ABD'nin kabusu çoktan gerçek olmuş

12 Ağustos 2009 11:03 tsi
Nükleer silahların yeri ve sayısıyla ilgili İslamabad’dan kesin bilgi alamayıp Taliban’ın ya da El Kaide'nin nükleer silahları ele geçirmesinden korkan ABD'nin kabusları aslında çoktan gerçek olmuş.

Pakistan'ın nükleer tesislerine geçen iki yılda El Kaide ve Taliban tarafından en az üç kez saldırı düzenlendiği ortaya çıktı.

Pakistan'ın nükleer cephaneliği konusunda önde gelen bir İngiliz uzman tarafından ortaya atılan iddia, başta ABD olmak üzere Batı'nın 'nükleer silahların EL Kaide'nin ya da Taliban'ın eline geçebileceği ya da militanların nükleer tesislere yönelik saldırılarının nükleer bir felakete yol açabileceği' korkularını daha da artıracak türden.

Amerika'nın West Point Askeri Akademisi'nin terörle mücadele konulu yayını için hazırlanan çalışmada, Bradford Üniversitesi'nde Pakistan Güvenlik Araştırmaları bölümü başkanı olan Profesör Shaun Gregory, Kasım 2007'den bu yana düzenlenen üç saldırının ayrıntılarını veriyor ve gelecekte daha fazla saldırının mümkün olduğu öngörüsünü güçlendiriyor.

Profesör, militanların, 1 Kasım 2007'de Sarghoda'da nükleer depolama tesisini vurduklarını; 10 Aralık 2007'de Kamra'daki nükleer hava üssüne bir intihar eylemi düzenlediklerini ve Ağustos 2008'de Pakistan'ın temel nükleer tesislerinden birinin bulunduğu Pencap'taki Vah'ın giriş noktalarında bombalı saldırılar gerçekleştirdiğini kaydetti.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ İŞE YARAMADI
Bu saldırıların tesislerin etrafında alınan yoğun güvenlik önlemlerine ve askeri sızıntıyı önleme amacıyla ABD tarafından gönderilen milyonlarca dolarlık teknik yardıma rağmen gerçekleştirildiğine dikkat çekiliyor.

ABD yönetimine nükleer güvenlik meselelerinde danışmanlık yapan ve Georgia Üniversitesi'nde Uluslararası Ticaret ve Güvenlik Merkezi Bölüm Başkanı Dr. Anupam Srivastava, Daily Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada, Pakistan'ın nükleer tesislerine üçten fazla Kaide ve Taliban saldırısı düzenlendiğine inandığını söylüyor.

Vah'taki saldırı, iki intihar saldırısında 63 kişinin öldüğü Pakistan askerlerine yönelik en ölümcül terör saldırısı olarak bildirilmiş. Saldırının hedefi konvansiyonel silahlar ve cephane üretim fabrikası olarak kaydedilmiş. Ancak Prof. Gregory ve diğer uzmanlara göre, nükleer başlık montaj tesisi asıl hedefti.
Pakistan'ın nükleer silah tesisleri ağır silahlı askerler tarafından korunuyor. Askerler tesislerin çevresinde oluşturulan geniş bir güvenlik çemberinde devriye gezerken, içeride son teknolojiyi kullanan muhafızlar bulunuyor. Tesislerde çalışanlar sıkı araştırma ve sorgulardan geçiriliyorlar. Savaş başlıkları, ateşleyiciler ya da fırlatma gereçleri ayrı bölgelerde saklanıyor.

Ancak bütün bu dirençli görünen sisteme rağmen, profesör Gregory tesislerin Taliban ve El Kaide'nin saldırı düzenleme yetisinin fazla olduğu bölgelerde bulunması dolayısıyla savunmasız olmaya devam ettiğini söylüyor.

Tesislere düzenlendiği söylenen üç saldırıyla militanların istihbarat kapasitelerini kanıtladıklarını belirten profesör, üç terör senaryosu tehdidinin altını çiziyor.

Birincisi, nükleer silah tesislerinde yangına yol açacak bir saldırı. Böyle bir saldırı radyoaktif tehlikeye neden olacaktır. İkincisi nükleer silah ya da nükleer unsurları bir arada bulunduran bir nükleer tesise yönelik saldırının nükleer patlamaya yol açması. Üçüncüsü de, nükleer silah unsurlarının ve muhtemelen bir nükleer silahın kontrolünü ele geçirme amacıyla düzenlenecek bir saldırı.

TARAMA PROGRAMLARI İŞE YARAMAZ
Nükleer tesis çalışanlarının ya da eskerlerin militanlara sempati duyması ve işbirliği yapması da bir ihtimal. Profesöre göre hiçbir tarama programı, militanlara duyulan sempatiyi ya da Batı karşıtı düşünceleri tespit edemez.

Taliban ya da El Kaide'nin nükleer silahları, parçaları ya da uzmanlığı ele geçirmesinin 'gerçek' bir tehlike olduğunu söyleyen profesör, tek çözümün Batı'nın Pakistan hükümetine tehdidi sıkı bir şekilde gözlemesi yönünde baskı yapması ve destek vermesi olduğunu savunuyor.

'FRANKEŞTAYN YARATTILAR'
Dr.Srivastava'ya göre, nükleer tesislere yönelik saldırıların artması kaçınılmaz. Zira, Pakistan'ın askeri kurumları ve bu kurumların daha evvel destekledikleri militanlar arasında büyüyen bir düşmanlık söz konusu: "Pakistan kendisiyle savaşta. Bir Frankeştayn yarattılar ve bu tesislere saldırıların yoğunluğu artacaktır."

Bu haber 938 defa okundu.