En Sıcak Konular

HSYK'nın iddiasına bakanlık yanıtı

29 Temmuz 2009 17:09 tsi
Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada Adalet Bakanlığı'nın taslağı (kararname) değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi olamaz, olmamıştır da'' denildi.

Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, ''Bağımsız bir şekilde görev ifa etmesi gereken hakim ve savcılara, yürütmekte oldukları bir soruşturma sürecinde verdikleri kararlar sebebiyle emir ve talimat vermenin de ötesine geçerek görev yeri değişikliği teklif edilmesi, mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatının açıkça ihlali anlamına gelmektedir'' denildi.

Bakanlığın yaptığı açıklamada şöyle denildi:

2009 yılı Hâkim ve Savcı Yaz Kararnamesinin görüşülmesi, karara bağlanması ve yayımlanması süreçleri hakkında Kurul görüşmelerinin gizliliği prensibi gereğince basında yer alan bazı haber, yorum ve köşe yazılarında yer verilen hususlarla ilgili olarak bugüne kadar açıklama yapmaktan kaçınan Bakanlığımız, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bazı üyelerince yapılan açıklamada gizliliği ihlal eden tespitlerin yer alması ve buna paralel basın yayın organlarında çıkan haberler üzerine konunun yanlış anlaşılmalara ve yorumlara neden olmaması için üstlendiği sorumluluk gereği aşağıdaki açıklamaları yapma gereğini duymuştur.

Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünce hazırlanıp Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na sunulan kararname taslağını inceleyip, taslağı aynen kabul etmek veya üzerinde gerekli değişiklikleri yaparak karara bağlamak görevinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda olduğu açıktır.

Bu bağlamda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da kendilerine sunulan taslağı incelemiş ve aynen veya gerekli değişiklikler yaparak karara bağlamıştır.

 Adalet Bakanlığının taslağı değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi söz konusu olamaz, olmamıştır da. Geçen yıllarda olduğu gibi Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan taslak büyük ölçüde tasvip görmüş,  yaklaşık % 10’luk bir bölümünde değişiklik yapılarak kabul edilmiştir.

Her şeyden önce Anayasamızın 159’uncu maddesinde Kurul’un görevleri belirtilmiş, buna paralel olarak 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 4’üncü maddesinde Kurul’un görevleri şu şekilde sayılmıştır:

“1. Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile Uyuşmazlık Mahkemesinin askeri yargı dışından gelen üyelerini seçmek.

2. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hakim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.

3. Hakim ve savcıların;                                                    

    a) Mesleğe kabul etme,                                                     
    b) Atama ve nakletme,                                                      
    c) Geçici yetki verme,                                                     
    d) Her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma,                            
    e) Kadro dağıtma,                                                          
    f) Meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme,            
    g) Disiplin cezası verme,                                                  
    h) Görevden uzaklaştırma                                                  
    işlemlerini yapmak.                                                        

4. Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.          

Hakim ve savcıların yukarıda belirtilenler dışında kalan özlük işleri Adalet Bakanlığınca yerine getirilir.”

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hakim ve savcılar ile mahkemelerin özlük ve idari nitelikteki işleriyle görevli, yargısal görevleri olmayan idari bir kuruldur. Hâkim ve savcılar ile mahkemelerin yargısal faaliyetlerinin denetimi ise yasalarımızda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde yine yargısal kurumlara bırakılmıştır.  Yargısal denetim görevi yargı kurumlarınca yerine getirilmekte olup idari bir kuruluş olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve yürütmenin içinde yer alan Bakanlığımızın bu faaliyetlere müdahale etme olanağı bulunmamaktadır.

