Muhatap Öcalan | " /> Muhatap Öcalan | "/>

En Sıcak Konular

Perinçek: Muhatap Öcalan

3 Eylül 2009 15:17 tsi
Perinçek: Muhatap Öcalan
Kürt açılımında "muhatap kim?" tartışması yaşanıyor. DTP "Muhatap Öcalan" nakaratını dilinden düşürmüyor. Geçmişte Perinçek de Öcalan demiş...

Geçmişte terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmelerini her fırsatta gazeteci kimliği ile yaptığını iddia eden İşçi Partisi Genel Başkanı ve Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'i TBMM Susurluk Komisyonu tutanakları yalanlıyor.

1996 tarihli komisyon tutanaklarında Perinçek, Öcalan'ı Amerika'nın etkisinden kurtarmak amacı ile görüştüğünü anlatıyor. Perinçek, Kürt sorununun Abdullah Öcalan'la anlaşarak çözülmesi gerektiğini savunuyor.

Perinçek, 24 Aralık 1996 yılında Mehmet Bedri İncetahtacı, Tekirdağ Milletvekili Nihal İlgün, İçel Milletvekili Durmuş Fikri Sağlar ve Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ten oluşan alt komisyon üyelerine bilgi verdi.

Perinçek, Susurluk kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı ile MİT ilişkisinden Genelkurmay ve darbelere, Abdullah Öcalan'dan ailesine kadar geniş bir yelpazede komisyon üyelerinin sorularını cevapladı. Ancak yaklaşık 4 saat süren görüşmenin en ilginç bölümünü terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili verdiği bilgiler teşkil ediyor. Perinçek, görüşmenin hangi amaçla yapıldığını anlatırken, PKK sorununun Öcalan ile anlaşarak çözülmesi gerektiğini anlatıyor.

Raporun ilgili bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

DOĞU PERİNÇEK- Şimdi, efendim, 1989 ve 1991 yıllarında iki kez Abdullah Öcalan ile görüştüm. Giderken, başvurumu yaptım, ilan ederek gittim. 1989 ve 1991 yılında geldim, geldikten sonra da bütün görüşmeleri banda aldım ve olduğu gibi Türkiye kamuoyuna açıkladım. Peki, ben niye gittim Abdullah Öcalan ile görüştüm? Şunun için görüştüm: Baktım ki, Türkiye'de köylülerimizi, emekçilerimizi, halkımızı etkileyen bir Kürt hareketi var ve bunun şiddet yoluyla çözülmesi mümkün değil, en tehlikeli şey de bu Kürt hareketinin dış etkilere maruz kalması ve küreselleşmesidir.

Ben nasıl etkileyebilirim ve nasıl bunun tam gerçeğini öğrenebilirim? Hem öğrenmek için, hem de etkilemek için gittim. Benimle Abdullah Öcalan'ın görüşmelerinin kitaplarını size yollayacağım. Ben Abdullah Öcalan'a şunları söylettim: Bir, Kürt'e sevdalı değilim; ortak ev kuralım; Türkiye'nin keloğlanına, Türkiye halkına aşığım; Mustafa Kemal'in aydınlanma hareketi içerisinde ben kendimi buldum; dış müdahalelere karşıyım; Amerika'ya karşıyım... Yani, ben onu... Batı'nın eline düşmemesi, Amerika'nın eline düşmemesi amacıyla gittim, öyle bir görüşme yaptım. Zaten bütün görüşmenin de ekseni budur."

ABDULLAH ÖCALAN'A TELKİNLERDE BULUNMUŞ

"Türkiye Devleti benim politikamı benimseseydi ve o zamanlar akıllı tavırlar alsaydı, bu hiçbir zaman ben Abdullah Öcalan ile Türkiye Devleti'nin karşı karşıya gelip oturmasına taraftar değilim, bunu yaparlarsa ben karşı çıkarım; çünkü bu bir anayasa içerisinde çözülecek sorundur, Abdullah Öcalan ile anlaşarak çözülmeli. Türkiye, Kurtuluş Savaşı'nda Sivas ve Erzurum kongrelerinin birinci maddesine, Amasya Protokolü'ne yazılmış olan ve Lozan'da savunulmuş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Mustafa Kemal Atatürk tarafından ifade edilmiş olan ilk anayasal belgelerdeki formülasyonları bugün anayasasına yazarsa, Kürt meselesini kanımca çözer. Eğer, buna Abdullah Öcalan uymazsa, o zaman onu ezmek, hem geçerlidir hem gereklidir, hem de kolay olur.

