En Sıcak Konular

Hıncal bulaşmayı bırak artık tartışmayı öğren

6 Ağustos 2009 10:20 tsi
Hıncal bulaşmayı bırak artık tartışmayı öğren Serdar Turgut bugünkü yazısında Hıncal Uluç'a “Hodri Meydan!” diyor. İşte Serdar Turgut'un bugünkü köşe yazısı...

Serdar Turgut / Akşam

Hıncal bulaşmayı bırak artık tartışmayı öğren

Hıncal ile herhangi bir konuda adam gibi tartışmanın imkansız olduğunu birkaç hafta önce zaten yazmıştım. Dün kendine göre 'ağzımın payını veren' birkaç satır yazmış 'Serdar'a başlığı altında. Dediği her şey birkaç hafta önce kendisi hakkında söylediklerimi doğruluyordu
Hıncal arada bir insanlara tartışma üslupları üzerine dersler verir, doğruları öğretir, acaba kendisi neden uymaz kendi tavsiyelerine ki?
Güya ben ona bulaşmışım, okunmazlığımın çözümünü burada bulmuşum, bana cevap vermeye değmezmiş, birkaç laf yetermiş, Türkçem yokmuş falan filan...
Bir sürü sonuca varma açısından hiçbir anlamı olmayan bulaşma laflarından ibaret yazısı. Üstelik kısacık yazmış. Bir de lafı uzatsa kimbilir neler diyecekti.
Hakkında yazdığım iki yazıda da anlatmaya çalıştım.. Ne yapmak istiyorum ben? Onun dediği bazı laflardan yola çıkarak bir ortak meselemizi masaya yatırıp üzerine düşünmeye çalışıyorum.
İlk yazı tartışma üslupları üzerineydi. Orada Hıncal fazla okumadığından soyutlama yapmayı bilmediğini, hayattaki en büyük soyutlamasının kendisinden ibaret olduğunu, bu durumdan çıkmasını, biraz okumaya başlayıp sadece deneyimlerle oluşan bir fikrin olamayacağını görüp o deneyimleri teorik bir çerçevede algılayıp anlamlandıracak beyinlere de ihtiyacımız olduğunu anlamaya başlamasını söyledim.
Ama dün de gördüm; Hıncal'da düşünme arzusu maalesef yok... Ben hepimizin içinde olduğumuz yaşlanma süreçleri üzerine yazdım, o soyutlama yapamadığı için konuyu yine Hıncal'ın yaşlanmasını anlattığıma getirdi. Halbuki yazıda açıkça yazıyorum; konu o veya ben değiliz. Bu ikimizi de çok aşan daha büyük bir mesele. Gel madem düzgün tartışmanın önemine inanıyorsun, benim 'Düzgün yaşlanma projesi' diye adlandırdığım kavram üzerine birkaç doğru dürüst laf et de, varsa düşüncenden yararlanalım değil mi?
Ama düşünce yok, üstelik yalan da söyleyebiliyor. Güya ben 'Hıncal yaşlandıkça küçülüyor' demişim. Yok böyle bir şey. Bu tartışmada sadece Hıncal'ı okuyan okuyucu benim için 'Vay be, ne kadar da ayıp yapmış Serdar' diyecek.
Oysa ben açıkça yazmışım, 'Hıncal insanın yaşlandıkça küçülmeye başlayabileceğini görmelidir' diye. Yazının başlığından, tonundan belli, küçülmeye başlayan insan ne o ne de benim. Allah'tan henüz daha olmadı bu ama diyorum ki; bu tehlike daima var, her insan için var. Bize düşen bu tehlikeyi görüp, kendimizi rezil etmeden nasıl yaşlanırız sorusuna cevap aramaktır.

HINCAL'IN VAHİM              HAYAL DÜNYASI
Ama Hıncal'ın böylesine projelerle alakası olamaz. Çünkü bana bulaştığı yazısında dediği gibi o zaten yaşlanmıyor ki... Sadece daha da iyi olmaya doğru büyüyor. (He is not growing older he is getting better). O zaten en büyük olduğundan, her geçen gün hiç zorlanmadan daha da büyüdüğünden, benim  hayatın üzerinde yoğun düşünme zorunda hissettiğim bazı sorunlar üzerine o katiyen düşünmek zorunda değil.
Bunun ihtiyacını hisseden bir başka insan 'Gel Hıncal, birlikte düşünelim' dozunda bir yazıyı doğal olarak onun adını vererek yazmışsa, o adam da sadece Hıncal gibi büyük ve her geçen gün önü alınamaz bir şekilde daha da büyüyen bir insanın şöhretinden yararlanmak için yapmıştır bunu olsa olsa...
Ben de böyle yapmışım, kendi okunmazlığıma çare olarak ona bulaşmışım. (Bu ayrıca herhangi bir insanın onunla makul düzeyde tartışmasını da imkansızlaştıran bir yaklaşım.)
Hıncal kendine bir hayali dünyası kurmuşsun, onun kısır döngüsü içinden bir türlü çıkamıyorsun. O dünyan şöyle çalışıyor: Ben zaten en büyüğüm dediğim her şey doğrudur. Bu nedenle benim  kendimi sorgulamaya filan ihtiyacım yok. Dolayısıyla biraz okumaya başlayıp düşünmeme de gerek yok. Benim düşündüklerimden farklı bir şey söyleyen her insan da bana bulaşarak meşhur olmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla onların dediklerinin belki doğru olabileceğini düşünmeme hiç gerek yok. Ağızlarının payını veririm otururlar aşağıya...
Hıncal; bu korkunç bir dünya, cehennemi, bunaltıcı yanları da var aslında.
Kendini birtakım hayallere inandırmışsın, bu hayalleri kendi iyiliğin için yıkmaya çalışanlara kızıyorsun.

