'Rahat'da dinleyebilir miyiz?

25 Ağustos 2009 14:51 tsi
Hayır, dinleyemeyiz.. Peki Komutan tam ne dedi? iyibilgi Ankara

Tabii bundan sonra Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Zafer Haftası mesajı konuşulacak bir süre.

Çünkü gayet açık ki, bu “mesajın bir mesajı” olduğu belli. Ve dahası “kılçıksız”.  Yani, ağır diplomatik açıklamaların içinden çıkarılına kadar yorğun düşülen bir metin yok ortada.

Onun için mesajı biraz parçalarına ayırarak incelemek yeterli olacak. Birincisi, bu açıklamanın son günlerde hep tartışılan Kürt açılımı meselesinin göbeğine gelmiş olması.

Yani zamanlası tam budur ve içindeki mesajlar da bununla ilgilidir. TSK, “Anayasa'nın değiştirilmesi teklif bile edilemez olan 3'üncü maddesine, yani, "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” sık referans yapan bir kurum doğal olarak.

Ancak bu sefer mesaj ardılında saklı:  “Dili Türkçe'dir." 3’üncü maddeyle ilgili diğer nokta ise “tekrar” edilmesi. Yani General İlker Başbuğ’un sık kullandığı ifade ile “altının çizilmesi”.

Bir defa kullanılıyor, “Dili Türkçe’dir” deniyor.. İkinci kez geçtiğinde ise durum şöyle: “Türk Silahlı Kuvvetleri, ATATÜRK tarafından bizlere emanet edilen ve Anayasa'nın 3'üncü maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında…”

Tekrar ediliyor. Altı çiziliyor diyoruz. Korunmasın da ne? “Taraftır ve taraf olmaya da devam edecektir.” Sadece “ulus-devlet” ve “üniter devlet”de taraf değil TSK. Türkçe’de de taraf.

Yani iki mesaj var. Bir “tekrarlayarak söylüyoruz ki”, üniter ve ulus devlette tarafız. İki, Türkçe’de tarafız.

Bedel…

Devam edelim: “Ülkelerin ve milletlerin bütünlüğünün korunmasının bir bedeli vardır.” Elbette, peki kim ödüyor, ödeyecek?

“Türk Silahlı Kuvvetleri; bu bedelde kendisine düşen tarihi görev ve sorumlulukların bilinci içerisindedir.” Biz ödüyoruz, ödeyeceğiz diyor TSK, ki doğrudur.

Hesabı da şudur: “Bugüne kadar bölücü terör örgütü ile mücadelesinde 5003 evladını şehit veren Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa ve yasalar çerçevesinde, bölücü terör örgütüne karşı bugüne kadar dünyada eşine hiç rastlanmayan bir başarı ve özveriyle yürüttüğü mücadeleye bundan sonra da artan bir kararlılıkla devam edecektir.”

İşte burası biraz daha önemli. “Devam edecektir!” Yani şu sıralarda tam da konuşulan, terör örgütü PKK’nın sözde ateşkesinin devamı, silah bırakması, teslim olması, vb. Meseleler TSK’yı bağlamıyor. “Ben işimi yaparım” diyor.

Tabii bu aynı zamanda, “TSK da operasyonları durdursun” diyen kimilerinin önerisini de daha başından oyun dışı bırakıyor ki, bu da açık mesajlardan biri.

Siz yapın, biz zaten işimizi yapıyoruz…

Asıl kritik noktalardan biri burada… “Türk Silahlı Kuvvetleri, bölücü terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, güvenlik alanının dışında kalan ekonomi, sosyo-kültürel ve uluslararası alanlarda da devlet tarafından gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğuna inanmaktadır.”

Yani… “Biz terörle mücadele ediyoruz. Sivilde neler yapılması gerektiğini de söylüyoruz. Yapın.”

Bu paragrafın önemi biraz şurada: TSK bunu ilk kez söylemiyor. Şimdi de söylemiyor. Defalarca ve bundan önce de söyledi.

Şimdi bir anlamda “tekrarlıyor”. “Kürt açılımı” gibi yeni bir süreçten ziyade, eski konuma gönderme yapıyor.

Denebilir ki, “açılım maçılıma çok takılmayın, herkes ne yapılması gerektiğini biliyor, bunları yine beraberce yapalım” deniyor. 

Ve üçüncü kez… “Ulus-devlet ve üniter-devlet yapısına hiçbir gerekçeyle zarar verilmesini kabul edemez.” Artık açıklamaya, analiz etmeye gerek yok sanırız.

“Kültürel farklılıklara saygılıdır. Ancak kültürel farklılıkların siyasallaştırılmasını, başka bir ifadeyle siyasal temsil aracı olmasını, toplumsal siyasal kimlik unsuru haline getirilmesini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası içinde mümkün göremez.”

“Terör örgütü ve destekleyicileriyle ilişki kurulmasına yol açabilecek hiçbir faaliyet içinde bulunamaz.” Bu cümlede “gizli özne”nin de billurlaştırılması gerekiyor.

Terör örgütü eşittir PKK ve Abdullah Öcalan. Destekleyicileri: DTP olsa gerek!

“Her konuyu tartışabilme özgürlüğünün, devletin varlığını riske sokacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma ortamına sokacak konuları içermemesi gerektiğine inanır.” Bu da işin tadını kaçırmayın olarak özetlenebilir.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,341 defa okundu.