En Sıcak Konular

Pandora'nın kutusunda ne var?

3 Eylül 2009 17:45 tsi
Pandora'nın kutusunda ne var? Ama iyibilgi söyler: 'İçindekiler'in tam listesi

Buyrun: Yapay evrim, virüs, suni yöntemle gerçek altın, Darwin, Simya, birbirini tanıyan/taşıyan moleküller, Harry Potter, felsefe taşı, Tanrı’nın özü, yakmayan ateş, ıslatmayan su, filozof yumurtasıyla, ezoterizm, doğal seleksiyon, biyomimetik, nanoteknoloji, canlı ve cansız dünyanın birleşmesi, altın toplayan somonlar.

Zaten bu kadar başlığı nerede görürseniz, kutuya kapayıp üzerine “Pandora’nın Kutusu” yazabilirsiniz!

Aslında bu liste daha uzun.. Fakat hepsinin bir yerde “hemhal” edildiği konu, iyibilgi’nin orijinal halinden size yansıttığı, Aktüel Dergisi’nin konu ettiği “yapay evrim yoluyla altın” eldelenmesi!

Zaten haber de buna uygun başlıkla sunulmuş: “Simyacıların rüyası gerçek oldu”.

Çok özetlerseniz, “Washington Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden iki Türk profesör, laboratuarda biyolojik ortamda altın parçacığı üretmeyi başardı” demeniz mümkün ama emin olun konunun yanından bile geçmemiş olursunuz.

“Tam” haberin iyibilgi’deki linkini zaten vereceğiz. (Atladıysanız, lütfen okuyun) Ancak biz burada işin farklı ve hayli tartışmalı bir boyutuna değineceğiz.

Konu “altın yaratma” olduğunda, ipin ucunun nereye gideceğini kimse bilemez. Ama en az bir ve ana boyutu “Alchemy”, yani Simya’dır ve kadim kimya kültürü buna hayli tarih verir..

Ve o andan itibaren de, günümüze kadar akla gelen gelmeyen ne kadar “netameli” konu varsa bu “kutunun” içine girer.. Bilim de dahil!

Dahil, çünkü bilim adamları, hakikaten bilimsel yöntemlerle “altın” yapsalar bile, konunun kendi al-benisi onları da “simya”ya yuvarlayabilir.

İşte yukarıda kutunun içinde diye saydığımız liste de böyle. Öyküyü okuduğunuzda başlı başına “bilimsel” duran bir gelişme/buluş-ki hayli parlak ve cesur bakışlardan oluştuğu seziliyor-“Harry Potter’in gizemli felsefe taşının öyküsü”ne dönüşmüş durumda.

Tabii yine yukarıda sayılan sayısız, ezoterik, gizemli, bilinmeyenli, tarihi göndermeyle birlikte..

Peki biz ikisi arasına bir sınır çektiğimizde “ortada bilimin ‘saf’ ürünü” kalacak mı?

Biraz karışık durabilir ama tersinden bir bakışla şunu söylüyoruz: Aynı haberin içinde bilim adamlarının da sayısız açıklaması bulunuyor.

Gariptir o cümlelere biraz dikkatli baktığınızda, “kadim kültürlerin” etkisi belki daha çok görülüyor!

Yani konuya bakan, okuyan, yazan işi “doğrudan” eski dimağlara çekiyor ama bu denli “pozitif” bilim yapanlar da-üstelik başarmış olmalarına rağmen-“benzer” dile kayıyorlar gibi.

Her ikisini de aynı çatı altına toplamak yanlış olabilir. Fakat ortak bir platforma ikisi getirildiğinde garip bir görüntü oluşuyor.

“Altın yapmanın şifresine ulaşmanın bin yılları bulan zahmetli yolu, yaşamın sırlarından biri olan doğal seleksiyondan geçiyor; yani moleküllerin birbirlerini tanıyıp seçip ayırmayı bilmesinde yatıyor.”

Aktüel haberi böyle tanıtıyor önce. Ne demekse bu? Yani Darvinist bir görüşle mi binlerce yıldır altın yapma hayalinde koşanlar molekülleri birbirine tanıttı! Tanıttı!

Bu moleküllerin bir beyni mi var, yoksa simyacılar, gazeteciler veya bilim adamları mı ona şimdi beyin verdi? Yoksa tüm “yaşamın sırrı”na sığınarak mı sıyrılanacak bundan.

“Harry Potter serisinin ilk filmini izleyenler hatırlar; Harry ve arkadaşları okulda girilmesi yasak ulan üçüncü koridora girerler. Burada üç başlı bir canavarın koruduğu "felsefe taşı" saklanmaktadır. Harry'nin anne ve babasını öldüren kötü büyücü Voldemort da "felsefe taşı"nın peşindedir.”

Bu nedir Allah aşkına? Ne anlatıyor gazeteci? Bilimsel buluş nerede?

