çözüme atılan düğüm | " /> çözüme atılan düğüm | "/>

En Sıcak Konular

'Kürt Açılımı'nda çözüme atılan düğüm

17 Ağustos 2009 13:28 tsi
'Kürt Açılımı'nda çözüme atılan düğüm
Türkiye'nin kanayan yarasının iyileşmesi ümidinin yeşerdiği şu günlerde "Kürt Açılımı" konusunda ağzı olan konuşuyor. Konu Abdullah Öcalan ise söylenenlere dikkat!

10 Mart 2009 Tarihinde resmi ziyaret için İran'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tahran yolunda gazetecilere  "Kürt sorununun çözümü yolunda iyi şeyler olacak" diyerek Türkiye'nin başını ağrıtan en büyük meselesinde yeni gelişmelerin ipuçlarını verdi.

'İyi şeyler olacak' sinyalinin neye göre verildiği ve uluslararası düzeydeki görüşmelerde neler olup bittiğininin merak edilmesi normaldi. Ama öküzün altında buzağı arama mantığıyla bu açıklamayı olmuş bitmiş bir pazarlığın sonucu gibi göstermek isteyenlerin maksadı da belliydi.

GÜL NEDEN ÖYLE DEMİŞTİ?

7 Mayıs 2009'da  Çek Cumhuriyeti'nde gerçekleştirilen "AB Doğu Koridoru-Yeni İpekyolu zirvesine" katılan Gül, Prag ziyareti sırasında gazetecilerle sohbet ederken, "İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin, bu Türkiye’nin en önemli meselesidir. Mutlaka halledilmesi lazımdır. Bu Türkiye’nin birinci meselesidir” diyordu.

Hemen arkasından gazeteciler kendisine "iyi şeyler olacak" derken ne kast ettiğini soruyorlardı. Soruya verilen cevap oldukça net ve açıktı: "İyi gelişmeler olması lazım ve olabilir. Herkes işin çok daha farkında. Önce böyle bir çalışma anlayışının olması lazımdı. Devletin içinde herkes birbiriyle çok daha açık seçik konuşuyor. Herkes derken, asker, sivil, istihbarat, hepsi için söylüyorum. Böyle bir ortamda iyi şeyler olur. O yüzden iyi şeyler olacak diyorum. Bir fırsat var, fırsatın kaçmaması lazım. Dış meselemizde, hem de bu iç meselemizde.”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Akşam yazarı İsmail Küçükkaya'nın sorularına verdiği cevap da, 30 Temmuz 2009 tarihli köşe yazısına taşındı. Gül, bu sözlerin söylenmesine neden olan üç önemli gelişmenin neler olduğunu somut olarak maddeliyordu:  "Uluslararası konjonktüre bağlı küresel değişimler, Ortadoğu'daki bölgesel dengeler, Türkiye'de güç odaklarının anlayış birliği...."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetimindeki 60. Hükümet, tüm riskleri göze alarak, daha güçlü Türkiye için, sorurnun çözümüne yönelik en küçük ihtimal varsa bunu değerlendirmek için, tarihe geçecek hamleler yapmaktan çekinmedi.

Tabi ki her akl-ı selimin sorması doğal soru şuydu: Hükümet bu süreçte kimleri muhatap alacaktı?

Türkiye Cumhuriyeti'nin çatışını oluşturan kurum ve kuruluşların aynı görüşte olduğunun altının ısrarla çizilmesine ve terör örgütünün kesinlikle muhatap alınmayacağının defalarca tekrarlanmasına rağmen, muhatap alınmayacağı ta işin başından ortada olan isim ve mihraklar ellerindeki tüm kozları oynayarak sürece dahil olmakta ısrarlılar. 

HÜKÜMET İLK ADIMLARI ATTIĞI ANDA...

Gerek iç siyasette gerekse uluslararası konjektürde pek çok kesimin çıkar hesaplarının birbirine parelel ve çatışık ilişkiler üzerine kurulduğu Türkiye'nin siyasi tarihi boyunca ne karanlık oyunlara sahne olduğu malum. Böyle bir süreçte  kamuoyunu etkileme gücüne sahip olan ve bir kaç ipte birden oynayan siyasi cambazların, çıkarları söz konusu olduğunda ülkenin usullararası kazanımlarını da hiçe sayabileceği göz ardı edilemez.

Türkiye'nin kanayan ve kangrene dönüşmekte olan yarasının sarılması ihtimalinden rahatsız olup, bunu sağlayacak cesur adımların atılmasını engellemek isteyenler kalisk yöntemle olayı bölücülük ve gaflet olarak yorumladılar.. Ama sorunun her iki tarafında yer alanların canı o derece yanmıştı soruna çözüm bulunmasını isteyenlerin çokluğu onların istediği bunalım ve çözümsüzlük ortamını doğurmadı.

Bunun üzerine, 'sürece engel olamıyorsan müdahil ol' taktiğine geçildi. İmralı'daki hareketlenme koz olarak kullanıldı. İmralı'da aslında yeni bir hareket yoktu. Terör örgütü ele başısı Abdullah Öcalan zaten yakalandığından beri örgüt üzerindeki hakimiyeti sürdürmek ve Kürt Halkının sözcüsü görülme yönündeki çabalarını planlı ve sistemli olarak sürdürüyordu. Hatta avukatlarına verdiği metinlerle bir kitap bile çıkartmıştı.

