En Sıcak Konular

Peki Abdullah Öcalan çözüm istiyor mu?

19 Ağustos 2009 11:23 tsi
"Açılımın stratejisinde bir takım problemler bulunsa da, ortada somut bir proje olmasa da gelinen nokta ve yürütülen müzakereler doğrusu umutları yeşertiyor."

Hüseyin Yayman / Haber 7

Kürt açılımı gündemin birinci sırasındaki yerini korumaya devam ederken İçişleri Bakanı Beşir Atalay farklı toplum kesimleriyle görüşmelerini sürdürüyor. Bir nevi ortak akıl toplantısı niteliğindeki bu çalışmalar çözümün hemen gelmesini temin etmese dahi toplumsal psikolojinin rehabilitasyonu bakımından ciddi önem arz ediyor.

CHP ve MHP kapılarını baştan kapatmış olsalar da Bakan Atalay, olması gerektiği gibi tüm toplum kesimlerini dinliyor, dikkate alıyor daha da önemlisi devletin bilgi kayıt sistemine geçiriyor.

Açılımın stratejisinde bir takım problemler bulunsa da, ortada somut bir proje olmasa da gelinen nokta ve yürütülen müzakereler doğrusu umutları yeşertiyor.

En azından Türkiye problemini konuşuyor,  toplum tartışıyor, tabular ortadan kalkıyor ve Türkiye normal bir ülke haline geliyor.

Açılım süreci devam ederken DTP’den başta Emine Ayna olmak üzere bazı isimlerin sürekli Abdullah Öcalan’ı çözümün adresi olarak göstermeleri akıllarda acaba çözümü istemiyorlar mı sorusunun doğmasına sebep oluyor.
Bilinmeli ki toplumsal hassasiyetleri dikkate almayan bu türden sorumsuz açıklamalar çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet ediyor.

DTP’liler Doğu’da ayrı, televizyonların önünde ayrı konuşmaktan vazgeçmeliler ve “üzüm mü yemek bağcıyı mı dövmek” istediklerine karar vermeliler.

Emine Ayna bilmiyor mu ki, Öcalan’dan gelecek her türlü açıklama son 25 yılda oluşan toplumsal psikolojiyle baştan ret edilecek ve karşı bir reaksiyon yaratacak. Peki neden sürekli Öcalan’ı işaret ediyor?

Bu reel politiğe rağmen ısrarla Öcalan isminden bahsetmek ve muhatap olarak İmralı’yı göstermek evvela DTP’nin kendini yok sayması sonrada çözümü istememesi anlamına geliyor.

DTP’liler bir türlü büyümek ve reşit bir parti olarak Öcalan’ın himayesinden çıkmak istemiyorlar. Toplum bunu görüyor ve ona sebep DTP’nin gündelik sorunlarına da sahip çıkan modern bir parti olmasını istiyor.

Türkiye açık bir toplum ve tartışmaları dikkatle izliyor. Bir müddet zaman geçip de süreci kimlerin sabote ettiğini fark ettiğinde bunun faturasını da kesecektir.

TÜRKİYE’NİN ÇÖZÜMÜ MÜ, ÖCALAN’IN ÇÖZÜMÜ MÜ?

Süreç ilerlerlerken Öcalan ismini sürekli gündemde tutarak toplumu geriyor ve çözümün önünü tıkıyor. Öcalan ismi psikolojik bir bariyer olarak açılımın önüne tıkıyor.

DTP bu meselede “çözüm mü, yoksa Öcalan’lı çözüm mü” istiyor buna karar vermek durumunda.

Zor ve sancılı olsa da iyi anlatılabilirse toplum bu meselenin çözümüne ikna edilebilir ancak Öcalan’ın isminin olduğu her çözüm ciddi kavgalara sebep olacaktır. Hükümet ve DTP bunu görmeli ve oluşan hassasiyetleri gözden kaçırmamalı.

Abdullah Öcalan’ın her hafta bir başka konudaki açıklamalarının kamuoyunda tartışılması kime ne fayda sağlıyor. 
En başından bu yana biz bu süreçte Abdullah Öcalan’ın işaret edilmesinin yanlış olduğunu ve çözülebilecek bir meseleyi çözümsüzlüğe mahkûm edeceğini ısrarla söylüyoruz.

Öcalan’ın yaptığı son açıklamalar ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi.

Sokaktaki vatandaş çözümden ve barıştan yana bir tavır alırken konu Öcalan’a geldiğinde veya aynı öneri Öcalan tarafından dile getirildiğinde şiddetle karşı çıkıyor ve anında hiddetleniyor.

Yapılan kamuoyu araştırmaları ekonomik krizinde tesiriyle toplumun barut fıçısına döndüğünü ve her an patlamaya hazır olduğunu gösteriyor. Toplumsal psikolojiyi iyi ve doğru yönetilemezse “kaş yapayım derken göz çıkartılabilir”.
Abdullah Öcalan’ın son açıklamasında “ayrı bir devlet ve federasyon istemiyoruz” demekle birlikte açıklamanın satır aralarında fiilen böyle bir yapının arzulandığı görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti buna izin verse, toplum böyle bir projeye izin verebilir mi?

Kürt meselesinde liberal yaklaşımıyla dikkat çeken ve milliyetçi çevrelerden bu tavrı nedeniyle eleştiriler alan Taha Akyol dahi dünkü yazısında muhtemel tehlikeye işaret ederek şöyle diyordu, “Bunlar keskin etnik milliyetçiliğin ve etnik ayrışmanın yol haritasıdır! Öyleyse Türkiye “açılım”dan vazgeçmeli, hatta “kapanım” mı yapmalı?!”

TÜRK KAMUOYU AÇILIMA HAZIR MI?

MHP’nin kendi içinde haklı itirazlarını bir yere kadar anlayışla karşılamak mümkün olsa da DTP’nin ve Öcalan’ın sürecin önünü kesen bu tavrını anlamak mümkün değil. DTP bu meselenin çözülmesini mi yoksa toplumsal bir ayrışma mı istiyor?

Devlet Bahçeli’nin “bizde 50 yıl dağa çıkar ve bu ülkeyi böldürmeyiz” dediği bir noktada Öcalan’ın sürekli açıklama yapması süreci sabote etmekten başka bir işe yarayabilir mi? Öcalan avukatları aracılığıyla yayınlanan demeçlerinin Çorum’da, Manisa’da, Tekirdağ’da, Adana’da, Erzurum’da, Tarbzon’da nasıl tepkiyle karşılandığını bilmiyor olabilir mi?

Aslında bu mesele evvela DTP olmak üzere diğer partiler ve toplum için ciddi bir sınava dönüşmüş durumda. Türkiye ya sorunlarını kendi eliyle çözüp devlet bilgisine sahip “büyük bir ülke” olduğunu ortaya koyacak ya da kendi sorunlarının çözümünü dışardan beleyen bir ülke olmaya devam edecek. 

Öcalan’ın yapacağı en büyük açılım “susma açılımı” olmalıdır. Bu meselede Öcalan’ın tarihsel rolünü kimse inkâr etmiyor ya da Öcalan’la görüşülmemeli, konuşulmamalı demiyor. Öcalan’la görüşülmeli ancak kamuoyunun önünde asla muhatap alınmamalı. Zaten devlet görevlileri belli ki İmralı’da sürekli görüşüyorlar.

Öcalan isminin kamuoyunda devamlı tartışılması Türklerin sürece müdahil olmasını engelleyen bir etki yapıyor. Öcalan hem Kürtlerin hem de DTP’nin reşitliğini kabul etmeli ve açılımın önünü tıkamamalı.



Bu haber 491 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,597 µs