En Sıcak Konular

PKK holdingin çöküş endişesi

7 Eylül 2009 07:58 tsi
PKK holdingin çöküş endişesi
PKK çökergen Avrupa'yı holding endişesi sardı...

Adeta dev bir holdinge dönen PKK'nın Avrupa yapılanması ve bu durumu çıkarlarına uygun bulan çevreler çözümü tıkama yarışına girdi.

Adem Yavuz Arslan / Bugün

Kürt açılımına Avrupa engeli

Beklendiği gibi Kürt açılımı sancılı bir sürece dönüştü. Muhalefet partileri kapıyı açılmamak üzere kapattı. Toplumsal destek 'bölünüyoruz' paranoyasının pompalanması sonrası giderek azalıyor. Sağda solda birkaç 'canlı bomba'nın patlaması ile var olan toplumsal destek de kösteğe dönüşebilir. Başbakan söylemini yumuşatsa, 'Gelmezlerse biz gideriz' dese de anlaşılan şu ki AK Parti bu yolda yalnız kalıyor.

Malum; bir tarafta bu süreci 'ihanet', demokratik talepleri 'bölücülük' ve süreci savunanları da 'hain' gören bir zihniyet var. Buna karşılık öbür tarafta da atılan her türlü adımı 'siyasal koruculuk', uzatılan her barış elini 'PKK'nın zaferi', çözüm taleplerini de 'devletin tavizi' gören bir zihniyet var.

İşte bu noktada DTP'nin ve Kandil'in tutumu çok önemliydi. Fakat DTP sanki 'Kürt sorunu Kürtler'e bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir' söylemini haklı çıkarmak için elinden geleni sakınmıyormuş gibi davranıyor. Daha önce sürecin önünü açacak ifadeler kullanan ve biraz da 'güvercin' sayılan isimler bile 'radikallik' yarışına girdiler.

Şöyle ki; içişleri Bakanı Beşir Atalay'ın 'gelinen durumu değerlendirdiği' basın toplantısından sonra makul sayılabilecek açıklamalar yapan Ahmet Türk akşam saatlerinde ne olduysa çok sert açıklamalar yaptı.

Bugüne kadar daha mutedil açıklamalar yapan Aysel Tuğluk 'Bölünmeyi tartışabiliriz' diyerek adeta 'Bakın bunlar bizi bölecekler' paranoyasına benzin dökmüş oldu. Oysa aynı Tuğluk 'DTP'nin TBMM'de üzerine düşeni tam olarak yerine getiremediğini, kendisine bağlanan umutları boşa çıkardığını' da söylemişti. Hatta ciddi ciddi öz eleştiri sayılan ifadeler de kullanmıştı. Kısacası DTP açısından örnekleri uzatmak mümkün. Bugün ise karşımızda tüm enerjisini çözüme katkı sağlamak yerine PKK'yı aktör haline getirmeyi hedeflemiş bir hareket var. Açıkçası kendisini kurtarmak dışında amacı olmayan Öcalan ve Kandil'den farklı bir tutum değil. Eğer DTP'nin tezine göre 'Dağ ve PKK muhatap alınacaksa DTP'ye ne gerek var?

Peki işin aslı ne? Yani DTP'de ki söylem sertleşmesinin sebebi nedir? Örgütü iyi tanıyan ve iyi istihbarat alan çevrelere göre PKK'da ciddi bir kafa karışıklığı var. Kandil ekibi sıkışmış olmanın verdiği psikolojiyle daha ayağı yere basan tavırlar sergilemeyi istiyor.

Fakat Avrupa'da örgütlü PKK çok daha radikal. Bu noktada hatırlatmak lazım Ermeni meselesinde de olduğu gibi 'karnı tok altı kuru' diaspora her zaman daha radikal söylemlere sahip oluyor.

Kürt diasporasında da aynı durum var. Adeta dev bir holdinge dönen PKK'nın Avrupa yapılanması ve bu durumu çıkarlarına uygun bulan bazı çevreler çözümü tıkama yarışına girdi.

Özellikle Sabri Ok ismi öne çıkıyor. Malum örgütün cezaevi sorumlusuydu ve Avrupa'dan örgüte talimatlar veriyor. Özellikle PKK'nın şehir yapılanması olan KCK operasyonu sırasında gördük ki DTP'li vekiller, belediye başkanları, Sabri Ok'un talimatlarıyla hareket ediyorlar. Hiyerarşik olarak hepsinin üstünde görünüyor Sabri Ok. Örgüte yakın haber kaynaklarına bakılırsa Avrupa kanadı kolay kolay silahları bırakma taraftarı durmuyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bir sohbetimizde diasporada örgütlü yapıya dikkat çekmişti. Medyasından işadamları derneğine, işçi derneklerinden dini örgütlenmesine kadar binlerce insanı doğrudan ilgilendiren dev bütçeli bir yapı var. Bu oluşumun varlık nedeni ile elinde silahla Kandil'de bulunan örgüt. Yani örgüt var olduğu sürece Avrupa'da örgütlü bir Kürt diasporası var. İşte bu yüzden Remzi Kartal da geçtiğimiz günlerde 'Avrupa çözüm istemiyor' mealli açıklamalar yapması daha da önemli hale geliyor.

Türkiye'de mutabakat sağlansa bile yıllardır Avrupa'da örgütlenmiş bir PKK ve ona bağlı Kürt hareketi var. Dolayısıyla varlığını bu soruna bağlamış bu devasa yapılanmanın kolay kolay çözüme yanaşmayacağını görmek lazım. Yani hariciyenin Suriye ve Irak'la yetinmeyip Avrupa ülkelerinde de yoğun bir diplomatik atağa girişmesi gerekiyor.

 



Bu haber 486 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,207 µs