Hal böyle iken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı üyeleri İstanbul’da yürütülmekte olan soruşturmanın gizliliğini ihlal ederek, dosya numarası da vermek suretiyle incelediklerini iddia ettikleri dosyadaki bazı kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Kurul’da görüşme yapılmasını istemiş ve sağlamışlar, kanun yararına bozma yoluna gidilmesine ilişkin kararın oy çokluğuyla alınmasını temin etmişlerdir.
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 309’uncu maddesine göre kanun yararına bozma talebinde bulunma yetkisi açıkça Adalet Bakanlığı’na verilmiştir.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Anayasal ve yasal görevleri içerisinde kanun yararına bozma veya bu konudaki başvuruları inceleyip karara bağlama görevi bulunmamaktadır. Buna rağmen fonksiyon gaspı ile kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun aldığı karara uyma zarureti olmamasına rağmen, Bakanlığımız bu kararı ihbar kabul etmiş ve ileri sürülen hususlarda kanun yararına bozmaya gidilip gidilmeyeceğinin değerlendirilmesi için kararı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne göndermiştir.
Yasayla açıkça Bakanlığımıza verilen bu görev bugüne kadar hukuk sınırları içerisinde titizlikle yerine getirilmiştir. Nitekim Bakanlığımızca 2008 yılında Yargıtay’a kanun yararına bozma talebi ile gönderilen dosyalardan % 94’ü görüşümüz doğrultusunda sonuçlanmış, sadece % 6’sı reddedilmiştir. Bu sonuç Bakanlığımızın bu konudaki hassasiyet ve isabetini göstermektedir.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca kendilerine intikal eden şikayet dilekçelerinin gönderildiği Bakanlık biriminden, Kurul’a cevap verilmediği şeklinde açıklama yapıldığı görülmüştür. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, başvuru sahibi olmayıp kendisine intikal ettirilen şikayet dilekçelerini ilgili birime havale eden konumundadır. Nitekim Kurul kendi görev alanına girmediğinden bahisle bir kısım şikayetleri doğrudan ilgilisine iade etmiş, bir kısmını da gereğinin takdiri için Bakanlığımıza göndermiştir. Bakanlığımıza intikal ettirilen her türlü şikayet ve ihbar dilekçesinin sonucu şikayet eden veya ihbarcısına bildirilmektedir.

Yine Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nden konuyla ilgili dosyalar incelenmek üzere istenildiği halde gönderilmediği ifade edilmiş ise de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun istem yazısında;

“İlgi yazı ile Adalet Bakanlığına iletilen ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun gündemine alınması istenilen “Arama, el koyma, dinleme, iletişimin tespiti, teknik izleme ve gözaltına alma işlemlerinin incelenmesi” konusunun Yüksek Kurul toplantısında etraflıca incelenmesi ve değerlendirilebilmesini teminen; Kurulumuzca Bakanlığa gönderilen ya da doğrudan Bakanlıkça resen yapılan veya verilen şikayet dilekçeleri üzerine açılan, biten ve devam eden tüm inceleme ve soruşturma dosyalarının ivedi olarak Kurula gönderilmesi rica olunur” Denilmiş, ancak bu ifadelerden hangi dosyaların istenildiği anlaşılamamıştır. Ayrıca; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İç Yönetmeliğinin 28 nci maddesinin (c) fıkrasına göre Yüksek Kurul sadece görev alanına giren konularda gerekli belgeleri isteyip inceleyebilme yetkisine haiz olduğundan, gündeme alınması istenilen hususların da (arama, el koyma, dinleme, iletişimin tespiti, teknik izleme ve gözaltına alma) yargısal faaliyete ilişkin olması nedeniyle söz konusu yazıya cevap verilememiştir.

2009 yılı yaz kararnamesiyle ilgili konuya tekrar değinmek gerekirse; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı üyeleri, taslağın karara bağlanacağı aşamada “2009 yılı CMK 250 Kararname Taslağı Hâkim-Savcı” başlığını taşıyan 11 kişilik yeni bir taslağı Kurul başkanı olan Bakanımız ve Kurul üyesi olan Müsteşarımıza vermişler ve ek taslağın Bakanlıkça hazırlanan taslağın devamında görüşülmesini istemişlerdir. Bu taslakta önerilen isimler arasında davaya bakan mahkemenin başkan ve üyelerinin bulunmadığı, ancak devam eden soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcıvekili ve üç Cumhuriyet savcısı ile aynı soruşturmanın değişik aşamalarında tutuklama, arama, el koyma, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi koruma tedbirleriyle ilgili kararları veren üç hakiminin olduğu, ayrıca önerilen üç hâkimden ikisinin yargılamayı yapan mahkemenin itiraza tabi kararlarını inceleyen mahkeme üyeleri olduğu görülmüştür. Yine faili meçhullerle ilgili soruşturmayı yürüten bir
Cumhuriyet başsavcısı ve aynı yerde görevli bir mahkeme başkanı da ek taslakta yer almıştır.

