Grubu, basın sektörüne giren irili ufaklı her grupla ilgili yıldırma politikasına hala devam ediyor. En ufak bir olayda bile doğruları araştırmadan, cevap hakkına saygı göstermeden yaptıkları yayınlarla rakiplerini okurun, izleyicinin gözünde küçük düşürerek ‘serbest piyasa’ koşullarını kendi lehine oluşturmaya devam ediyor.

İşte bu nedenle yaklaşık 3.6 milyar TL’lik bir vergi cezası kamuoyu vicdanında rahatsızlık yaratmadı.

Basın tarihine not düşülmesi gereken iki yazı aşağıda biri Star gazetesinden Ergun Babahan'a ait, diğeri de Gazeteport'tan Yavuz Semerci'ye.
Allah’ın sopası yoktur 

27 Ekim 2000 akşamı saat 19.00 sıralarında yayın Yeni Binyıl gazetesinin birinci sayfasının başındaydım.
Yazıişleri odasının karşısındaki odasında televizyon haberlerine bakan İsmail Yuvacan, “Ergun abi, Etibank’a elkoymuşlar” diye bağırdı.

Hem de ne bağırma.

İlk tepkim, “Saçmalama, Etibank’a niye elkoysunlar” oldu.
Bunda arkasında Sabah ve atv gibi iki medya devi olan bir gruba bunun yapılamayacağına ilişkin güvenim vardı elbette.

Ama ekranın karşısına geçince acı gerçeği gözlerimle gördüm.
O anda hayatımı altüst edecek bir gelişmeyle karşı karşıya olduğumun farkında değildim.
O günden itibaren olaylar kar topu gibi yuvarlanarak büyüdü, önce Yeni Binyıl kapatıldı ve çok sayıda arkadaşım işsiz kaldı.

Onlarla birlikte ben de işsizdim.
Sabah’ta kalan arkadaşlarımızın durumu da çok iç açıcı değildi.
İstanbul’un lüks semtlerinden Nişantaşı’nda çalışıyorlar ama maaş alamadıkları için karınlarını simitle doyuruyorlardı.

Rekabet durumumuza acımadı elbette.
Her gün “Hortumcu” manşetleri, yargıyı etkilemeye yönelik haberler yaptılar.

Acıya tuz döktüler.

Etibank elbette çok sağlıklı bir banka değildi ama kapı arkalarında kimi pazarlıklar dönmüş, önce Sabah sonra da bizzat Dinç Bilgin hedef alınmıştı.

Benzer bir süreç Yapı Kredi ve Pamukbank’a elkonulması sürecinde de yaşanmıştı.
Kararlar ekonomik olduğu kadar siyasiydi ve bunu o gün medyada üst düzey yönetici durumunda olan Ankara’da ciddi gazetecilik yapan herkes biliyordu.

Medyada rekabetsiz bir ortam yaratılmıştı ve kimileri Sabah’a elkonulmasını şampanya patlatarak kutlamıştı.
“Allah’ın sopası yok” diye çok güzel bir deyimimiz var, keser döndü sap döndü, siyaseten Sabah’a elkonulmasını alkışlayanlar siyaseten aldıklarını iddia ettikleri bir kararlarla neredeyse batma noktasına geldiler.

Yürekten bu sorunun bir an önce uzlaşmayla çözülmesini ve medyada kimsenin batmamasını isterim.
Çünkü benim gazetem battı ve ben o acıyı yaşadım.

Kimsenin gazetesi batmasın, artık kimse evine ekmek parası götürememe, çocuklarının yüzüne bakmaktan utanma sancısını yaşamasın.

Biz Sabah’ta yaşadık.

Değil şampanya, gazoz içemedik.

Bu bir ders.

Kimsenin kimsenin felaketine gülmemesi, bundan mutluluk payı çıkarmaması için bir ders.
Bugünün mağrurları bu dersi doğru okumazsa, onların da aynı akıbete uğradığını izleyeceğimizden şüpheniz olmasın.

Bu olayın geçmişten bugüne uzanan yansımasının bir özeti.

Madalyonun bir başka yönü de var.

Maliye’nin ısrarla bir medya grubunun üstüne gitmesi.

O medya grubu ki, hayatımın büyük bölümü onunla rekabet ve kavga etmekle geçti.
Yine de bir medya grubuna böyle bir vergi cezası uygulanabilmesini hafsalam almıyor.
Evet, Ergenekon’un altını oymak için ellerinden geleni yaptılar...

AK Parti’ye kapatma davası açılmasına destek oldular ve davayı sevinçle karşıladılar.

Demokratik açılımların karşısında oldular.

Buna istediğiniz kadar madde ekleyebilirsiniz ama milyarlarca liralık vergi cezasını izah edemezsiniz. En azından ben bir izah bulamıyorum.

