Önemli olan kararlılık

11 Ağustos 2009 10:32 tsi
"Adına açılım veya atılım diyelim; yaşayacağımız süreç, bir takım taktik ve stratejik planlarla ifade edilecek olsa da, zihinsel ve duygusal sıçramalar da gerektiriyor."

Atılgan Bayar / Akşam

Açılımın programı ilanının gecikmesi olumludur

Eleştiriler bir noktada yoğunlaşıyor:  'Bu açılımın içeriği ne? Program nedir?'
Buna karşılık, hükümet; netleşmemiş, sonuçlanmamış, somutlanmamış ve henüz 'devlet kararı'na bağlanmamış programın içeriğinde yer alabilecek uygulamalar hakkında küçük ipuçları vermekten daha ileri gitmiyor.

Ama ne yapıyor?

Kararlılığını ifade ediyor. Beşir Atalay ve Bülent Arınç'ın konuşmaları bu kapsamda değerlendirilebilir.

Atalay'ın ve Arınç'ın kararlılık ifadeleri belki birkaç günle ölçülecek bir süre kadar geç oldu diye düşünülebilir. Ama nihayetinde ifade edilmiştir.
Onun dışındaki müphemiyet, muhalefet partileri tarafından her ne kadar olumsuz bulunsa da, bana kalırsa, yerinde bir pozisyondur.

Şu yüzden:
Adına açılım veya atılım diyelim; yaşayacağımız süreç,  bir takım taktik ve stratejik planlarla ifade edilecek olsa da, zihinsel ve duygusal sıçramalar da gerektiriyor.
Yani...

Bir yandan çok haneli rakamlar toplanıp çıkartılırken, bir yandan da çok haneli duygu ve düşüncelerin armonisine ihtiyaç duyacağız.

Çözüme kim ne ölçüde katkıda bulunacak?.. Kim katkıda bulunacak gibi yapacak ve son dönemeçte caymaya hazırlanacak?... Kimin gücü ve niyeti nereye kadar?... Toplumdaki hangi kesimler, hangi olasılıklara, hangi reaksiyonları gösterebilirler?.. Toplumsal barış arzusu hangi katmanlarda ne kadar derin?...

Bunların hepsinin hesaplanması... Eteklerdeki taşların dökülmesi... Ve hemen herkesin tutum ve düşüncelerini açıklaması gerekiyor.

Daha işin başında, hükümetin ayrıntılı bir program çıkartması, hem  'ortak akıl'ın oluşmasına mani olacak hem de olası katkıların göz ardı edebileceği bir vasat yaratırdı.
Hükümetin bir moderatör gibi, kararlılık ısrarı ile yarattığı ortamda, şimdi katkıda bulunabileceklerin önerilerini dinlemeye, sürece taş koyabileceklerin reaksiyonlarını görmeye başladık.
Daha bırakın uygulamayı, içeriği açıklanmayan bir programa bile sert muhalefet yapanların, program vaktinden önce açıklanmış olsaydı bu tutumlarıyla süreci nasıl sarsabileceklerini de anladık.
Öte yandan, hiç küçümsemeyelim, sadece yazarlar ve akademisyenlerden değil, toplumun her kesiminden 'kapsamlı çözüm önerileri' olmasa bile, Türkiye'nin atılımına katkıda bulunacak 'destek fikir' ve öneriler de gelmeye başladı.

Bu 'yardımcı fikir'ler, yaşayacağımız demokratikleşme sürecini hızlandıracaktır.
Bu süreçte hem icracı hem de kompozitör olmak zorunda bulunan hükümet doğrusunu yapıyor.
Spekülasyona, yoruma, tahminlere, önerilere açık bir süreç yaşanmadan bu 'planın son dökümü'nün yazılması sağlıklı olmazdı.

'Açım' sözünü duyduğu anda muhalefet etmeye başlayanların bile, içeriğin açıklanmasının tehiriyle, şimdi ön almaya çalışıp teklifler seslendirmeye başlaması, hükümetin mutabakat yaratacak vasatın hazırlanması için nasıl doğru hareket ettiğinin de karinesi oluyor.

Türkiye hem programının 'alt başlıklar'ının sağlamasını yapıyor...
Hem de toplum, ihtiyaç duyduğu katharsis'i (duygusal arınma) yaşıyor.

Bu haber 439 defa okundu.