‘Güçlü Türkiye’nin ‘güçlü’ ‘Güçlü Türkiye’nin ‘güçlü’

En Sıcak Konular

‘Güçlü Türkiye’nin ‘güçlü’ 31 Ağustos 2009 09:47 tsi
‘Güçlü Türkiye’nin ‘güçlü’ Başbuğ, “güçlü ordu, güçlü Türkiye” formülünü gündeme getirdi. Bu slogana “sivil” boyut getirilmediği takdirde, son derece normal görünen düşünce yapılanması siyasi açıdan büyük bir yabancılaşmaya dönüşebileceğini belirten Ardan Z

Ardan Zentürk / Star


Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 30 Ağustos devir-teslim törenleri ve kutlamaları çerçevesinde yaptığı açıklamalarda altını çizerek “güçlü ordu, güçlü Türkiye” formülünü gündeme getirmesi ilginç...

Belli ki asker, son iki yılda Türk kamuoyunda şekillenen tartışmaların izdüşümlerinde kendi geleneksel ağırlığını sorgulayan yaklaşımlardan rahatsız...

Olabilir... Belki, tartışmaların kazandığı belli rotalanmalarda, kendisine haksızlık edildiğini düşünüyordur...

Savunma mekanizmaları yaşamın gerçeğidir ve en soğukkanlı anlarımızda bile beynimizin arka planlarında varlığını korur...

Ben, Orgeneral Başbuğ’un bu sözü bir savunma mekanizmasının sonucu olarak gündeme getirdiğine inanmıyorum. Aksine, askerin, Türkiye gibi çok belalı bir bölgede tartışmaların vardığı noktaları giderek bir “risk” olarak algıladığını düşünüyorum.

Çünkü askerlik bir “risk değerlendirme sanatı”dır ve askerler “risk algılamalarına” göre hareket ederler.

Genelkurmay Başkanı’nın ortaya koyduğu formül, ordunun “caydırıcılık” gücünde yaşanabilecek bir sallantıya tepki niteliği taşımaktadır büyük olasılıkla...

Ama formülün gerçek boyutlarına oturtulması ve geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

‘Güç’ün yeniden tarifi

“Güçlü ordu, güçlü Türkiye” sloganına “sivil” boyut getirilmediği takdirde, başta, son derece normal görünen düşünce yapılanması siyasi açıdan büyük bir yabancılaşmaya dönüşebilir.

Orgeneral Başbuğ bir askerdir, ordunun en üst düzey komutanıdır ve sloganı sadece kendi kurumu açısından ifade etmesi normal karşılanmalıdır.

Ama düşünce bu haliyle kalırsa, bizi, 20’nci yüzyılın ilk 50 yılına damgasını vurmuş siyasal rejimlerin labirentlerine sürükleyebilir.

“Ordu-millet” kavramının güçlü olduğu, bunun siyasal rejim açısından büyük riskler taşıdığı ve toplumları çok büyük serüvenlere sürüklediği nostaljik dönemler...

Oysa, günümüz dünyasında “güç” salt ordunun gücüne indirgenemeyecek ölçüde karmaşıktır...

Bir devlet açısından gücü tarif etmenin de zamanıdır...

Türkiye’nin gücü... Nereye?..

Sadeleştirerek sürdürmekte yarar var:...

“Güçlü Türkiye”nin ana formülü şudur: “Güçlü ekonomi, güçlü hukuk, güçlü ordu...”

Bu formül, sivil siyasetçi ve sivil bürokrasiye büyük sorumluluklar taşıyan bir formüldür ve günümüz dünyasının gerçeklerini yansıtmaktadır.

Eğer bugün, Türkiye, Balkanlar-Kafkasya hattında bir “bölgesel süper güç” olarak adlandırılıyorsa, bunun nedeni, 70 milyonluk dinamik nüfusuyla çok büyük bir ekonomik potansiyel taşımasıdır.

Bunun nedeni asla nüfusun kalabalıklığı buna bağlı olarak da ordusunun yapılanması değildir. Böyle olsa, Türkiye’den çok daha kalabalık Pakistan’ın, Türkiye’nin çok ötesinde bir siyasal ağırlığı olması gerekirdi. Ama değildir. Çünkü Türkiye, bulunduğu bölgede ağırlığını ekonomik gücünü yayarak güçlendirmekte, özellikle enerji hatları diplomasisi ile tarihinin en büyük uluslararası ağırlık noktalarından birine varmaktadır.

Hukuk konusunda uzun konuşmaya gerek yoktur, demokratik siyasete bağlı bağımsız hukuk sistemine sahip olmayan bir ülkenin bu dünyada sözünü dinleyecek hiç bir kulak yoktur. Olsaydı, bütün o güçlü potansiyeli ile İran adam olurdu...

Formülü iyi oturtmalıyız

Orgeneral Başbuğ haklıdır: Güçlü ekonomiye sahip, demokratik Türkiye’nin ordusunun zafiyet içinde olması bir felaket senaryosudur. Türkiye’yi bir anda, Polonya düzeyine indiriverir... Ayakta kalabilmek için mutlaka bir süper gücün vesayetinde yaşamaya alışmış devlet yapılanması... Veya bir dönemin Hindistan’ı... Çözümsüz binbir türlü bela...

1. Türk ekonomisi bütün hastalıklardan arınıp güçlü olmak zorundadır...

2. Türk demokrasisi ve bağımsız hukuk sistemi güçlü olmak zorundadır.

3. Türk ordusu güçlü olmak zorundadır...

Formül budur. İnsanlık açısından bizim algılamalarımızın çok ötesinde büyük bir değişim çağı yaşanıp, bu gezegen kalıcı barışın yollarını bulmadıkça, formül böyle kalacaktır.

 



Bu haber 533 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,065 µs