En Sıcak Konular

ABD ziyaretinin sebebi ne?

31 Ağustos 2009 09:31 tsi
ABD ziyaretinin sebebi ne? Başbakan Erdoğan, önemli bir seyahate çıkmak üzere.

İsmail Küçükkaya / Akşam

Erdoğan, ABD'ye gidiyor

Irak'taki Amerikan askerleri Türkiye üzerinden  çekilecek. Henüz bir anlaşma veya açıklama olmasa, hatta 'son ana kadar böyle bir gündem yokmuş gibi davranılsa da' bunu göreceğiz. 
Üç gündür ABD'nin füze kalkanı projesinin Türkiye'ye kaydırılacağı haberleri yayılıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 'Bize öyle bir teklif gelmedi' dedi, doğrudur. Ne var ki; 'Washington'da politika yapıcılar arasında bunun tartışıldığı' sır değil. 
Size ilk buradan duyurmuş olalım:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çok yakında önce İngiltere'ye, ardından ABD'ye gidiyor. Bürokratlar şu anda gezi programları üzerinde yoğun bir çalışma sergiliyorlar. Belki de bir formülle Obama'nın göreve başlar başlamaz gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin iadesi yapılacak.
İktidarda geçen zaman, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Beyaz Saray arasındaki ilişkilerin gelişmesine yaradı. Erdoğan'ın 5 Kasım 2007 Washington ziyareti ve Bush'la görüşmesi tarihi nitelikteydi. Bugünkü gündemimizi belirleyen ve geleceğe taşacak en önemli gelişmelerin temeli o gün atıldı.
Cumhuriyetçiler'in gidip, Demokratlar'ın gelmesi ilişkinin kapsamını daraltmadığı gibi, tam tersi bir etki yarattı, bugün yeni bir rüzgar esiyor. 
Süreç, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkisinin ateşini düşürdü ama türlü engellere rağmen, iki taraf belli bir    rotada sabit kalıyor. En azından 'beraberlik' bitmiyor, biraz mesafeli de olsa sürüyor.
Peki bunları nasıl okumalı?
Cevap: 'Küresel sistemle entegrasyon.'
Hem hükümetin hem de yedi yıldır     yönettikleri Türkiye'nin dünya sistemine   eklemlenmesi.
Şimdi, büyük fotoğrafa bakarak, 'nasılına ve nedenine' geçelim.


Ekonomik kriz, Japonya'da İktidar değiştirdi
Küreselleşme tamamen ekonomi   üzerine inşa edilmiş güçlü bir sistem. Her şeyi ve herkesi etkisine alıyor. Siyaseti de o belirliyor, hukuku da...
Her şey uluslararası sermayenin güvenli yatırım yapmasına uygun dizayn ediliyor.
Bakınız, Japonya'da hafta sonu yapılan seçimlerde neredeyse yarım asırdan sonra ilk kez iktidar değişiyor. Geleneklerine bağlılıklarıyla ün salmış Japonlar, adeta çok partili hayata bugün itibarıyla geçiyor. Tüm anketlerin gösterdiği gibi bunun sebebi 'ekonomi politikalarına ve artan işsizliğe tepki.'
ABD'ye bakalım...
FED Başkanı Bernanke'nin atanmasına değinmiştik. ABD Başkanı Obama, partisine yakın birini değil, aslen bir Cumhuriyetçi olan Bernanke'yi krize karşı uyguladığı 'akıllı, sakin ve cesur' kararlarından dolayı dünyanın en güçlü bürokratı olarak atama kararı aldı.  
Çin mucizesinin sırrı
Geçenlerde Çin Başbakanı Wen Jiabao ile yapılan bir TV röportajına rastladım. Beş yılda ilk kez konuşmuştu, 'Dünyanın süper    güçlerinden birisiniz. Neden Irak'ta, İran'da, Sudan'da insanlık dramlarına müdahale etmiyorsunuz?' sorusuna 'Hayır biz süper güç değiliz. Biz    ülkemizin ekonomik kalkınmasına     odaklanıyoruz' yanıtını verdi. Derinlemesine     düşünelim, çok etkileyici   değil mi?
Bir başka merak konusu, 'Elinizde yüksek   miktarda ABD hazinesinin bonoları var. Bunu bir silah olarak kullanacak mısınız?'  şeklindeydi.

