Lala'nın isyanı: Benden pes...

17 Ağustos 2009 21:29 tsi
Padişah biraz akılsız olan Şehzade’nin yanına akıllı bir lala vermiş. Ama memleket meselelerinin konuşulduğu bir gün, lala isyan etmiş. Fıkrayı okuyunca lalaya hak vereceksiniz. Mevzunun ‘mütevazılıkla’ da ilgisi var ve iki ihtimalli bir

Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas’ın bugünkü “Açılımın içeriği belli olunca büyük kıyamet mi kopacak?” başlıklı yazısı, gündemdeki “açılım” tartışmalarının belki de “asıl” boyutuna dikkat çekiyor.

Hükümetin “Demokratik Açılım” olarak adlandırdığı ve özenle bir “paketin” olmadığını söyleyerek bunun bir “süreç” olduğunun altını çizdiği konu, şimdiden gündemi bloke etmişken, açılımın hangi hususlarda nasıl olacağının netleşmesiyle birlikte neler olacak? Bunun üzerine şimdiden düşünmekte yarar var.

Hükümetin, bir “devlet politikası” olduğunu belirterek başlattığı sürecin ciddi tartışmalara neden olması gayet doğal. “Ezber bozan” her yeni durum gibi, “demokratik açılım” süreci de elbette tartışılacaktır. Denilebilir ki, “açılım” bu tartışmalarla beraber anlam kazanmaktadır.

“Acayip” olan ve Barlas’ın yazısında üzerinde durduğu konu da, zaten, daha çok muhalefet partileriyle ilgili.

Şimdiden “ihanet, bölücülük” kavramlarını oldukça kolay kullanalanlara Barlas’ın cevabı bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla: Hoca’ya bir gün eşi “kıyamet”i sormuş. Hoca da “Ben ölürsem büyük, sen ölürsen küçük kıyamet kopar” demiş.

Barlas’a göre “milliyetçi tabanı konsolide eden” Devlet Bahçeli’yi anlamak mümkün, ama Baykal’ın neyi hedeflediğini anlamak imkansız.

Bu “imkansız” durum için de Barlas’ın bir fıkrası var:

“Padişah'ın tek oğlu akılsızın biriymiş. Padişah babası da ‘Bu oğlan bir gün tahta oturursa, ülkenin başı belaya girer’ diyerek hep endişe içinde yaşarmış.
Bu akılsız şehzadenin yanına ülkenin en akıllı adamını ‘Lala’ diye vermiş. Ona ‘Şehzadeyi hiç yalnız bırakma’ diye emretmiş.
Bir gün ülkenin uluları iç ve dış sorunları tartışıyorlarmış. Onları dinleyen akılsız şehzade lafa karışmış ve ‘Bir ok attım kebap oldu’ demiş.
Dinleyenler şaşkın, yüzlerini lalaya dönmüşler.
Lala şehzadenin söylediklerini hemen yorumlamış:
- Şehzade hazretleri avlanırken bir tavşana ok attı. Ok tavşanı vurmadı ama bir taşa çarptı. Çıkan kıvılcımdan orman yandı. Tavşan da yandı, kebap oldu... Şehzade hazretleri bunu anlatmak istiyor. ‘Bir sorunu çözmek isterken dikkat etmezseniz daha büyük sorunlar yaratırsınız’ demek istiyor.
Bu yorumu dinleyen ülke uluları rahatlamışlar. Ülke sorunlarını konuşmaya devam etmişler.
Bu sırada şehzade yine lafa karışmış ve ‘Bir ok attım çorba oldu’ demiş.
Ulular yine lalaya dönüp, yorumunu beklemeye başlamışlar.
Lala bir onlara bir de aptal şehzadeye bakmış,
-Bu kadar büyük zırvaya ben de kılıf bulamam, demiş.”

Kıssadan hisse: Henüz meselenin tartışma aşamasında kendi fikrini, çözümünü, projesini ortaya koymaktan kaçınarak “anlaşılmaz” bir tutum sergileyen CHP’nin bu “ağır” görüntüsünün altında, yoksa, bir şey yok mu?

Aslında başka durumlar için söylenen bir sözdür: Mütevazılığı fazla abartma, sahi sanılır diye…

Bakalım CHP’ninkisi mütevazılığından mı; yoksa…

www.iyibilgi.com zoom

Bu haber 1,624 defa okundu.