Taslak hazırlama yetkisinin Bakanlığımızda olduğu, burada önerilen isimlerin yürütülmekte olan bir soruşturmanın ve davanın hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasında bulunduğu, ilgililer hakkında herhangi bir disiplin tedbiri ve cezası olmadığı, görev yerlerindeki en az süre olan yedi yılın dolmadığı ve adı geçenlerin atanma yolunda bir taleplerinin de bulunmadığı hususları ifade edilerek, bunun soruşturmaya ve yargılamaya doğrudan müdahale anlamına geleceği gerekçesiyle söz konusu taslağın görüşülmesine itiraz edilmiştir.

Kararname görüşmelerinin olağan süreci dışında uzamasının nedeni budur. Bunun dışında Bakanlığımızın müzakerelerin uzamasına neden olacak herhangi bir talebi olmamıştır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ek taslak veren üyelerine, böyle bir tasarrufun mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik ve savcılık teminatını ihlal edeceği, kamuoyunda yargıya müdahale olarak değerlendirileceği ifade edilmiş ve sorun ilave bir Cumhuriyet başsavcıvekili görevlendirilerek aşılmıştır.

Kararname görüşmelerinin tamamlanmasından sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu “Gündemdeki diğer öneri ve tekliflerden kalan hususların Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na ve Adalet Bakanlığı’na intikal eden şikayet ve başvurular yönünden yasal gereğinin yapılmasını müteakiben görüşülmesine” şeklinde karar vermiştir. Bakanlığımız çoğunlukla birlikte hareket etmiş ve iddia edildiği gibi bu karara muhalefet şerhi koymamıştır. Görevinin ifasında kusurlu davranış sergileyen kim olursa olsun Bakanlığımızın müsamaha göstermesi söz konusu olamaz. Bu nedenle Bakanlığımıza intikal eden her iddia gibi Kurul’ca intikal ettirilen iddialar da titizlikle araştırılıp yasal gereğine tevessül edilmektedir. Söz konusu soruşturmanın hâkim ve Cumhuriyet savcıları hakkında bu güne kadar Bakanlığımızca şikayetlerin işleme konulmadığı hususu doğru olmayıp buna ilişkin açıklamamız 28.07.2009 tarihinde kamuoyuna duyurulmuştur. Kaldı ki soruşturma izni verilmemesine ilişkin Bakanlığımızın verdiği kararlara karşı yargı yolu açık olup bu kapsamda görülmekte olan davalar da bulunmaktadır.

Kendilerinde kararname taslağı bulunmayan, görüşmelerin hiçbir aşamasında yer almayan ve içerikle ilgili bilgi sahibi olmayan bazı Kurul Yedek Üyelerinin de açıklamaya imza atmaları dikkat çekici bulunmuştur.

Anayasamızın 138/2 nci maddesinde “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Bakanlığımız kadar Yüksek Kurulu da kapsamaktadır. Bağımsız bir şekilde görev ifa etmesi gereken hâkim ve savcılara yürütmekte oldukları bir soruşturma ve bu soruşturma sürecinde verdikleri kararlar sebebiyle, emir ve talimat vermenin de ötesine geçerek görev yeri değişikliği teklif edilmesi mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.

Bakanlığımız; Anayasanın ve yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirirken hukuk ve  demokrasiye  bağlı kalarak, yargı bağımsızlığı (Ay. 138) ve hâkimlik ve savcılık teminatının (Ay. 139) ihlali anlamına gelebilecek her türlü girişimlere karşı kararlı duruşunu bundan sonra da devam ettirecektir.

Haber7



Bu haber 766 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,434 µs