Sabotaj endişesi artıyor | " /> Sabotaj endişesi artıyor | "/>

En Sıcak Konular

Sabotaj endişesi artıyor

19 Ağustos 2009 13:33 tsi
Sabotaj endişesi artıyor Lale Sarıibrahimoğlu uyardı: "Uyanık olmak lazım..."

Lale Sarıibrahimoğlu / Taraf

Kürt açılımını sabotaj endişesi...

Gerek DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, gerek İçişleri Bakanı Beşir Atalay, gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kürt sorununun çözümü yolunda başlatılan açılımı sabote etme girişimlerinden duydukları endişeyi, provokasyonlara karşı dikkatli olunması yolundaki uyarılarıyla dile getiriyorlar.

Kısmen üstü örtülmekle birlikte ilk kez Türkiye’de devlet ile mafya arasındaki bağın gözler önüne serilmesi açısından önem taşıyan Susurluk çetesi davası, Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrasındaki Kürt isyanları, son 24 yıldır devam eden terör, faili meçhul cinayetler, gençleri birbirine kırdırıp darbeyle asayiş sağlama arayışları, irtica geliyor bahanesiyle yapılan 28 Şubat darbesi, son olarak da silah zoruyla hükümeti yıkmayı da içeren anayasal düzeni ortadan kaldırma faaliyetleri üzerine odaklanan Ergenekon soruşturması ve davası.

Böylesine kirli işlerin döndüğü, dolayısıyla toplumun umutsuzluğa hapsedildiği Türkiye’de, ülkeye çağ atlatacak nitelikteki Kürt sorununun çözümü önünde engel çıkarmak isteyenlerin olacağı son derece açık.

1990’lı yılların sonrasında, Türkiye’de mafya düzeninin uzun süredir hâkim olduğuna ve devlet adına iş yaptırılanların sonradan nasıl kontrolden çıkıp çeteleştiklerine hep birlikte tanık olduk. Çete elebaşlarına, devletin yeşil pasaport verdiğini de hep birlikte gazetelerden okuduk.

1996 yılında gerçekleşen Susurluk kazasının akabinde Başbakanlık görevinde bulunan Bülent Ecevit’in, “Önlerinde düğme iliklediğimiz adamlar meğerse mafya ile işbirliği içindeymiş,” yolundaki sözlerini de duyduk. TSK’nın eski özel harekâtçısı Korkut Eken’in, Susurluk’tan hüküm giymesine, emekli generallerin tepki vererek kendisini “kahraman” ilan etmelerine de tanık olduk. Bugün Ergenekon’un avukatlığına soyunanlar, Susurluk hâkimlerinin verdiği karara meydan okuyanlar, geriye dönüp bir arşiv taraması yapsınlar, belki neyi savunduklarını anlayıp, biraz olsun utanırlar.

Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in, Susurluk kazasında ölen ve yedi sol görüşlü öğrencinin öldürülmesi olayına da adı karışan Abdullah Çatlı’ya övgü dolu sözlerini de duyduk.

Şimdi lağvedilen Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), Susurluk kazasıyla ilgili kararında, devletin, ulusal güvenliğe tehlike teşkil ettikleri öne sürülen insanların öldürülmesi için ölüm timleri kiraladığına da işaret ediyordu.

DGM, 2002 yılında, Korkut Eken ve halen Ergenekon şüphelisi olarak yargılanmasına karar verilen emniyetin eski özel harekâtçısı İbrahim Şahin’e, çete kurmaktan 6’şar yıl hapis cezası verirken, “En tehlikeli çetelerin, güvenlik güçleri tarafından yönlendirilen çeteler olduğuna,” dikkat çekiyordu. Aynı mahkeme kararında, sanıkların, devlet adına hareket ettikleri yolundaki savunmalarına karşılık, “Türkiye Cumhuriyeti’nin, iç ve dış güvenlik sorunlarının çözümünü, katillere, uyuşturucu kaçakçıları, ve kumarhane işletenlere havale etmesinin kabul edilemez ve affedilemez bir davranış olduğuna da” hükmetmişti.

Susurluk, aynı zamanda Kürt sorununun ele alınış biçimi ve PKK terörüyle mücadele yöntemleri üzerindeki acımasız ve ciddi çarpıklıkları da gün yüzüne çıkarıyordu.

2001 mali krizine yol açan pek çok banka yöneticisi ve sahibinin, ülkenin kasasını nasıl boşalttıkları ortaya çıkarken yolsuzluk suçlamalarıyla 490 bürokrat, işadamı ve banka sahibinin gözaltına alındığını da hatırlayalım. Pek çok emekli generalin de, nüfuzlarından yararlanılmak üzere o dönem batan banka yönetimlerinde görev yaptıklarını da unutmayalım.

Bir yandan, nemalanmak için devlet içinde oluşturulan illegal yapılanmalar, bir yandan terörle mücadelenin siyaseten sahibinin olmaması ve çözümün askere havale edilmiş olmasının doğal sonucu olarak, Güneydoğu; silah lobicileri, uyuşturucu kaçakçıları ve rant ekonomisinin peşinde koşanların cirit attığı bir bölge haline geldi.

İnsanın kanını donduran faili meçhul cinayetlerin hesabı sorulmadı.

Ama artık, kavga gürültü de çıksa derin devletin, işlediği ya da işlettiği suçların hesabı sorulmaya başlandı, sonu nereye kadar gider bilemiyoruz. Ama bir başlangıç yapıldı.

Kürt açılımının, ne tür açılımları içerdiği hükümet tarafından açıklanmadı ama kısa, orta ve uzun vade olarak bir yol haritası çizildi. Ama başlangıçta, psikolojik alt yapının hazırlanmakta olduğu açık.

Onlarca yıl, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden, vicdansızca nemalananlar, bu girişimi sabote etmek isteyeceklerdir. Belli ki hükümetin de DTP’nin de endişesi bu.

Uyanık olmak lazım...



Bu haber 1,006 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,826 µs