İki ucu keskin bıçak...

26 Temmuz 2009 10:12 tsi
HSYK'da yaşanan atama krizinin çözülmesi için...

Erhan Başyurt / Bugün
 

Yargıda beklenmedik bir kriz yaşanıyor.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yaz atamalarını henüz tamamlayamadı.

Kriz, uzlaşılan listeye ek tayin dayatmalarından kaynaklanıyor.

HSYK, bilindiği gibi 7 üyeden oluşuyor.

3'ü Yargıtay, 2'si Danıştay'dan atanıyor.

Diğer iki üye Adalet Bakanı ve Müsteşarı...

Kararlar salt çoğunlukla alınıyor.

Yani 4 kişinin aynı fikri paylaşması yeterli.

O halde, kriz neden aşılamıyor?

Şemdinli'den dolayı...

Hatırlarsanız Şemdinli İddianamesi'ni hazırlayan Başsavcı Ferhat Sarıkaya, HSYK tarafından görevinden alındı.

Ardından da meslekten ihraç edildi.

Suçüstü olmasına rağmen bombalı bir provokasyon böylece aydınlatılamadı.

Karar HSYK'nın Yargıtay ve Danıştay kökenli üyelerinin eseriydi.

Ancak sonuçta en büyük yarayı hükümet aldı.

Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve müsteşarı hedef oldu.

Savcıların cesur davranmalarının önünün kesildiği ifade edildi.

Şimdi yaşanan kriz de benzer şekilde "bir taşla iki kuş vurmayı" hedefliyor.

***

Üzerinde uzlaşma sağlanan bin 500 kadar atama listesi HSYK'ya getirildiğinde, Yargıtay kökenli üye Ali Suat Ertosun cebinden bir liste çıkarıyor.

Ergenekon davası hakim ve savcıları ile Diyarbakır'daki faili meçhul davasının hakimlerinin de görevden alınmasını istiyor.

Ertosun'a Yargıtay ve Danıştay kökenli bazı isimler de destek oluyor.

Atama olmazsa, uzlaşılan ve imzaya sunulan listeyi onaylamayacaklarını kaydediyorlar.

Böylece krizin kıvılcımı ateşleniyor.

Bazı çevreler de hükümeti "Yargıya müdahale etmekle" suçlayıp imzaya zorluyorlar.

Şayet atamaları imzalarsa, o zaman da Ergenekon ve faili meçhul gibi yakın döneme ait çok önemli olayların aydınlanması önlenecek.

Şemdinli'den dolayı en azından kamuoyunda oluşan algı bu şekilde...

Sonuçta imzayı atmakla kaybeden yine hükümet olacak.

Türk demokrasisinin en önemli davaları sekteye uğrayacak.

Siyasi faturayı da hükümet ödeyecek.

İki ucu keskin bir bıçak...

***

Hükümetin yapması gereken "kendi ipini çekmemek" olmalı.

Siyaset yargıya müdahale etmesin tamam ama yargı da yargıya müdahale etmesin...

HSYK üyelerinin uzlaşılmış listeye ceplerinden liste çıkararak değişiklik dayatmaları kabul edilemez.

Daha önemlisi cebinden listeyi çıkaran üye Ertosun, kısa bir süre önce Ergenekon sanıklarıyla yemekte bir araya gelmiş.

Yine Ertosun hakkında Sabancı suikastı tetikçisi Mustafa Duyar'ın itiraflarda bulunmasını engellemek gibi eleştiriler var.

Hükümet dayatılan listeye kendini "kurban etmemek" için imza atmamalı.

Onun yerine Avrupa standardında bir HSYK için "ivedilikle" adımlar atmalı.

Maalesef HSYK, bu yapısıyla bağımsız ve tarafsız yargıyı mümkün kılmıyor.

Kısır döngü kırılmalı...

Kriz, HSYK'nın demokratik emsallerinden ne kadar çok uzak olduğunu da gösterdi.

Yargı bağımsızlığı ve dokunulmazlığı için yapısal değişiklik yapılması elzem.

HSYK üyelerini Yargıtay üyeleri seçiyor, Yargıtay üyelerini de HSYK üyeleri atıyor.

HSYK üyelerini Danıştay üyeleri seçiyor, Danıştay üyelerinin dörtte üçünü de HSYK atıyor.

Yargıtay ve Danıştay'ın Anayasa Mahkemesi'ne de üyeler atadığı düşünülürse, yüksek yargıda tam bir kısır döngü ortaya çıkıyor.

Yargıtay'ın HSYK'ya üye seçme süreci ise bu yönde varılacak son nokta!

126 üye Cumhurbaşkanı'na atama için isim önermek üzere üç kez ayrı ayrı oylama yapıyor.

Böylece, 126 üyenin düşünsel çoğunluğunun istediği şekilde 3 aday da seçiliyor.

Cumhurbaşkanı'nın onlardan birisini atama yetkisi göstermelik olmaktan öteye geçmiyor.

Gül'ün atamasını yaptığı üye Ertosun'du...

Yapılması gereken Yargıtay'ın 3 adayının tek seçimde belirlenmesi.

Böylece çoğunluk tahakkümüne son verilebilir.

Bir diğer husus da, HSYK üye sayısı artırılmalı.

Avrupa'da üye sayısı 20'yi buluyor.

Birinci derece hâkim ve savcılar da aday belirleme sürecinde oy kullanmalı.

Onların yirmide birini bile oluşturmayan Yargıtay'ın tüm üyeleri ataması sağlıklı değil.

 

Bu haber 816 defa okundu.