Bir detay ve mevzunun bamteli

30 Ağustos 2009 12:52 tsi
Başbakan Yardımcısı Arınç’ın Ankara Temsilcilerine verdiği iftar yemeğinde yaptığı açıklamalarda ‘detay’ gibi görünen bir husus var. Bazı ‘detaylar’, sanıldığından daha çok önemlidir. Çünkü sahip olduğunuz anlayışı ele verir&

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümette medyadan sorumlu bakan sıfatıyla belli başlı medya organlarının Ankara Temsilcilerine bir iftar yemeği verdi ve beklendiği üzere yemek esnasında “demokratik açılım” süreciyle ilgili açıklamalar yaptı.

Arınç’ın açıklamaları, daha çok medya ile ilişkiler ve muhalefet partilerinin bu sürece ilişkin tutumlarıyla ilgili değerlendirmeler yönüyle öne çıkarılarak yazılı ve görsel medyada yansıtıldı.

Bu açıklamalar içerisinde “ayrıntı” gibi kalan bir husus var ve biz de ona mercek tutma gereği duyduk.

Enis Berberoğlu’nun bugünkü Hürriyet’te yer alan “Medyada destek halktan daha fazla” başlıklı yazısından öğrendiğimize göre, Arınç, Başbakan Erdoğan’ın neden aylar sonra DTP ile görüştüğü ile ilgili bir soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Başladıktan sonra İmralı’yı da aşan, DTP’yi de aşan bir süreç var. Siz DTP’yi teröristle bir tutar, yasal olmayan bir parti yerine koyarsanız, Güneydoğu’da masum Kürt’le teröristi aynı kefeye koymuş olursunuz. Böyle bir partiyi yok sayarsanız, hiçbir sonuç alamazsınız. Meclis Başkanı’yken hangi ile gitsem DTP’li belediyelere de gittim. Valiler bana, aman diyorlardı, ben de onları halk seçmedi mi, milleti belediye, devleti valilik temsil eder diyordum.”

Bilindiği üzere muhalefet partileri CHP ve MHP, ama özellikle de CHP lideri Deniz Baykal, Erdoğan’ın DTP ile görüşmesiyle ilgili “PKK ile, İmralı ile kol kola girdiler” şeklinde ağır ithamlarda bulunmuştu.

Mesele; demokrasinin, serbest seçimlerin sonuçlarını “işine geldiği gibi” yorumlamak lüksüne hiç kimsenin sahip olmadığı, olmaması gerektiğidir.

Genel ve yerel seçimlerde Kürt yoğunluklu yurttaşlarımızın yaşadığı illerde elde ettiği başarıyla dikkatleri çeken DTP’nin politikaları, söylemleri elbette ki eleştirilebilir. Ama bu partiyi legal, yasal, seçimlere giren bir parti değilmişçesine ele almak, Kürt sorunu gibi ağır bir sorunun çözümü noktasında bu partiyle de diyaloga girilmesini “ağır” sözlerle eleştirmek, bugünlerde yine çokça sözü edilen “bölücü”, “ayrımcı” bir zihniyetten başka bir şey olabilir mi?

Hem “birlik-beraberlikten” söz etmek ve hem de mecliste gurubu bulunan bir partiyle diyalog kurulmasını ağır sözlerle eleştirmek birbiriyle bağdaştırılabilir mi?

Elbette ki hayır.

Arınç’ın sözleri bu yönüyle de önemlidir.

Arınç’a sorulan sorulardan biri de “son terörist öldürülünceye kadar operasyonların devam edeceği” konusu idi.

Bu da Arınç’ın cevabı:

“Son terörist ölünceye kadar bombalamalar devam edecek denildi. Bu sözleri iyi değerlendirmek lazım. Bombayla caydırıcı olursunuz. Ama terör sadece silahla, bombalamayla bitmedi. Terör bir sonuçtur. Sonucu meydana getiren sebepleri ortadan kaldırmamız lazım.”

“Sonucu meydana getiren sebepleri ortadan kaldırmak…”

Meselenin “bam teli” tam da bu değil midir?

www.iyibilgi.com zoom

Bu haber 1,342 defa okundu.