DTP'den çok sert açıklama

25 Ağustos 2009 14:17 tsi
Açılımda bahar havası sona erdi. Askerin ve AK Parti'nin son açıklamaları fitili ateşledi. DTP ılımlı dili bir kenara bıraktı.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) grup yönetimi, TSK’nın yaptığı açıklama ve siyasette son günlerde Kürt sorunu üzerinden yaşanan polemiklere ilişkin açıklama yaptı. DTP Grup Başkanvekilleri Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak imzasıyla yapılan ortak açıklamada, AKP’nin bu süreçteki tutumunun umut verici olmaktan ziyade kaygı oluşturan bir durumda olduğu vurgulandı. Hükümetin gelinen aşamada çözümü zora sokacak girişimlerde bulunduğu belirtilen açıklamada, “Açılım sürecinin başından bu yana yapıcı ve sorumlu bir politika izlemeyi esas alan partimize yönelik tutuklama ve gözaltı furyası devam ederken, diğer yandan Kürt halkının değerlerine yönelik saygı sınırlarını aşan saldırılara karşı, AKP de aynı üslupla cevap vererek bu provakatif ve saygısızca tutuma ortak olmaktadır. Kürt halkının dilinin, kültürünün, demokratik haklarının CHP ve MHP tarafından bölücü talepler olarak değerlendirilmesi karşısında AKP hükümeti bu taleplerin bölücü olmadığını tam tersine 80 yıldır inkar edilen Kürtlerin demokratik hakları olduğunu savunmak yerine, ürkek ve korkak bir yaklaşımla ‘zaten biz de sizin gibi düşünüyoruz’ diyerek muhalefetin haksız tutumuna ortak olmakta ve çanak tutmaktadır” denildi.

‘İDAMI HALK DURDURDUR’
Abdullah Öcalan’ın yol haritasının engellenmesine tepki gösterilen açıklamada, “Diğer yandan Sayın Öcalan’ın Kürt sorunun kalıcı ve barışçıl çözümü konusundaki etkisi ve katkısı biliniyor olmasına rağmen hem kendisinin tecrit koşullarında hiçbir değişiklik yapılmamış olması, hem de kendisinin açıklayacağı yol haritasının engellenmesi, süreci başlı başına zora sokan gelişmelerdir” denildi. Abdullah Öcalan’a verilen idam cezasıyla ilgiyi olarak AKP ve MHP arasında sürdürülen tartışmalarında seviyesiz ve çirkin olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

“Şu çok açık bilinmelidir ki Sayın Öcalan’ın idam edilmesini engelleyen ne MHP, ne DSP, ne de ABD’dir. Sayın Öcalan’ın idamını durduran güç O’nun arkasındaki halk desteğidir. İdam sehpaları ve yağlı urganlardan medet uman zihniyet, AKP’de de olsa MHP’de de olsa birbirinin aynıdır ve aynı çıkarlara hizmet ederler. Bu dil barış dili değil, tam tersine incitici, provakatif bir çatışma dilidir. Bu ülkede çatışmayı ve savaşı 30 yıldır sürdüren dilden hiçbir farkı yoktur. Kaldı ki açılımdan söz eden bir hükümetin kalkıp da idam cezasının kaldırılmasını eleştirmesi ve bunu bir politik malzeme olarak kullanması tam anlamıyla siyasi faciadır. Batı demokrasilerinde hatta birçok üçüncü dünya ülkesinde bile Türkiye’den çok önce kaldırılmış olan idam cezasının Türkiye’de de kaldırılmış olması siyasi bir suçlama mevzusu olmamalıdır. Demokratik bir gelişmeye karşı böylesi bir yaklaşım içinde olan Hükümetin, şimdi demokratik adımlarla neyi kastettiği haklı olarak sorgulanır.”

"KÜRTLERİN DEĞERLERİNE DİL UZATMAYIN"
Kürtlerin değerlerine “dil uzatılmasının’ trajik olduğu belirtilen açıklamada, hükümetin de askeri operasyonlara destek verdiği belirtilerek, “Son MGK bildirisinden ve Genelkurmayın açıklamasından da anlaşılacağı üzere AKP’nin açılım dediği şey aslında bilinen resmi söylemin allanıp pullanmasından ibaret kalmaya adaydır” denildi. “DTP’yi ve Kürtleri sorumlu bir dil ve üslup kullanmaya davet eden ve karşılıklı hassasiyetlerden söz eden kesimlerin de bu seviyesiz yaklaşımlar karşısındaki suskunluğunu anlamak mümkün değildir” denilen açıklamada şöyle devam etti:

“Şüphesiz ki 72 milyon yurttaşın hassasiyetinden söz ederken bu 72 milyonun içinde Kürtlerin de olduğu unutulmamalıdır. Gelinen aşamada, AKP’yi sürece daha ciddi, daha sorumlu ve daha cesur sahip çıkmaya çağırıyoruz. Demokrasiden, hak ve özgürlük anlayışından uzak, çatışmacı, kışkırtıcı yaklaşımlar karşısında geri adım atan ve demokratikleşme söylemini bir kenara bırakıp terör söylemine sarılan bir anlayış daha işin başında tökezlerse halkın umutlarının kırılması an meselesi olur. Bu çerçevede AKP Hükümetine bir kez daha hatırlatıyoruz ki; demokrasi mücadelesi ilkesel ve vicdani bir duruşu ve elbette ki bedel ödemeyi göze almayı gerektirir, eğer bu cesareti ortaya koymaktan kaçacaksanız halkı boş yere umutlandırmaktan vazgeçin, aksi takdirde en çok kaybeden siz olursunuz.”

Gazeteport

Bu haber 1,085 defa okundu.