En Sıcak Konular

Sihirli sözcük

29 Ağustos 2009 09:46 tsi
Sihirli sözcük Dinamikler tersine mi döndü? Açılım artık bir 'lütuf' mu?

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Sihirli sözcük

Başbakan Tayyip Erdoğan son 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, "Bedeli ne olursa olsun sorunun çözümü için sonuna kadar gideceğiz" de demiş, "Biz Türkiye'nin tamamı değiliz, gelin sorunu hep birlikte çözelim" de...

Bu iki cümledeki sözcüklerden hangisi 'sihirli', doğrusu bilmek isterdim. Konuşma yapılana kadar hükümetin 'Kürt sorunu' konusunda hangi adımları atacağını bilmedikleri bahanesiyle sürece şiddetle karşı çıkanlar, dünden başlayarak, "Keşke böyle bir konuşma çok daha önce yapılsaydı" temennisi eşliğinde itirazlarından vazgeçer görüntüsü verdiler...

İtirazcıların hislerini yansıttığı anlaşılan bir sütunun dünkü başlığı çok manidardı: "Açılım şimdi başladı."

Aman Allahım, nazar değmesin... Yunus'tan ödünç aldığı dizeyle bir ara "Söz ola kese savaşı" demişti ya Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmayla buna en çarpıcı örneklerden birini kendisi vermiş oldu.

Sevinmeli mi buna, yoksa üzülmeli mi, bilemiyorum.

Bazılarınızın 'sihri' başka yerde arama eğiliminizden elbette haberdarım; sürece gelen itirazların bıçak gibi kesilmesini askerin Zafer Bayramı vesilesiyle yayınladığı mesajla 'ince ayar' çekmesine bağlayanlar herhalde az değil. Oysa biraz dikkatlice bakıldığında şu gerçek kolayca görülecektir: Askerin çıkışını kendilerine yontup iktidara "Süreci derhal bitir" aklını verenler vardı; Başbakan Erdoğan'ın konuşması sonrasında onların sesi de daha yavaş çıkıyor...

Keşke bu üslubu en başta benimseseydi Ak Parti... Başbakan Meclis'te grubu olan siyasi partileri en baştan ve hiçbir ayırım yapmadan ziyaret etse ve başlatmayı düşündükleri süreç için 'açık uçlu' yöntemi neden benimsediklerini anlatsa, sorunu hep beraber çözme dâvetini de orada yapsaydı.

Dün bir sütunda CHP'yi sürece dahil etmek için cazip bir teklif de yapıldı; gerçekten de konunun görüşüldüğü Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına Meclis'te grubu bulunan tüm siyasi parti liderlerinin -hiç değilse anamuhalefet partisi genel başkanı Deniz Baykal'ın- katılması sağlansaydı keşke...

Zararın neresinden dönülse kârdır; hiç değilse bundan sonra yeni bir üslupla sorunun üzerine gidilebilir. Çözümü geciktirmeyip sürecin yolunu kısaltacak her türlü tedbire başvurarak...

Yine de sevinçten çalmakta olan etek zillerimizin gürültüsünü hafif tertip bastırıp bu âni dönüşün gerçek sebebini aramakta yarar var. Acaba ne oldu da, düne kadar anlaşılmaz bir inatla, sürece, yöntemine, bayrağı Ak Parti'nin taşımasına itiraz edenlerin önemli bir bölümü, şu son birkaç gün içerisinde tavırlarını değiştirdi? Askerin çıkışı herhalde bir rol oynadı; Tayyip Erdoğan'ın konuşması da dönüşleri için iyi bir bahaneydi...

Fakat başka bir sebep -daha esaslı bir sebep- olabilir mi?

Aklıma gelen tek ihtimal şu: Muhalefetin zorlamasıyla askerin sürece alenen müdahil olması ve ardından gelen 'Ulusa Sesleniş' ile verilen mesajlar, itirazların dillendirilmeyen esaslı bir sebebini ortadan kaldırmış olabilir. İtirazlar çoğumuzun sandığı gibi 'sorunun özüne' veya elde edilmesi muhtemel sonuca değil de, benimsenen yöntemin muhtemel bir yan ürününe olmasın sakın?

Sözgelimi, süreçte benimsenen 'ucu açık' yöntemle yalnız 'Kürt sorunu' için çözüm yolunda adımlar atılmış olmuyor, bir başka şey daha gerçekleştiriliyordu: 'Devlet' dediğimiz aygıt da bizdeki 'kapalı kutu' biçiminden uzaklaşıp ciddi bir dönüşüm geçirerek demokratikleşiyordu. Çıkışlar, müdahaleler bunu durdurmuş oldu.

Şimdi tutulan yolla çözüm gelecekse, bu, bildiğimiz devlet mekanizmasının bir bağışı olacak...

Düşüncemi kendime de saklayabilirdim, ama üzerinde sizler de 'imal-i fikr' edesiniz istedim...



Bu haber 931 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,975 µs