“Mistisizme meraklı olanlar bu taşın, geçmişi 2500 yıl öncesine kadar dayanan simya ilminin efsanevi taşı olduğunu bilirler. "Felsefe taşı", en bilinen anlamıyla, tüm maddeleri altına çeviren ve ölümsüzlük veren taştır, maddenin en saf hali, özüdür.”

Ha, şimdi tamam! Kulak biraz öbür taraftan gösterilmiş ama bağlandığı yer aynı. Aynı da “alıntı” niye Harry’den? Tarih kitapları yok mu? Bilim kitapları yok mu? Bunu bilen yok mu?

“Simya bir dönüşüm sanatıdır. Kirli olanı, hasta olanı birçok süreçten geçirerek arınmış ve mükemmel olana dönüştürmeyi amaçlar. Simyacılara göre madde hastadır ve iyileştiğinde ortaya altın çıkacaktır. Simyanın, maddeden altını çıkarma uğraşı, ezoterik olarak insandaki Tanrı özünün ortaya çıkartılmasına denk gelir. Bu anlamda "felsefe taşı" da mutlak olana kavuşturan bilinç anlamını kazanır. "

Yani Harry Potter’ın yeni bölümü belli: “Harry  Potter Tanrı’nın birliğini arıyor!” Maşallah.

Peki ama bilim insanları kendi isimlerinin nal gibi geçtiği bu sunuşlara, bağlantılara, göndermelere ne diyor acaba?

Washington Üniversitesi Genetik Mühendisliği Malzeme Bilimleri ve Mühendislik Merkezi'nin (GEM-SEC) kurucusu ve yöneticisi Prof. Mehmet Sarıkaya ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı, İTÜ Moleküler Biyoloji Genetik ve Biyoteknoloji Araştırmaları Merkezi'nin yöneticisi Prof. Candan Tamerler'in birlikte yürüttüğü çalışma, malzeme mühendislikleri için bir devrim niteliğinde.

“Prof. Sarıkaya, 1984'te ABD Kaliforniya Üniversitesi'nde doktora çalışması için çeliğin yapısını incelerken, bir bilim dergisinde deniz kabuğunun elektron mikroskobu altındaki görüntüsü ilişir gözüne. Deniz kabuğunun içyapısı çeliğinkiyle aynıdır, tuğlayla örülmüş bir duvara benzemektedir. Yani insanoğlu moleküler boyutta ne yaptığının farkında olmadan, doğada bilinen en dayanıklı malzeme olan deniz kabuğunu taklit eden bir madde üretmiştir demire karbon katarak: Çelik! O gün Sarıkaya, bir malzeme bilimci olarak doğayı taklit ederek mükemmel malzemeler geliştirebileceğinin farkına varır. Biyomimelik (biyobenzetim) denen bilim dalına ilk adımını böylece atar.”

Prof. Sarıkaya 2000 yılında şöyle der kendi kendine: "Niye tabiat anayı taklit etmek yerine malzemeleri onun yaptığı gibi yapmayalım?"

Cümle çok iyi ama içinde yer aldığı haberle uyuşmuyor. Bilim bu konuda ancak “taklit” yapıyor” Simya ise yaratayor! Hem de tüm haber boyunca tasavvufi, tevhidi göndermeler yaparak!

“Prof. Candan Tamerler ile işte bu arayış sırasında, İstanbul'a 2001'de bir kongre için geldiğinde tanışır. Tamerler, o zaman için son derece çılgınca görünen bu fikre derhal sıcak bakar ve "Canlıların yapı taşı olan proteinler milyarlarca yıldır neyi nasıl yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Biz de proteinleri kullanabiliriz" der.

Bu da doğrusu çok iyi bir fikir ama yine içinde bulunduğu kapta erimiyor. Peki bahis konusu bilim adamları buna ne diyor? Rastgele alıntılar yapalım…

“Biz akıllı molekül diyoruz. Molekül başka bir molekülü tanıyor ve onunla birleşince bir fonksiyon, bir çıkar elde ediyorsa bu akıldır işte. Peptitler de sanki canlı gibi".

"Diyelim ben peptitim, bu sandalye de altın. Ben geliyorum sandalyenin orasına burasına oturuyorum ama bir türlü rahat edemiyorum. Benim üç boyutlu yapıma yani vücut şeklime uygun değil diyelim ki bu sandalye. Diyelim çok şişmanım ve sığamıyorum bu dar sandalyeye. İşte peptitler de üç boyutlu yapılarına uygun yani ergonomik olan yapıyı seçiyorlar oturmak için.”

Tamam da bunu ona kim söylüyor?

Şöyle yanıtlıyorlar: “Evrimsel süreç”!

Habere ulaşmak için tıklayın: Simyacıların rüyası gerçek oldu

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,392 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,457 µs