Oray baltayı taşa vurdu

5 Ağustos 2009 08:40 tsi
Oray Eğin bugünkü yazısında iki baba iki oğuldan yola çıkarak Türkiye’deki liberallerle Washington arasındaki bağı irdelemiş, kendince bazı genellemelere varmış. Ancak Eğin’in yazısı öyle hatalarla dolu ki ‘bu kadar olmaz’ dedirtiy

Oray Eğin, Türkiye’nin genç ve tartışılan kalemlerinden. Akşam gazetesi yazarı daha çok girdiği polemikler ve sert üslubuyla tanınıyor. En çok eleştiri aldığı nokta Eğin’in suçlamalarında oldukça ‘insafsız’ davranması. Doğru ya da yanlış, Türk basınında uzun süre emek vermiş gazeteciler ya da önde gelen kimi akademisyenler hakkındaki sert suçlamaları kimi zaman mide ekşitiyor. Üstelik yakın dostu Serdar Turgut’tan öğrendiğimize göre aslında bu üslup dönemin yayın yönetmeni tarafından da tasvip edilmiyor.

Akşam yazarına yönelik eleştirilerin bir kısmı da Eğin’in genellemeci üslubu ve bilgi eksikliği üzerine kurulu. Kimilerine göre Eğin’in yazıları -tıpkı yakın takım arkadaşı Soner Yalçın’ın yazılarında olduğu gibi- önemli bilgi hatalarıyla dolu. Üstelik hakkındaki eleştiriler şöyle devam ediyor: Tüm inancını bu hatalar üzerine inşa edince düşünce sistematiğinin de içi boşalıyor.

Hudson örneği

Son örnek Washington’daki düşünce kuruluşları ve Türk liberaller ile ilgili yazdıklarında saklı. Eğin iki baba iki oğul üzerinden yola çıkarak kaleme aldığı yazısında Washington’daki düşünce kuruluşları ve Türk liberaller arasındaki ilişkiyi bakın şöyle özetliyor: Türkiye'deki liberallerin Washington bağlantıları iyi bilinir. Sık sık Amerika'ya çağrılırlar, toplantılara katılırlar, konferanslarda konuşmacı olarak yer alırlar. Doğrusu pek de orijinal bir şey yazmazlar; daha çok Hudson gibi enstitülerde neo-con'ların dillendirdiği düşünceleri tercüme edip Türk halkına aktarırlar. Bir papağan gibi Amerika'daki neo-con'ların dediklerini tekrarlar bizim liberaller.

Baltayı taşa vurdu

Yani Oray Eğin’in söylediği şu: Türk liberaller Washington’daki neo-con çevrelerden etkileniyor. Örneğin Derya Sazak, Hudson enstitüsünde çalışan oğlu Onur Sazak’ın çevresindeki neo-conların düşüncelerinin etkisi altında… Üstelik Eğin’e göre liberal gazeteci Yasemin Çongar da Hudson’daki tartışmayı Türkiye’ye aktaran isimdi, yani o da o “mahfillerden” besleniyor.

Hadi açık konuşalım: Bu iddialar Eğin’in ne Türk siyasetindeki gelişmelere aşina olduğunu ne de Washington’u biraz olsun tanıdığını gösteriyor. Önce bir maddi hatayı düzelterek başlayalım: Yasemin Çongar, Türkiye’yi derinden sarsan dehşet senaryosu haberini Milliyet’te yayınlamamıştı. O haber ilk kez kendi imzasıyla BBC Türkçe servisinin internet sayfasında yayınlanmıştı.

İki Türk birbirine girmişti

İkincisi, Yasemin Çongar Hudson Enstitüsün’deki toplantının haberini, o düşüncelerden etkilendiği için değil, zaten o düşüncelere karşı olduğu için yayınlamıştı. Oray Eğin Google’da küçük bir gezinti yapmalı, çünkü bildiğinin aksine Türkiye’nin demokrasisinin tehlikede olduğu haberiydi o. Yani Oray’ın ima ettiğinin tam tersiydi. Belki Eğin hatırlamaz bu yüzden hatırlatalım, o haberden sonra Çongar ile Hudson Enstitüsü’nde toplantıyı düzenleyen Zeyno Baran arasında ABD’deki televizyonlarda sert tartışmalar yaşanmıştı.  Zeyno Baran, Türkiye’de alengirli işlerin çevrildiği dönemde “darbe olabilir” yazısını yazan isimdi. Bu anlamda ortaya bir düşünce çizgisi çekilse, Zeyno Baran ile Oray Eğin aynı tarafa Yasemin Çongar ise karşı tarafa düşer.

Oray kimin tarafında düşüyor?

Eğin’in hakim olmadığı konularda kalem oynattığını kanıtlayan diğer bir gösterge ise liberallerle neo-conlar arasında doğrudan bir ilişki kurması. Türk siyasetini ve Washington’u takip eden herkesin bileceği gibi Washington’daki düşünce kuruluşlarıyla Türkiye’deki isimlerin ilişkileri oldukça nettir. “Türkiye batıdan kopuyor”, “Türkiye’de sivil darbe sesleri”, “Erdoğan diktatörleşiyor”, “Davos hükümetin sonu olacak” şeklindeki iddia ve yorumlar Washington’da genellikle neo-con çevrelerden çıkıyor.

Eğin Hürriyet’i dikkatli okumalı

ABD’nin başkentinde 2006 yılından bu yana aktif görevde bulunmayan, bir şekilde görevlerinden uzaklaştırılmış ve artık esamesi okunmayan bu isimler Türkiye’de genellikle muhalefetle ya da “Türkiye Malezya mı olacak” tartışmasını yapan isimlerle iletişime geçiyor. Örneğin Eğin, yine Google’dan yapacağı küçük bir araştırmayla Michael Rubin gibi bir ismin yaptığı konuşmaları en çok hangi gazetelerin haber yaptığını, o sözleri en çok hangi gazetelerin büyüttüğünü görebilir. Eğin’in gözden kaçırdığı mesela Rubin’i en çok tutan gazetenin Hürriyet gazetesi olmasıdır. Ya da Genelkurmay’ın kendisini Harp Akademisi’nde konuşma yapmak için davet etmesi… Anlaşılan Eğin ne neo-conları biliyor, ne de o çok eleştirdiği liberallerin aslında nerede durduğunu kavrıyor. Üstelik Eğin, “dehşet senaryosu”ndan sonra Türkiye’de gazete okuyan herkesin bildiği en bariz detayları bile tersinden hatırlıyor. Şüphesiz Türkiye’deki liberallerin eleştirilecek çok yanı bulunuyor. Üstelik Washington’daki ilişkileriyle ilgili. Ancak yanlış bilgi üzerine kurulu bu eleştiriler sadece yazarını olumsuz etkiliyor, gerçeği ortaya çıkarmaktan bir hayli uzağa düşüyor.

İyibilgi.com

Bu haber 1,214 defa okundu.