En Sıcak Konular

Hükümeti bekleyen esas tehlike

10 Ağustos 2009 09:35 tsi
Hükümeti bekleyen esas tehlike 'Tarihi fırsatlar tarihi riskleri de beraberinde getiriyor'

Adem Yavuz Arslan / Bugün

Hükümetin önündeki esas risk

Hükümet çeyrek asırlık terör; yüz yıllık Kürt sorununu çözme konusunda kararlı. Uzun süredir üzerinde çalışılan ve olgunlaşan adımlar artık ete kemiğe bürünüyor.

Hüseyin Çelik'in tabiriyle ' Bol aktörlü çok faktörlü' bir sorun Kürt sorunu. Daha 'tanımı' konusunda bile kafalar karışık. Çözüm isteyenler kadar 'Dağ fare doğursun' diye bekleyenler de var.

Bugünün dünden farkı ise devletteki dil ve eylem birliği. Dün görüş ayrılıkları nedeniyle Öcalan'a yönelik suikast girişimi bile deşifre olmuştu. Bugün sivili de askeri de kararlı. Çok dikkat çekmedi ama komutanlar Şırnak'ta öldürülen iki DTP'linin ailesine taziye ziyaretine gitti. Hafta sonu da şehit yakınlarıyla PKK'lı anneler buluştu, barıştı. Bütün bunlar kamuoyunun da dünden farklı olduğunun işareti.

Fakat tarihi fırsatlar tarihi riskleri de beraberinde getiriyor. Kulislerinde hükümetin riskleri ne oranda göğüsleyebileceği konuşuluyor. Çünkü Kürt sorunu bugüne kadar çok iktidarı koltuktan etti. Bir tarafta Kürtler kazanılmaya çalışılırken öbür taraftan Türkler kaybedilebilir. Ki 29 Mart seçimlerinde bunun işaretleri de alındı.

Bu noktada iktidar partisinin cesaretini kıran konu MHP'nin kapıyı kapatan tavrı. CHP ikircikli. Net tavır ortaya koymuyor. AK Parti 'Bu bir hükümet meselesi değildir, herkes sorumlu davranmalıdır' dese de CHP sürece somut destek vermiyor. DTP öncekilere oranla daha makul açıklamalar yapıyor fakat hâlâ çok kişiyi kızdıracak taleplerinde ısrarcı.

 Hükümetin cesaretini kıran mesele seçimler. Çünkü Kürt sorunu gibi adeta kangren haline gelmiş bir sorunu çözerken mutlaka 'küskünler cemaati' oluşacaktır. Seçim öncesi küskünler cemaati ile bundan rant elde etmek isteyen siyasetçilerin birleşmesi endişe kaynağı. Daha net ifade etmek gerekirse: Hükümet Anayasa'da değişiklik gerektirecek konularda referandumu göze almakta kararsız. Çünkü Türkiye'de dedikodu etkili bir siyaset aracı. Doğru ya da yanlış fark etmez; 'Öcalan'a af getiriyorlar' ya da 'Türkiye'yi böldürecekler' türü iki cümlelik bir seçim kampanyası önünde hiçbir iktidar duramaz. Bu yüzden MHP'nin 'İstiyorlarsa halka gidelim' restini önemsiyorlar. Bir başka ifadeyle hükümetin açılımı alacakları risk oranında kalabilir.

Öcalan ile önce Ergenekon savcıları muhatap olmalı

"Öcalan ile muhatap olunmalı mı?" tartışması sürüyor. İşin siyasi boyutu bir tarafa kriminal olarak muhatap olunmalı ve o muhatap da Ergenekon savcıları.

Ergenekon iddianamelerini okuyup, resmin bütününü anlamaya çalışınca bir şey eksik kalıyor. O da Öcalan'ın sorgusu.

Çünkü Ergenekon iddianamesinin en önemli tezlerinden birisi bahse konu örgütün 'naylon terör örgütleri kurması ve mevcutlara sızarak yönlendirmesi'ydi.

Sol örgütler ayrı bir konu. Fakat PKK ile çok fazla karanlık nokta var. Ergenekon'un anayasasında, 'panzehir' belgesinde şüpheleri arttıracak veriler mevcut. İlaveten gizli tanıklar, ajandalara kaydedilmiş günlükler ve iletişim tespit tutanakları var.

Ergenekon'un 3. iddianamesinde yer alan Yalçın Küçük'ün günlükleri ve telefon tutanakları ilginç veriler içeriyor. Küçük'ün notlarına göre 'Mercedes Operasyonu' olarak bilinen Öcalan'a yönelik suikast girişiminin bilgisi Mesut Yılmaz tarafından sağlanmış.

İlginç noktalardan birisi de şu. Yalçın Küçük savcılara suikast bilgisini Fransa'da bir kahvede yüksek sesle anlattığını söylüyordu. Fakat Öcalan, 'Küçük bana bilgiyi telefonla iletti' diyor kendini sorgulayan DGM savcılarına.

Hatırlatalım Küçük örgütün yöneticisi olmakla yargılanıyor.

Ergenekon tanıklarından dönemin MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür iddianameye giren ifadesinde Org. Çevik Bir'in suikastı engellediğini iddia ediyor.

Ergenekon-PKK ilişkisiyle ilgili kafa karıştırıcı onlarca satır başı varken hafta içinde Hürriyet'in manşetine taşıdığı ilginç bir iddia vardı. Bir yıl kadar önce Öcalan, Ergenekon savcılarına hitaben 125 sayfalık bir dilekçe vermişti. Fakat Bursa Savcılığı 'devlet sırrı' diyerek dilekçeye el koydu. Akıbeti de bilinmiyor. Acaba o 125 sayfada devlet sırrı sayılacak kadar önemli ne vardı?

Özetle, Ergenekon Soruşturması'nın PKK ile ilgili çok ciddi iddiaları var. Öcalan'ın sorgulandığı dönem ile şimdiki bilgiler, bulgular çok farklı. Üstelik her yeni gün daha çarpıcı verilere ulaşılıyor. Bütün bunlar ışığında Ergenekon savcılarının Öcalan'ı sorgulamaları şart. Aksi durumda kafalarda soru işaretleri hep olacak.



Bu haber 1,033 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,104 µs