Sıkı fıkı iki dost

29 Ağustos 2009 02:15 tsi
Daha önce birbirlerini kıya sıya eleştiren medyanın iki sivri dili artık sıkı fıkı iki dost... Ahmet Hakan ve Oray Eğin’den bahsediyoruz... Öyle ki sadece hayata bakışları benzeşmiyor artık, kullandıkları dil de aynı şekli alıyor. İşte iyibilgi merc

Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir yazmasaydı dikkatimizi çekmeyecekti. Daha önce sık sık spekülasyonu yapılan medyadaki “Soner Yalçın-Oray Eğin”, Tuğçe Tatari ya da kimilerine göre Ahu Özyurt gibi isimlerden oluşan kliğe Ahmet Hakan’ın da katıldığını belirtiyor Yükselir. Onun kaleminden okuyalım: Her nasıl olduysa Ahmet Hakan, başını Soner Yalçın'ın çektiği, Oray Eğin, Tuğçe Tatari ve daha başka birkaç kişiden oluşan ekibin sevip saydıkları, dibinden ayrılmadıkları, Oda üzerinden sürekli selam çaktıkları ve sohbetlerinde, "Artık o da bizden!" dedikleri bir adam oldu... Ekiple Ahmet Hakan'ın bu yakınlığı onun eski dostları arasında infial yarattı. Ve hatta, deliler gibi âşık olduğu Pelin Batu'nun bu yakınlaşmaya tepkisini anlamayıp terk edilmeyi bile göze aldı.

Yükselir “Peki ne oldu yahu? Nasıl oldu bu?” diyerek bitiriyor yazısını. Bir sonraki yazısında ise bu sorunun yanıtını Ahmet Hakan’ın hedef olma korkusuyla açıklıyor. Yükselir’in bu yanıtı tartışmalı, ancak Ahmet Hakan’ın “o klik”in vazgeçilmez bir üyesi olduğu tezi üzerinde durulmayı hak ediyor.

Hak ediyor çünkü gerçekten de bu isimler arasında sıcak bir yakınlaşmanın varlığı seziliyor. Hem de yazılarından... daha önce birbirlerine verip veriştiren bu isimler özellikle son bir haftadadır birbirlerini öven yazılar yazıyor, “kliğin” hiddetini çeken isimler aynı kalemden çıktığı izlenimi uyandıran metinlerle hedef alınıyor. Üstelik benzer eleştirilerle...

Önce işin övgü kısmından başlayalım. Ahmet Hakan, ilk kez Soner Yalçın’ı övdüğü 24 Ağustos tarihli yazısında genç meslektaşını övüyor ve yazısını “ne diyelim ellerine sağlık Soner” diye bitiriyor. Ahmet Hakan’ın Soner Yalçın’la ilgili sert eleştirileri ve “'Kitapları çok satsın diye ailelerin soy kütüklerini sıralayan adam” diye biraz da müstehzi bir ifadeyle kendisinden bahsettiği biliniyor.

Ancak Yükselir’in de söylediği gibi bu eleştiriler kesiliyor ve ekip içerisinde sıcak bir yakınlaşma başlıyor. Öyle ki bu yakınlaşma yazıdaki dile de yansıyor. Özellikle Ahmet Hakan ile Oray Eğin’in dilleri neredeyse birbirinin şeklini alıyor. Kullandıkları kelimelere varana kadar.

Yine bu haftadan bir örnekle analizimizi süsleyelim:

Oray Eğin 26 Ağustos tarihli yazısında Sabah yayın yönetmeni Erdal Şafak'ı “tasfiye olacak ilk gazeteci” diye tanımladıktan sonra onu şu sözlerle eleştiriyor: Koskoca Sabah gazetesinin tepesine getirilen kapasitesiz adamda hiç utanma yok değil mi? Belli ki bu görev onun kalibresini kat be kat aşıyor. Tek bildiği yazıişleri hamallığıdır onun... Oray Eğin bir de Şafak için “Emeç renkli bir gazeteciydi” diyerek renksiz nitelemesinde bulunuyor.

Oray’ın peşisıra Ahmet Hakan eline alıyor kalemi. Erdal Şafak’ı eleştirdiği 28 Ağustos tarihli dünkü yazısında Şafak için şunları söylüyor:  Renksizliği ve iddiasızlığı şiar edinmiş bir adam olarak Sabah Gazetesi gibi mayası “renklilik” ve “iddia” üzerine bina edilmiş bir yayın organının başına getirilmiş durumda... Aslen renksiz ve iddiasız bir adama, zorlama iddia ve zorlama renklilik içeren bir görev verilirse... O adama acınmaz da ne yapılır? Bunu demekle kalmıyor şunları da söylüyor Hakan: İhtirası su götürmez ama kifayeti tartışılır birinin acıklı çırpınışları karşısında merhametten başka yapacak bir şey bulunamaz ki? Bazen sinir olsak da kifayetsiz muhterislere acınmaz da ne yapılır?

Ez cümle her ikisi de Erdal Şafak’ı benzer sözlerle eleştiriyor, onu hem renksiz hem iddiasız hem de kalibresiz ya da kifayetsiz buluyor. Konu Erdal Şafak ve “Nazlı Ilıcak sansürü” olunca iki dost ağız birliği ediyor ve aralarındaki benzeşme satırlarına, eleştiri üsluplarına hatta kullandıkları kelimelere yansıyor. Ne diyelim dostlar alışverişte görsün.

Ha bu arada neden o kliğin hedefinde bugünlerde Erdal Şafak var?

Birden fazla sürpriz isim ve olayı içinde barındıran bu sorunun yanıtı yarına...

 

 

Bu haber 915 defa okundu.