Öcalan ofsayta düştü | " /> iyibilgi anali" /> Öcalan ofsayta düştü | "/> iyibilgi anali"/>

En Sıcak Konular

Öcalan ofsayta düştü

18 Ağustos 2009 08:28 tsi
Öcalan ofsayta düştü Yol haritasını bugün açıklayacak olan PKK lideri Öcalan’ın ne söyleyeceğine ilişkin detaylar avukatları aracılığıyla basına sızdı. Öcalan talepleriyle çözüme katkı sunmuyor. Büyük bir fırsatı kaçırıyor. iyibilgi anali

En başından beri söylüyoruz. Türkiye’nin demokratik açılımı kendi projesi ve Türkiye bu sorunu kendisi çözecek. Ne Öcalan bu sürece katkı sunacak ne de başkaları… Türkiye Kürt sorununun çözümünde göbeğini kendisi kesecek.

Çünkü uzun bir süredir söylentisi tedavülde olan ve bugün açıklanması beklenen Öcalan’ın “yol haritası” şunu açık bir şekilde oraya koydu: Öcalan ilk uyandırdığı izlenimin çok uzağında. Bu sorunun çözümünün bir parçası olmayacak. ABD’nin Kürt uzmanı Henri Barkey’in söylediği gibi tarihe geçemeyecek ve belki de bu yüzden unutulup gidecek.

Çünkü Öcalan’ın açıklanması için yarına ertelenen yol haritasından sızanlar PKK liderinin aslında yeni bir şey söylemediğini, üstelik kendi içersinde birçok çelişki barındırdığını gözler önüne seriyor. Diğer yandan Öcalan ne yazık ki samimiyet testinden geçemiyor. En azından son söyledikleriyle hakkında oluşan intiba bu.

Öcalan ilk önce “bana devlet verseler kabul etmem” diyor. Bu Türkiye’de olumlu bir hava yaratıyor. Şöyle sürdürüyor Öcalan sözlerini: “Eskiden devlet kurarsak, her şey hallolur diye düşünüyordum. Sonra devletin çözüm değil, sorun olduğu düşüncesine vardım. Devletin varlığı sorunu çözmüyor, daha da derinleştiriyor. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Bana, Amerika’nın Barzani’ye verdiği gibi bir federasyon deseler bunu kabul etmem”

Ancak ardından gelen açıklamaları kafaları karıştırıyor. “Benim çözüm modelim şudur” diyor Öcalan ve devam ediyor: “Devlet olacak, diğer tarafta demokratik Kürt ulusu olacak. Kürtler
devletin varlığını tanıyacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakkını kabul edecek. Böylece orta bir yerde buluşacak, uzlaşacaklar. Sonra devlet isterse yine her yerde bayrağı olacak isterse her yere hizmet götürecek, isterse her yerde Türkçe öğretecek …. Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi öz savunması bile olacak. Kendi ihtilaflarını çözecek bir savunma gücü olacak.”

İşte bunlar çelişkili ve kafaları karıştıran açıklamalar. Çünkü Öcalan devlet ya da federalizm istemediklerini söylüyor, DTP lideri Ahmet Türk “Kürt kelimesinin anayasaya girmesini talep etmiyoruz” diyerek olumlu bir adım atıyor ancak “kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmesini, meclisini hatta ve hatta savunmasını yapan bir oluşum” federasyondan çok daha ileri bir yapılanmayı işaret ediyor. Türkiye’de bu proje tutmaz. Türkiye’de kimse böyle bir öneriye sıcak bakmaz, bakamaz. Bu öneriler tartışılmasın demiyoruz. Ancak iyibilgi olarak bizim bu konuda ne söyleyeceğimizi şimdiden kenara not edebilirsiniz: Bu öneri Türkiye’ye uygulanamaz. Olmaz…

Aslına bakılırsa Öcalan’ın bu önerisine en haklı eleştiriyi Cengiz Çandar getiriyor. Çandar bugünkü yazısında şu önemli tespiti yapıyor: Türkiye’nin idari yapısı, gelenekleri ve devlet kültürü içinde olabilecek bir şey değil Abdullah Öcalan’ın bu söylediği. Sadece kendi görüşleriyle ‘çelişkili’ olması bir yana, uygulama şansı sıfır. Ve şöyle devam ediyor Çandar: “Herhangi bir çözümün, o ülkenin ve ‘sorun’un özgün şartlarından üremesi gerekiyor. Çeşitli örnekler ve tarihten elbette yararlanmak gerekir ama Türkiye’nin ‘Kürt sorunu’nun, bir ‘Türkiye modeli’ne göre çözümü kaçınılmaz.”

İşte bu yüzden “Türkiye bu sorunu kendi kendine çözecek, göbeğini kendisi kesecek” diyoruz. İşte bu yüzden “Öcalan ofsayta düştü, oyun başlamadan oyun dışı kaldı” diyoruz. Öcalan’ı artık unutun. Çünkü o çok tarihi bir fırsatı tepiyor. Çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam ediyor. Tıpkı bu sorunun çözülmesini istemeyen diğerleri gibi zamanın ruhunu kavramıyor. Ancak devlet o ruhu kavrıyor ve adımlarını ona göre atıyor. Devlet tecrübesi ve terbiyesi, tarih şuuru ve görgüsü böyle bir şey olsa gerek.

iyibilgi.com



Bu haber 988 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,068 µs