Gül'ün açıklamasından ve Hükümetin kararlı adımlarından sonra Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları vasıtası ile kendisine bu durumdan da vazife çıkatacağını düşünmemek abes olurdu. Nitekim bir yol haritası hazırlayıp, 15 Ağustos'ta açıklayacağını duyurmakta gecikmedi.

Kirli siyaset yapanlar, Gül'ün açıklamasını ve Hükümetin adımlarını bu açıklamadan sonra yaptığını iddia etmekten dahi geri durmadılar. Bu kara propagandanın etkileyeceği kitlelerde mutlaka vardır. Ama taha tehlikeli ayak olunları var:

SÜRECİ DİNAMİTLEYECEK EN ÖNEMLİ ADIM..

'Demokrasilerde çare tükenmez' mantığıyla her fırsatta demokrasinin önünü kesen uygulamaları demokratik hak gibi pazarlayan mantık, bu süreci dinamitleyecek en önemli adımı attı ve Terör Örgütü Lideri Abdullah Öcalan'ı muhatap aldırmak için iki yönlü propogandaya başladı.

Kürt halkının çıkarlarını savunduğunu iddia eden bazı isimler, terör örgütü liderinin, örgüt üzerindeki etkisini bahane ederek, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerini adeta tehditle onu muhatap almaya zorluyor. Öte yandan Türk halkının onurunu koruduğunu iddia eden bazı mihraklar da Kürt açılımını ne pahasına olursa olsun destekleyeceklerini  belirterek, gerekirse bu uğurda Abdullah Öcalan'ın muhatap alınmasına daha rıza göstereceklerini telafuz ediyorlar.

Haber 7 yazarı Aydoğan Vatandaş, 15 Ağustos 2009 tarihli "Abdullah Öcalan'ın gerçek niyeti işte?" başlıklı yazısında önemli bir noktaya dikkat çekti ve terör ürgütü ele başısının gerçekten çözümden yana olup olmadığını sordu. Öcalan gerçekten çözüm istiyor mu, ister mi iyi sorgulanmalı diyordu yazarımız.

Yazısında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün "İmralı'da hareket var" başlıklı yazısında Öcalan'ın yapacağı açıklamanın önemine vurgu yapıldığını hatırlatan Vatandaş, AK Parti Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, ‘Abdullah Öcalan büyük olasılıkla, gerçekleştirilmesi mümkün olmayan, marjinal bazı taleplerde bulunacak. Amacının, AK Partinin, Türkiye’nin, toplumsal huzurunun ve iç barışının sağlanması yolundaki adımlarını akamete uğratma çabası olarak görüyorum. Öcalan’ın bu tutumu büyük olasılıkla demokratik açılım çabalarımızı çözümsüzlüğe götürme çabasıdır. Türkiye’de bazı partilerin de Öcalan’la çözümüzlükte buluşuyor olmaları manidardır." açıklamasına yer veriyordu.

ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK DE OYUNA DİKKAT ÇEKTİ

Türkiye'de darbeci ve demokrasiyi tıkayan unsunlara indirilen tarihi darbenin en önemli isimlerinden Genelkurmay eski Başkanı orgeneral Hilmi Özkök de bugün Milliyet Yazarı Fikret Bila'nın kendisiyle yaptığı röportajda bu sinsi girişime dikkat çektiyor ve uyarıyor: "Öcalan sürece katılırsa süreç tıkanır"

"Şimdi İmralı’daki kişi PKK’nın komutanı yani. Şimdi Amerikan generalleri vardır, harpte hiç silah taşımamışlardır. O generaller, ‘iş benim tabancaya kaldıysa’ demişlerdir. Şimdi terör örgütünün başıdır kendisi. Kabul etmek mümkün değil. Yani katkısını şu veya bu şekilde yapacaksa onu bilemem. Herkesin sorumlulukları vardır. Vatandaş olarak benim bile sorumluluğum var. Resmi olarak ne terör örgütünün ne de başı olan Öcalan’ın bu sürece katılması doğru olur. Resmi olarak katılmasının süreci tıkayacağını düşünüyorum" diyen Özkök, "Ama kendi yapacağı bir şey varsa yapar görüşüne ne diyorsunuz?" şeklihdeki soru üzerinde de "Kendiliğinden yaparsa yapar. Ona bir şey denilmez yani. Kendi yaparsa olur... Olumlu katkısı olacaksa, kendisi yapacaksa anlamında söylüyorum"

Öcalan'ın Kürt Açılımı için yapılacak görüşmelerde muhatap alınmayacağı açık ve ortada. Onun muhatap alınmasını isteyenlerin amacının da sürecin olumsuz yönde seyredip, tıkanması olduğu açık....

Öcalan'ın muhatap alınmaksızın sürece müdahil olması konusunda Org. Hilmi Özkök'ün mesajları gayet net.

"Kürt Açılımı" konusunda bağa girmeye heveslenenlerden, kimin üzüm yemek, kimin bağcıyı dövmek istediğine dikkat... 

(Haber 7)



Bu haber 540 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,247 µs