2 itirazımız var

30 Temmuz 2009 12:12 tsi
Hem de şimdi! Tam şimdi? iyibilgi Ankara

‘Kürt açılımı’nın tavan yaptığı, en popüler ve önemli konu haline dönüştüğü bu günlerde, neredeyse sürecin bir parçası olarak algılanan bir toplantı vardı.

Türkiye-ABD ve Irak arasında kurulan “üçlü mekanizma” toplandı. Bu mekanizma teröre karşı mücadelede için yapılandırıldığından, asli görevlerinden biri bu olduğundan sürecin bir parçası olarak algılandı.

Esasen bu mekanizma ve selefleri “sonuç vermiyor” eleştirilerine hep uğramış yapılar. Bugün ise Ankara açısından bu yapı, “kurumsal kimliğini tamamlamış, sağlıklı bir mekanizma” olarak tanımlanıyor.

Ama bu beğeni sanki daha çok “bürokratik” gibi. Yani mekanizmanın “çalışmaya hazır ve uygun” olduğunu işaret ediyor da, sanki çalışmıyor gibi!

İşte Türkiye’nin tam bu zamanlama ve noktada gelen itirazı nasıl algılanmalı diye düşünülmeli. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ağzından aktarıyoruz…

"… altını çizerek söylüyorum etkin bir eylem planı çerçevesinde faaliyet içinde bulunmaya hazırız. Artık bu toplantılarda taraflar karşılıklı görüşlerini dile getirmemeli, ki bu da korunmalı ama, onun ötesinde netice alıcı terör tehdidini ortadan kaldırıcı ortak işbirliği çerçevesinin tutulması büyük önem taşımaktadır."

Şimdi bu paragrafın Türkçesi şudur: bu mekanizmada bol laf yapılıyor ama artık terörü bitirecek (ortadan kaldırıcı) işler yapılmalı.  Bir tür şikayet sayılabilir.

Bundan öte ülkede Kürt sorununun önemli bir boyutu olarak çözüm yolları aranan terör probleminin halli konusunda, Irak ve ABD üçlü mekanizma içinde daha yavaş davrandığı mı anlaşılmalı? Ve öyle ise bu ne demek?

İkinci itiraz noktası ise Ermenistan ile ilgili. Burada da Ankara’nın bir itirazı var. Türkiye, Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümünde-ki aynı zamanda Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasında kilit süreç manasına geliyor-uluslararası camianın etkin olmadığını düşünüyor.

Bu ilginç çünkü burada anlaşılması gereken “uluslararası camia”, otomatik olarak Minsk Grubu oluyor. Zira Erivan-Bakü denklemindeki düğümleri çözmekle bu grup görevli.

Zaten hatırlanması gereken bir ipucu daha var. Türkiye ile Azerbaycan arasında soğuk rüzgarların estiği günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu Bakü’ye gitmiş ve “isim vererek” Rusya’yı eleştirmişti.

Moskova’nın çözüm konusunda daha aktif olması gerektiğini nispeten sert cümlelerle ifade etmişti. İşte bu ikinci itiraz oluyor. Daha yumuşak ama yelpazesi sanki daha geniş.

Salt Rusya değil, ABD ve Fransa da var gibi. Burada da Minsk Grubu’nun veya yanılıyorsak, uluslararası camianın bir yavaşlığı söz konusu olabilir mi? Öyle ise ne demek?

Türkiye'nin yanlış bulduğunu açıkça söylediği, "Sınır açılmazsa Türkiye-Ermenistan maçına gelmem" diyen Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın tavrı bu noktada nasıl okunmalı?

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,303 defa okundu.