yeni bir dönem mi? | " /> yeni bir dönem mi? | "/>

En Sıcak Konular

Karmaşa mı yeni bir dönem mi?

22 Temmuz 2009 16:18 tsi
Karmaşa mı yeni bir dönem mi? Özkök’ten sonra Fatih Altaylı da Öcalan’ı işaret eden görüşler savunmaya başladı. Altaylı “ilginç ve karmaşık” bir süreçten geçtiğimizi söylüyor; ama olup biteni ve bu arada Öcalan’ı yakından takip edenler açısından gelişmele

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün ardından Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı da “Kürt sorununda çözüm” tartışmalarının yoğunlaştığı bugünlerde, Öcalan’ı işaret eden yazılar yazmaya, görüşler savunmaya başladı.

Altaylı, 1997’de o zaman Şam’da bulunan Abdullah Öcalan’la yaptığı ve sonrasında yayınlanmayınca ilgili istihbarat birimleriyle paylaştığı röportajına da atıfta bulunarak, “Apo aslında daha önce de bugünkü görüşlerini savunuyordu, yeni bir şey yok, eskiden Şam’dan, şimdi İmralı’dan örgütünü idare ediyor” diyor.

Altaylı, devletin Apo’yu kullanmasını savunuyor; bunu savunurken AK Parti’yi de eleştirmeden edemiyor. Başbakan Erdoğan’ın DTP lideri Ahmet Türk’le görüşmezken bazı AK Partili milletvekillerinin Öcalan’ın muhatap alınmasına, çözümün bir parçası olarak kullanılmasına yönelik görüşleri arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.

Buradan hareketle de “ilginç ve karmaşık bir süreçten geçtiğimiz” sonucuna varıyor.

Fatih Altaylı’nın gündeme getirdiği konularla ilgili birkaç not da biz düşelim…

Türk basınında “Öcalan’la görüşme” yarışını başlatan 1989 yılında Mehmet Ali Birand olmuştu. Milliyet gazetesinin yayınladığı röportaj oldukça yankı yaratmıştı. Öcalan söz konusu röportajda da o döneme göre “ılımlı” sayılacak mesajlar vermiş, hatta “Galatasaray’ın maçlarını kaçırmadığı” gibi Türkiye kamuoyuna oynayan sözler de sarf etmişti.

90’lı yıllar boyunca Öcalan’la yurt içi ve dışından çok sayıda gazeteci ve yazar görüştü. Konuşmayı çok seven Öcalan, görüştüğü kişilerin kimliklerine göre bazen sert, uzlaşmaz, bazen de şaşırtıcı “yumuşak” mesajlar verdi.

Fakat yakın geçmişte kimlerle ne görüştüğünden ziyade, önemli olan, bugün İmralı’da cezasını çeken bu kişinin “çözüm” tartışmalarında ne tür bir rol oynayabileceği.

Avukatları aracılığıyla örgütle ilişkilerini sürdürdüğü bilinen Öcalan’ın bilinen manasıyla “muhatap” alınmasının söz konusu olmayacağı, bilinen nedenlerle, “malum” olandır.

“Muhatap” kavramına takılmadan, örgütü üzerinde hükmünü sürdürüyor olması ise, bir avantaja çevrilebilir.

Nitekim “paketlenip” Türkiye’ye getirildikten sonra başlayan “idam” tartışmalarında, ilk defa MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun medyaya “idamın kaldırılması” yönünde demeçler vermiş ve şöyle demişti: “Bu kişiyi herkes kullandı, biraz da biz kullanalım. Hiç değilse akan kanın durdurulması için…”

Sonuçta Atasagun’un dediği gibi olmuştu. Zaten sonraki yıllarda ABD’nin “idam edilmemesi” karşılığında Apo’yu Türkiye’ye verdiği anlaşılmıştı…

Burada durup sadece üzerinde düşünülmesi için bir gerçeği hatırlatmak istiyoruz: 2004-2005 yılına kadar mahkemesindeki tutumuyla gayet uyumlu olarak “yumuşak” mesajlar vermeyi sürdüren Öcalan’ın bu tarihten sonra üslubu bir anda değişti. “İmralı’dan savaş talimatı verdiği” yönünde çokça haber çıktı. Ordu hakkında “ılımlı” konuşmayı sürdürürken, hükümet ve AK Parti hakkında “sert” mesajlar vererek örgütünü buna göre şekillendirmeye çalıştı. Hatta Atatürk ve Kemalizm konusunda “Atatürk’ü kimse anlamıyor” türü değerlendirmeler yaptı. Ergenekon davasıyla ilgili olarak da avukatları aracılığıyla önceleri “aman karışmayın, taraf olmayın” dedi.

Bunun nedenlerini sorgulamak gerek. Ama gelişmeleri yakından takip edenler biliyorlar ki, Apo, “duruma ayak uydurmak” mecburiyeti hasıl olunca pek de “ilkeli” veya “tutarlı” olmak gereği duymayan bir özelliğe sahiptir.

Tam da bu noktada, örgütü üzerindeki hükmünün sürmesi de dikkate alınarak tartışılan çözüm planlarının hayat bulmasında işlevlendirilmesinde büyük yarar olduğu görülmektedir.

Altaylı “ilginç ve karmaşık bir süreçten geçiyoruz” diyor; ama gelişmeler gün be gün her şeyi netleştiriyor…

Bu arada atlanmaması gereken diğer bir husus da MİT Müsteşarı Emre Taner’in görev süresinin uzatılmasıdır. Bu, MİT’in bu süreçte etkin bir rol üstlendiğinden başka bir anlama gelmemektedir.

“İlginç ve karmaşık” süreçler, bazı taşların yerinden oynadığı süreçlerdir ve mutlaka “yeni” bir durumun habercisidirler…

İzleyelim görelim…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 832 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,592 µs