Bu vergi cezasının yanlış olduğuna inananların basın özgürlüğü bağlamında söyleyeceği çok şey olacaktır.  

Ergun Babahan - Star

****
Yavuz Semerci’nin yazısı:


Rakibinin batışına şampanya patlatmak!

Sorun, Aydın Doğan’a ait şirketlere yönelik peş peşe kesilen vergi cezalarının isabetli olup olmaması değil…

3.7 milyar lira vergi cezasını (seçim öncesi kesilen cezayı da katarsanız, 5 milyar lirayı aşar) öderler mi, konu uzlaşmayla çözümlenir mi, mahkemelik mi olurlar, ceza yargıdan mı döner? Bu sorularının ayrıntılarına girmek ve tartışmak neredeyse imkansız hale geldi. Konu öylesine teknik ki…

Ayrıca elimizin altında kesilen vergi cezalarına yönelik rapor yok. Tek taraflı bir bilgilendirme yaşanıyor.

Bugün dile getirilmesi gereken birkaç ayrıntı var.

Haber tüm internet sitelerinde yer aldı. Yorumcular ikiye ayrılmış:  AK Parti kendisine biat etmeyen Doğan Grubu’nu susturmak için vergi cezası kestiğini ileri sürenler, diğer tarafta ise “Oh olsun” diyenler var. Ve Doğan Grubu’nun batmasını isteyenlerin çokluğu ne yazık ki bana şaşırtıcı gelmiyor…

***
Bence bu grubun yöneticileri ve patronu “nerede hata yaptıklarını” bir kez daha düşünmeli.

Medya sektörü ve reklam pastasından yüzde 50’nin üzerinde pay alan bir grubun bu kadar düşman biriktirmesinin temelinde 2000 yılından sonra rakiplerini sindirmek ve yok etmek üzere kurguladıkları politika var.

Star’ın sahibi Cem Uzan, Show TV ve Akşam’ın sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve Sabah’ın sahibi Dinç Bilgin… Üçü de banka sahibiydi. Üçünün de bankasına el kondu. Hepsi zor günler geçirdi. Doğan Grubu, olayları soğukkanlı bir şekilde gazetelerine yansıtmak yerine, bu grupları peşinen “hortumcu” ilan etti.  Bu durumu pazar payını artırmak için kullandı. (Bir ara 2001 yılında 6 aylığına Dinç Bilgin ile anlaştılar. Hortumcu sıfatını bir süre kullanmadılar) Rakiplerinin borçlarını ödemek için yaptıkları samimi yaklaşımları bile yerden yere vurdular. Detaya girmeyeceğim. Sadece medyada konuşulan bir örnek yeter…

“Aydın bey, Turgay Ciner, Sabah’ın yönetimine geçtikten yıllar sonra Dinç Bilgin ile tekrar anlaştı. Ve Bilgin, sonra hükmü kalmamış bir belge ile Sabah’a el konulmasını sağlayacak süreci başlattı. TMSF Sabah ve atv’yi Ciner’in elinden aldı. 2 Nisan 2007 tarihinde Doğan Grubu’nun yönetim merkezinde bu olay şampanya ile kutlandı.”

O gün rakibinin gazetesine el konulmasını kutlayanlar bugün kendilerine yönelik yıkıcı ve yok edici cezanın haksızlığını (haklı mı haksız mı önemli değil) dile getirecek medya bulamıyorlar doğal olarak.

Hatırlayın, Mehmet Emin Karamehmet, Türkiye’nin en değerli bankası Yapı Kredi’yi (diğer bankasına el konulduğu için) mecburen ucuz fiyata elinden çıkarmak zorunda kalacağı bir süreç içindeydi. Turkcell gibi dünya şirketindeki hisselerini satarak borç buluyor, TMSF’ye milyarlarca dolar ödüyordu. Hürriyet ise aynı dönemlerde yayın yapıyordu: “Bu hortumcuya niye bu kadar destek veriyorsunuz. Neden tüm mallarına el koymuyorsunuz… Bu borçların üzerine yatacak.” Ankara bu yayınlara aldırış etmedi. TMSF gerekli süreyi verdi ve Karamehmet kamuya neredeyse 3 milyar dolar borç ödedi.

Bugün gelinen noktada Doğan Grubu artık yalnızdır.. Kendisine ne Çalık, ne Ciner ne de Karamehmet Grubu “empati” gösterecektir.

Rakiplerine karşı halkta düşmanlık yaratacak nitelikte ve ölçüsüz acımasızlıklar içeren yayın politikası sürdüren Doğan Grubu bindiği dalı kesti. 

Artık yalnızlar…

Bunu hak etmiş olmalarına gerçekten üzülüyorum…

Yavuz Semerci - Gazeteport



Bu haber 667 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,174 µs