En Sıcak Konular

Serdar Turgut tasfiye edilmeyi bekliyor

18 Ağustos 2009 12:06 tsi
Serdar Turgut tasfiye edilmeyi bekliyor Tatildeydi Serdar Turgut... Bugün dönmüş işinin başına. Tatil eziyetini yazmış makalesine. Bir de tasfiye edilmeyi beklediğini.

Serdar Turgut / Akşam

Tatilden döndüm, çok yorgunum


Evli ve çocuklu bir adamın dinlenmek için tatile çıkması, bir SAS komandosunun eğitim kampına vücudunu dinlendirmek amacıyla gitmesi kadar absürd bir gelişmedir. Gerçi benim tatile çıkarken beynimi temizlemek gibi bir amacım da vardı.
Bu amacım gerçekleşti sayılır, evli ve çocuklulara özgü öylesine problemler oldu ki onlarla boğuşurken beynim tamamen sıfırlandı.
Hayatta kalma mücadelesi verirken insanın hayatın diğer problemleri ile ilgilenmesi mümkün olamıyor. Dolayısıyla 'Kürt açılımı', 'tasfiye edilmesi gereken gazeteciler' gibi teferruatlarla şu ana kadar ilgilenemedim. Şimdi normale döndüğüme göre (şu anda oğlum yiyecek zehirlenmesi teşhisiyle hastanede) artık bu teferruatlarla da ilgilenmeye başlayabilirim diye düşünüyorum.
İlk önce tatilde olan bazı olayları özetleyeyim de sonra bakarız o işlere.
Tatil köyüne varır varmaz panik içinde yeni cep telefonumun PIN numarasını bilmediğimi fark ettim. Odaya girer girmez oğlan ve arkadaşı kapıdan fırlayıp havuza doğru koştular. Ben de arkalarından fırladım. Bu gibi durumlarda çıkabilecek lojistik problemlerle prensip itibarıyla ilgilenmeyen Rana, yaklaşık Ankara ili kadar büyük olan tatil kampı içinde dolaşmaya çıktı ve ailemiz belki de bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde bölündü. Cep telefonu olmayınca mobil halde olan bir insanla bağlantı kurmanın tek yolu duman işareti vermek oluyordu ve ben tatil köyünde o an yakacak bir şey bulamadığımdan o yola maalesef başvuramadım (Bir ara üzerine havlu atılmış şekilde duran şezlongları yakmayı bile düşündüm. Düşünsenize yakabilseydim havlu attı diye şezlongu olduğunu sanan kişi geri döndüğünde ne şezlongunu ne de havlusunu bulamayacak ve şaşıracak. Ne büyük keyif olurdu kim bilir onun aptallaşacak suratını seyretmek).
Rana ile bağlantımın tamamen koptuğu anlarda oğlumun havuza atlayıp bir yöne doğru yüzdüğünü gördüm. Gittiği yerde bir köprü vardı ve öte tarafında ise bir duvar bulunuyordu. Köprünün altından geçti, sonra geri gelmedi. Ben öyle durumlarda Rana'ya 'Atla da bir bak bakalım' derim ama o anda ben atlamak zorunda kaldım havuza, geçtim köprünün altından. Alp hala yoktu ortada. Birden paniklemeye başladım. Havuzun dibine daldım acaba orada mıdır diye. Buhar olup yok olmuş gibiydi. Tekrar yüzeye çıktığımda duvarın yan tarafında bir merdiven olduğunu gördüm. Oradan çıktım. Bir üst havuzda oğlanın kız arkadaşıyla oyun oynamakta olduğunu gördüm. Kendimi yeniden toparlama saatini kayıt altına almak için saatime baktım. Kolumda unutarak suya atladığımdan tamamen durmuş olduğunu gördüm.
Doğum gününde oğlum yamaç paraşütü yapmaya karar verdi. Rana dağın tepesine götürdü onu. Oradan atlayacaktı, ben ise onu aşağıda karşılayacaktım. Meselelerin problemli yönü hep bana bırakılır nedense, çünkü çocuğu dağdan aşağıya fırlatmak onu aşağıda karşılamaktan çok daha kolaydı bence. O gün cep telefonumu çalıştırabildiğimden Rana'dan şimdi atladı mesajı geldi. Ben bu kör gözlerle onu havada görmeye çalıştım, paraşütünün mavi olduğunu söylediler. Sonunda gördüm. Sonra halüsinasyonlar başladı. Birkaç kez oğlumu denize düşerken gördüm gibi geldi bana. Bir ara rüzgara kapılıp tamamen ortadan kaybolup sonunda Şebinkarahisar'da ortaya çıkacak diye bir korku kapladı içimi (açıkça söylemek gerekirse; rüzgara kapılıp gitmesinden daha çok onu almak için Şebinkarahisar'a gitmek zorunda kalmam ihtimali beni daha çok korkutmuştu).
Neyse onun yere inmesini beklerken daha önce atlayanların yere inmelerini de seyrettim. Ve şöyle bir şey geldi başıma: Bir tanesi yere indi ve onun paraşütü tamamen benim üstüme kapandı. Panik içinde kurtulmaya çalışırken ipler daha da dolandı bana. Sonunda yardımıma koştular da abuk bir şekilde idam edilmekten kurtuldum. Daha önce sen de atla diyenlere 'Benim başıma mutlaka bir kaza gelir atlamam' dediğimde inanmayanlar yaşadıklarımı görünce bana nihayet inanmaya başladılar.
11 Ağustos 2009. Biliyorum herkes için bu sıradan ve belki de anlamsız bir gündür mutlaka. Ama bu benim için oğlumun saat beş buçukta kapanan parkta kapanış saatinden sonra ortadan tamamen kaybolduğu gün olarak daima hatırlarımda kalacaktır. O parkın adı 'çocuk cenneti'ydi (ki ben de dahil bazılarına göre). Bu adın çocuk cehennemi olması daha doğru olacaktı (parkta rutin bir günde  çocuk nüfusu yetişkin nüfusa göre 5 misli daha fazlaydı. Dünya nüfusunun bu şekilde hızla artması mutlaka son derece  tehlikeli olmalı).
 Oğlan saat beş civarında arkadaşıyla birlikte şu havuza gidiyoruz diyerek yanımızdan ayrıldı. Genellikle bu gibi durumlarda ben onların başında nöbetçi olarak dururum ama o gün vücudumu yerinden kaldıramadım.


Serdar Turgut'un köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız...



Bu haber 558 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,701 µs