Washington'da yaprak dökümü

14 Ağustos 2009 08:15 tsi
Bu haber iyi midir kötü müdür bilinmez. Ancak Türk basını Washington’u terk ediyor. iyibilgi ABD’nin başkentindeki yaprak dökümünü yazıyor. Elbette siyasi yansımalarıyla… iyibilgi Washington

Başbakan Erdoğan ile Rus meslektaşı Vladimir Putin geçtiğimiz hafta 20 anlaşmanın altına imza attıklarında diğer başkentlerde olduğu gibi Washington’da da “ne oluyor” sorusu ilgi çeken sorular arasındaydı. Keza dünyanın öne gelen dergilerinden The Economist de bugün çıkan yeni sayısında Rusya-Türkiye arasındaki anlaşmalara değinerek Putin’in ziyaretini “batıyı huylandıran ziyaret” diye niteledi. Ancak Türkiye’nin batıdan uzaklaştığı tartışmalarına üstün körü değinen gazete yine de şu saptamayı yapmadan edemedi: Rusya ile ilişkiler konusunda AB’nin içinde de bir mutabakat yok. Nihayetinde Güney Akım projesinin üçüncü ortağı, AB üyesi İtalya’nın Başbakanı Berlusconi de imza töreninde hazır bulundu.

Bu şu anlama geliyor: Rusya ile ilişkilerini geliştiren Türkiye batıdan kopmuyor. Economist’in de ima ettiği gibi pragmatist bir yaklaşım ortaya koyuyor sadece. Bir yandan Nabucco’yu hayata geçiriyor, diğer yandan Güney Akım’ın altına imza atıyor. Bunlar anlaşılır şeyler de Türk basınının bazı kalemleri ısrarla Türkiye’nin batıyla problemli hale geldiğini ileri sürüyor. Sanki kendileri “batı”ya gereken önemi veriyormuş gibi…

Türk basınının dış temsilcilik ve muhabir ağına bakıldığında ne söylemek istediğimiz daha iyi anlaşılacak. Türkiye’nin önde gelen basın kuruluşları giderek AB sınırları içine hapsoluyor. Temsilciler ve muhabirler ağırlıklı olarak AB ülkelerinin başkentlerine gönderiliyor. Öte yandan çok ilginç bir zamanlamayla Türk basını Atlantik ötesine önem vermemeye başlıyor. Daha önce Washington’da bulunmak, temsilcilik sahibi olmak bir prestij meselesiydi. Washington temsilciliği de Genel Yayın Yönetmenliği ve Ankara temsilciliğinin ardından üçüncü sırada gelirdi. Ancak şimdi Türk basını Washington’da yaprak dökümü yaşıyor. Elbette bunun ekonomik gerekçeleri var. Ekonomik kriz ve iletişim olanaklarının kolaylaşması basın kuruluşlarını kolaycılığa, ajans haberciliğine itiyor. Bunun arkasındaki siyasi neden ise belki ABD’nin Soğuk Savaş ve sonrası dönemde etkinliğini görece kaybetmesiyle açıklanabilir. Ya da Türk basınında içe kapanma döneminin başlamasıyla. Çünkü Türkiye’nin batıdan koptuğu eleştirisini sıkılmaksızın dile getiren Türk basını batı dünyasındaki temsilci ağırlığını kaybediyor, ancak bu ağını çevre ülkelere ya da diğer yükselen güçlere kaydırmıyor. Yani alan değişimi yaşanmıyor, içe kapanılıyor.

Washington’daki yaprak dökümü örneklerini sıralayalım. Her ne kadar basın sitelerine Milliyet muhabiri Ahu Özyurt’un İstanbul’a dönmesi haberi yansısa da gelişmeler bundan ibaret değil. Milliyet ve CNN Turk’un Özyurt’un yerine kimi yollayacağı henüz belli değil. Bu yüzden gazete ve kanal şimdilik Washington’da temsil edilmeyecek. Diğer yandan NTV’nin uzun bir süredir Washington temsilciliğini yapan Ümit Enginsoy da Türkiye’ye dönüyor. NTV de artık temsilcisiz kalıyor. Bu iki örnek son dökülen yapraklar, ancak öncesi de var.

Şu ana kadar Washington’da pek çok gazete ve televizyonun temsilciliği ya da muhabirleri bulunuyordu. Kanal D temsilcisi Washington’dan ayrılalı uzun bir süre oldu. Show TV’nin muhabiri de kendisine farklı bir kulvar seçti. Aynı şey Star gazetesi ve Kanal 24’ün temsilcisi için de geçerli. Washington’da ne Star televizyonunun, ne Radikal gazetesinin, ne Bugün’ün ne Akşam’ın temsilci ya da muhabirleri bulunuyor. Türkiye ile ilgili bir toplantı olduğunda o toplantıları ajanslar takip ediyor artık. Toplantılara katılan –gazete ya da TV’lere bağlı- Türk gazetecilerin sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Hürriyet, Sabah, Zaman, Habertük, Yni Şafak ve Cumhuriyet gazetelerinin temsilci ve muhabirleri dikkat çekiyor sadece. Televizyonlarda ise ATV, Habertürk ve TRT kendisini gösteriyor. Haber portalları arasında  Washington’da sadece iyibilgi.com’u görmek mümkün.

İşte bu yüzden Türk basını ABD’nin başkentini yeniden gözden geçirmeli ve bu önemli başkente “hak ettiği” değeri göstermeli. Yoksa hükümeti “batıdan kopmakla suçlayan” basın kuruluşları ile ilgili Amerikalıların akıllarında farklı soru işaretleri uyanacak. Çünkü “batıdan kopan Türkiye değil Türk basını” esprileri yapılmaya başlandı bile.

İyibilgi.com

Bu haber 1,324 defa okundu.