'ABD ile karşılıklı çıkarlarımız var. Ekonomik krizden çıkmak için beraber hareket edeceğiz. Biz ekonomik       argümanları silah olarak kullanmayız' cevap bu.

Gazeteci Fareed Zakaria, Çin'in az konuşan, çok akıllı başbakanıyla sohbetine, 'Ekonomik açıdan olağanüstü bir büyüme sergilediniz, Çin mucizesinin sırrı nedir?' diyerek devam etti. Bakın, nasıl
karşılık aldı:

'Çin'de 200 milyondan fazla internet    kullanıcısı var. Politik reformlar ve ekonomik reformlar birlikte yürür. Demokratik seçimler, hukukun üstünlüğü, adil yargılama, şeffaflık ve özgür medya. Bu ilkeleri yerleştirmeye çalışıyoruz. Ekonomik kalkınma ile demokrasi birbirini destekliyor.'
Bazen söylemler, uygulama kadar önemli değil midir? 'Varlığın evi olan dil' kim olduğumuzu, ne yaptığımızı ve nereye gideceğimizi göstermez mi?

28 Şubat'ın dönüştürücü etkisi
Bir başka zorlu coğrafyaya dönelim:
ABD ve İngiltere birlikleri Afganistan'da en büyük zayiatlarını ağustosta verdiler. İngiltere Başbakanı Brown dün Afganistan'daydı. Karzai seçimleri kazandı. Uluslararası aktörlerin bir numaralı önceliği 2010'dan itibaren Afganistan olacak. Dünyanın bütün coğrafyalarında ciddi hareketlenme var. Sistem, Afrika'dan Ortadoğu ve Uzakdoğu'ya kadar her yerde yeni halkalar ekleyerek hem çıkarlarının hem de ilkelerinin kökleşmesine çalışıyor.  

İşte Türkiye böyle bir konjonktürün ışığında kendi geleceğini tasarlıyor. Ergenekon'dan Kürt açılımına, füze kalkanından Afganistan'a, hatta IMF ile ilişkilere kadar her konu büyük bir dünya siyaseti şemsiyesi altında yorumlanmalı.

Bunu gerçekleştirmek İslamcı gelenekten gelen AK Parti hükümetine tesadüf ediyor. Evet, 28 Şubat o geleneği dönüştürdü, elbette sistem de dönüşüyor. Toplumsal dinamiklerin değişmesi karşılıklıdır. 28 Şubat olmasaydı Başbakan Erdoğan ve arkadaşları, AB taraftarı olmayacaklardı. Hatta en büyük öfkeleri Batı'ya, iki yüzlü diye gördükleri Avrupa'ya dönüktü.

Şimdi, on yıllardır 'içeride yaşadıkları meşruiyet krizlerine çare olarak Brüksel'i, Washington'ı' görmelerine niye şaşıralım ki?  

'İçeride' yaşadığımız bu karşılıklı etkileşim/dönüşüm hiç kuşkusuz uluslararası arenada da gerçekleşiyor. ABD'nin söylemleri, Obama'nın açılımları dikkat çekici değil mi? ABD Genelkurmay Başkanı Mullen, 'Çok hatalar yaptık; ince ve anlayışlı olan İslam alemini anlamak için çaba göstermedik' diyor.
Dünya kendi barışı, huzuru ve istikrarı için yeni bir politika deniyor. Türkiye böyle şanslı bir konjonktürün avantajlarıyla karşı karşıya. Yeni bir dünya kuruluyor, Türkiye oradaki yerini alıyor. Olup bitenlere
bir de böyle baksak...



Bu haber 1,043 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,706 µs