 HODRİ MEYDAN
Gel, biraz cesaretin varsa arkadaşlara bir internet sitesi yaptıralım. İkimizin bu konulara ilişkin yazılarını yan yana koyalım siteye. İnsanlar bunları toplam okusunlar. Var mı cesaretin Hıncal, gel yapalım bunu. Herkes görsün kim ne yazmış, kim nasıl yaklaşmış konulara... Asıl bulaşık karakter kim görsün herkes. Çok basit bu, istenirse bir dakikada yapılır. Sonra da aynı sitede yorum alanı açalım. İnsanlar görüşlerini yazsın. Bakalım onlar kimin tartışmayı bildiğini ve aslında zor konular üstünde düşünmeye uğraştığını, kimin de sadece polemik yaptığını söyleyecekler?
Bunu yaparsak belki biraz kendini zorlayıp, biraz kendini sorgulamaya başlarsın diye umuyorum Hıncalcım.

TABİİ Kİ KISA DA YAZABİLİRDİM
En sert ve en iyi eleştirmenim olan Rana'ya yazıyı yollamadan önce okuttum. Yanlış anlaşılabilecek, rencide edici cümle var mı diye. Tavsiyelerini tutup çıkarttım onları. Bana bir de 'Başka yazı yazıp, bu konuyu onun sonunda sadece kısa bir not olarak koysaydın' dedi.
Tabii ki bu da olabilirdi. Büyüklük komplekslerinin yarıştığı, çarpıştığı, medya dünyasına belki o daha uygun olabilirdi, bunu da kabul ediyorum.
Ama dediğim gibi bu tartışmaya uğraştığım mesele Hıncal'ı da beni de aşan büyük bir mesele.
Çok önemli bir kuşağı yakından ilgilendiren bir sorun bu ve üzerinde uzun yazılmayı hak ediyor. Düşünceyi oluşturup geliştirmek için uzun yazmak zorundaydım. (Hıncal bunu da benim kendi büyüklüğünden yararlanma çabam olarak görüyor. İnanılmaz değil ama yapacak bir şey de yok ne yazık ki...)
Kısa not halinde yazıp onun yaptığı gibi birkaç laf çakmak peşinde değilim ben.  Bu önemli konuların kısa yazı formatıyla gelebilecek polemiksel havaya girmesini istemiyorum.
Sorun sadece Hıncal olsaydı bunu da yapabilirdim belki ama yine de yapmazdım herhalde. Çünkü kimseyi kırmak gibi bir arzum yok. Hep beraber düşünme havası oluşsun diye uzun yazıyorum bunları. Siz bilin istedim.

Bir komplo mu var
Geçen hafta son derece tuhaf bir telefon aldım. Arayan kişi kendisini komiser olarak tanıtıp, benim cep telefonum bağlantılı gösterilerek bir banka üzerinden Çukurca'ya para transferi yapıldığını söyledi.
Böyle bir şey olmadığını, olamayacağını anlatıp, ne yapmam gerektiğini söyleyip, 'Savcılığa mı başvurayım' dediğimde, 'Siz şimdilik bir şey yapmayın, biz bir araştıralım' dedi.
Anlamadım ne olduğunu doğrusu şimdi bekliyorum. Ancak bir süredir cep telefonumu değiştirmek istiyordum. Bu kararımı hafta sonunda öne çekerek işleme soktum. Nüfus cüzdanı lazım oldu tabii. Evde ara ara bulamadım nüfus cüzdanımı. En son basın davam vardı kış sonuna doğru. Mahkemeye giderken yanıma almıştım, ondan sonra da kullanmadım. Ama tabii o arada biz taşındık. Nüfus cüzdanı, ihtiyaç duyulmadığında insanın 'aman yerinde mi' diye rutin kontrol ettiği bir şey değil. Yanımda zaten basın kartım sürekli bulunuyor. Nüfus kağıdımı eskiden de bulamadığım olurdu ama sonra detaylı aradığımda evde bir yerlerden çıkardı. Fakat bu kez bulamadım.   Taşınma sürecinde kaybolmuş olabilir.
Yani dört aydır nerede olduğunu bilmiyormuşum. Ben yine evde bir yerdedir diye düşünürken ancak şimdi anlıyorum ki galiba yokmuş. Tabii bu arada yeni bir kimlik çıkarmak için gereken evraklarım da hazırlandı. Ha, bu arada cep telefonumu da değiştirdim. Eski nüfus cüzdanım gibi eski cep telefon numaram da  geçerli değildir.



Bu haber 528 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,426 µs