Benim politikam budur ve bu politikanın hizmetinde gittim ve kendisine de bu yönde telkinlerde bulundum; fakat, ne oldu; Körfez Savaşı'ndan sonra Abdullah Öcalan şunu gördü; Mesut Barzani ve Talabani orada Amerika'nın desteğiyle bir Kürt devletçiği kurdu. Ha, demek ki, Amerikan desteğiyle bu iş oluyor ve Amerika geldi Ortadoğu'ya büyük bir güç olarak oturdu. Ben de Amerika'ya ve Batı'ya yaslanarak, işte, insan hakları heyetleri, bilmem neler falan, filan bunları tahrik ederek bir durum yaratabilir miyim politikasına girdi ve o politikaya girdiği andan itibaren de zaten aramızda düşmanca bir durum ortaya çıkmıştır."

ÖCALAN SURİYE İLİŞKİSİ

Perinçek, Öcalan'ın Suriye Arap Cumhuriyeti ile olan ilişkisine de değiniyor. Perinçek, şöyle konuyor: "Bence, bugün PKK'yı, Abdullah Öcalan'ı kurtarmak zordur, Suriye'nin elindedir, rehindir, hiçbir yere çıkamaz, Suriye devletinin resmî politikalarının dışında hiçbir şey yapamaz, onu söyleyeyim ve Suriye Devleti'yle bağlantısı memurluk düzeyindedir. O bakımdan, Abdullah Öcalan Suriye'nin iradesi dışında şu veya buraya çekilemez; ama, bunun örgütünün, PKK'nın mümkün olduğu kadar Batı ve Amerika kontrolünden çıkarılmasını esas alan politikalar izlemek gerekir. Bunu savundum. İkincisi; niye bize geliyor?"

"AMCAM GENERAL, İSTESEM CUMHURBAŞKANI OLURDUM"

Perinçek, MİT ile ilişkisine yönelik sorulara ise şu cevabı veriyor: "İsteseydim başbakanınız veya cumhurbaşkanınız olurdum. Bakın, ben kimin oğluyum; Sadık Perinçek'in. Sadık Perinçek, AP Genel Başkan Süleyman Demirel'in yardımcısıydı. Ben sosyalist olduğum zaman benim dayım Tümgeneral Turhan Olcaytu'dur. Onun sicilinde geleceğin genelkurmay başkanı diye yazılır. Ben, bir genel başkan yardımcısının oğlu olarak ve ileride genelkurmay başkanı olacak tümgeneralin yeğeni olarak sosyalist oldum. Biz üç kardeşiz,-iki kardeşimle birlikte-üçümüzde işkenceler gördük, üçümüz de hapislerde yattık. Babam, ben sosyalist olduğum için politik kariyerini kaybetti, 16 yıl milletvekilliği yaptı, sonra 'sosyalisttir oğlu' falan denildi ve hem genel başkan yardımcılığını, hem milletvekilliğini kaybetti.

Dayım, tümgenerallikten sonra terfi ettirilmedi. Bana, ne babam, ne dayım bunları söylememiştir; ama, bunları niçin anlatıyorum? Ben bu düzenin içinde kalsaydım herhalde bir MİT ajanı olmam, bunu alçaklık olarak görürüm. Benim bulunduğum yerden MİT ajanı olmak şerefsizlik ve alçaklıktır. Kaldı ki ben düzen içinde bir yer tutsam, sizin başbakanınız, cumhurbaşkanınız olurdum. Yani, önünde her türlü şey açık olan, babası AP Genel Başkan Yardımcısı, dayısı tümgeneral, üniversitede parlak bir öğretim üyesiyim; yani, ben bu düzenin içinde kalarak, herhalde hapislerde, işkence hanelerde niye sürüneyim.

Gelirdim sizin başbakanınız olurdum, sizlerin başbakanlarından, cumhurbaşkanlarından daha az yetenekli ve birikimli insan değilim. Birçok bakımdan onlardan çok üstünüm. Ben, neyi seçtim? Bir hesaplaşma yaptım ve halkın yanını, emekçi halkın yanını seçtim. Hiç benim konumumda olan bir MİT ajanını gördünüz mü? Yani, önünde tepelere tırmanma olanağı olan bir adam gidip niye MİT ajanı olsun?"

aktif haber



Bu haber 535 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,673 µs